On İkinci Bölüm

176 25 22
                                    

(Ecem Seven...)

Saçımı bu gün açık bırakmaya karar vermiştim. Düzleştirip siyah bir şapka taktım. Okul formamın üstüne uzun bir çeket giyip aşağıya indim. Annem dün geç gelip erkenden evden ayrılmıştı. Hergün olduğu gibi yani.

Ayşe sultanın yanına inip kahvaltı yapmaya başladım. Bir bardak portakal suyu verip mutfaktan çıktı. Çatalım ile bir dilim peynir alıp bahçeye baktım. Kar yine yağmaya başlamıştı. Artık eskisi kadar kötü hissetmiyorum.

Kapı çalınca peynirimi yiyip masadan kalktım. Ayşe abla kapıya gidince "ben açarım" dedim. Bora beni almak için geleceğini söylemişti, kesin o.

Değilmiş.

Kapıyı açınca birden Kemal abi çıktı karşıma. "Hoşgeldin" dedim. Gülümseyip "hoşbulduk" dedi. Kapının ağzından çekilip içeri girmesi için yol açtım. Girdi.

"Annen yok mu?" başımı salladım. "Erken çıktı. Ayakta durma, kahvaltı edelim." başını salladı. "Yok, ben yaptım." üzerime baktı. "Okula bırakayım mı seni?" yüzümü buruşturdum. "Aslında Bora beni almaya gelicekti. Birazdan burda olur." Ama ısrar etmeye devam etti. "başka zaman gidersin onunla. Ben bırakayım seni." hayır desemde bırakacak gibi değildi. "Tamam" dedim. Mutfağa gidip bir dilim ekmek ve çantamı aldım.

Ecem : Bora, beni Kemal abi bırakacak. Sen gelme.

Bora'ya mesaj atınca Kemal Bey ile evden çıktık. Biraz daha mı kalın giyinseydim? Çok soğuk ya!

Arabaya binince biraz kendime geldim.

"Okul nasıl gidiyor?"

"iyi gidiyor. Alıştım"

Gülümsedi. "Arkadaşların oldu mu?"

"Yani, Bora birkaç kişi ile daha tanıştırdı beni ama daha onlara ısınamadım."

"Alışırsın yakında. Bu arada korumalar hep yanında değil mi?" başımı salladım. "Sağolsunlar hiç peşimi bırakmıyorlar." ikimizde güldük. "Görevleri o zaten." yani Ecem, ne bekliyordun ? Tabiki yedi yirmi dört yanında olacaklar. "Babamdan bir haber var mı?" diye sordum. Baba demek biraz saçma ama... Mecbur.

"Baba? Baba mı diyorsun hala ona?"
Genelde demiyorum. "Hayır, baba olamayacak kadar alcak." direksiyonu sağa kırdı. "bencede. Neyse, hala haber yok. Sadece geri döndüğünü biliyoruz. Sen kendine dikkat et, arkadaşlarının yanından ayrılma. Diğerleri ilerde çok konuşma. On tane insana bir şey gelmesini istemeyiz."

İstemeyiz tabi.

"Akşam eğer annende izin verirse seni yemeğe götürmek istiyorum. Tabi ders çalışman gerekmiyorsa?" aslında gerekiyor. Sanırım iki gün sonra sınavlarım başlayacak. Üç de olabilir. "Annem izin verirse gelirim." sonuçta bir yemek, ne olabilir ki?

(Emre Akyürek...)

Derya ve Pelin 'in doğum günü için aldığım hediyeleri çantama attım. Tüm gün saçma sapan doğum günü telaşıyla uğraşacaktık. Bizimkilere dönüp "bu kızları anlamıyorum. Siz anlıyor musunuz?" bana aval aval bakıyorlardı. "Ya diyorum ki ne gerek var bu kadar sürprize? İki kutlama, iki pasta... Yani saçma geldi biraz. Mesela Burak, ben senin doğum gününü bilmiyorum. Sorun ediyor musun?" Burak "yooo" dedi. "Yani abi, illa süpriz mi olmalı? Prova yapamayacağız bu gün. Bunun için seviniyorum ama... Kabak yine bizim başımızda patlayacak. Bu gün yapamadığımız provayı yarın yapıcaz. Bu da hada fazla yorulmak demek."

Çantamın bir kolunu takıp "haydi, geç kalıcaz şimdi. Bide hoca azarı işitmeyelim" dedim.

Odadan çıkıp merdivene yöneldim. Burak'a doğru gidip yanında yürümeye başladım. Diğerleri önden giderken biz arkada kaldık. "Ne yaptın bizim işi?" bana bakıp "valla yaptık bir şeyler. Bakıcaz. Şüphelenmezse devam edicem." Bende biliyorum devam ediceğini. "orasını anladık. Sonra ne olucak? Bu böyle yürümez sende biliyorsun." bana bakmadan "Emre şimdi sırası değil. O zaman gelirse yaparız bir şeyler. Şimdi daha yolun başındayız."

Kolej Savaşçıları 2 İhanet Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin