Sekizinci Bölüm

258 41 7
                                    

Selammmm! Nasılsınız? Umarım hoşunuza gider, iyi okumalar.

Selammmm! Nasılsınız? Umarım hoşunuza gider, iyi okumalar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Ecem Seven...)

Bana bunu yapamazdı. "siz ne dediğinizin farkında mısınız?" elini bana uzattı. "rozetini ver." hala rozet diyor ya. "Bu yaptığınız haksızlık! Ben bu kadar emeği şirketten atılayım diye vermedim!" Bu nasıl olur ya? "zorluk çıkarma." senin üstüne atarsam o zaman görürsün. "Bu saçma dedikodu yüzünden mi yaptınız?" başkan hiç umursamıyor bile. "saçma değil. Elimizde kanıtlar
var ve bizde hainlerle çalışmayız."

Hain?

Bir alkış tutup "bravo, çok adil ve başarılı birisiniz. Ama bir o kadar da salaksınız." salonda bizden hariç diğer grup başkalarıda vardı. "lütfen terbiyenizi takının Ecem hanım. İnanın bizde böyle olsun istemezdik. Lütfen rozeti verin." rozet mi? "al" yakamdan çıkartıp suratına fırlattım. "buna pişman olacaksınız." odanın kapısına gittiğimde "tanıtımında silinecek. Bütün kayıtlar ve Randomlarda aynı şekilde" dedi.

Tanıtımı silemezlerdi. "Buna hakkınız yok!" kollarını bağlayıp bana umursamazca bakmaya devam etti. "peki öyle olsun." sırt çantamı sırtımdan çıkartıp toplantı masasına fırlattım. Masa camdı.

Tuzla buz yaptığım masaya baktım, birde ona. "Allah belanızı versin." Bunu sakin söylemiştim ama sinirle odadan çıktım. Gözlerimden tüm sinirim akıyordu.

Bunu bana yapamazlar! Bana bunu yapamazlar! Yapamazlar bunu bana!

Daha ne kadar uyduracağım bunu cümleyi bilmiyorum. Binadan çıktığım zaman Ahmet beni tuttu.         "Ecem, giriş kartın lütfen." Bu gün herkes ne kadarda beyfendi böyle. Kartımı çantamdan çıkartıp bana uzattığı eline sertçe koydum. "hoşçakal Ecem." parti verseydiniz bari. Daha bir iki hafta önce "Hoşgeldin Ecem, çok güzelsin Ecem, harikasın Ecem." bana bunları söylüyordu.

Çantamı sırtıma takıp yürümeye başladım. Sinirimden saçımı başımı yolasım geliyordu. Sahilin hemen yanında bir parka rastlayınca Çantamı salıncağın kenarına atıp salıncağa oturdum. Hava eksilerde gezdiği için dışarıda pek insan yoktu.

Neden benim başıma geldi ya? Ben böyle olsun istemedim. Hain olmayı ben seçmedim.

Salıncağa uzanıp kafamı aşağıya sarkıttım. Soğuktan göz çevremdeki göz yaşlarım donacaktı. Elim ile yüzümü kapatıp ağlamaya başladım. Bana nasıl yaparlar ya bunu? Ben onların en gözde dansçılarıydım. Tanıtımımda silinecekti. Hayatta yaptığım en güzel başarıydu bu benim için. Ellerimi yüzümden çekip yağan karlara bakmaya başladım.

Sabah apar topar beni şirkete bunun için çağırmışlardı. Kovmak için! Düşündükçe kafayı yiyorum ya! Ben ihanet etmedim! Etmedim allahın cezaları, ETMEDİM! Salıncaktan düştüm. Keşke bunları gerçekten yüksek sesle dışımdan da bağırabilseydim. Soğuk yüzümü yakıyordu ama benim içimdeki ateşi bir türlü söndüremiyordu.

Kolej Savaşçıları 2 İhanet Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin