On Dokuzuncu Bölüm

135 19 10
                                    

Selam! Nasılsınız? Umarım iyisinizdirn, umarım her şey yolundadır ama yolunda değilse üzülmeyin bir gün her şey yoluna giricek. Özellikle sınava giren arkadaşlar şu son günlerde çok üzgünler. Üzülmeyin hepsi geçicek.

Hadi okuyun bakalım. 💛


(Biricik Yıldız...)

Dış mekanda çekim yapılacaktı. Büyük bir arazinin ortasına kurulmuş olan maket yapılara bakıyordum. Baya masraflı olmalı. Bir emek vardı burda.

Bizimkiler ile hazırlanıp kadının bize gösterdiği yerleri aldık. "Bana bakın! kameraya bakmak yok, ters bir hareket yok. Çabuk bitirip gidelim buradan." oyalanırsak daha çok zaman kaybı yaşardık.

"Hazırsak başlayalım arkadaşlar."

Hepimiz hazır olduğumuzu söyleyince çekim başladı. Bir yandan rüzgar esiyor, bir yandan yönetmen sürekli hareketlerimize bahane buluyordu. Bana doğru dans edemediğimi söyleyince çekip gidesim geldi. Sen kimsin ki gelmiş bana dans edemiyor diyorsu.

Eni sonu düzgün bir tane çektik. Üç saat sonra tabi.

Bir yemek molası verince rahatladım. Bize ayrılan karavana gidip dinlendik. "Eğer bu iş olursa bir daha klipte falan oynamayacağım." Derin bana dönüp "hani meslek olarak bu işi yapabilirim diyordun" dedi. "Yapamazmışım."

Birkaç şey atıştırdıktan sonra hemen bizi makyaja aldılar. Birde bunlar vardı. Yüzümde bir sürü fırça gezip durdu.

Bizimkilerede aynı şekilde bana yapılanların aynısını yapıyorlardı. Emre bir süre sonra fırçalara dayanamayıp "yeter, yeter" dedi ve karavandan çıktı. Ardından Efe de itiraz edip dışarı, Emre'nin yanına çıktı. Daha bir ton çekim vardı, şimdiden bunlar vazgeçerse yandık.

Neredeyse benimkide bitince telefonumu elime alıp bildirimlere baktım. Yine o sapıktan mesaj vardı.

0**********: sanırım benden korkuyorsun. Korkulacak biri olmadığımı düşünüyorum. Sanırım arkadaş olamayacağız. Elveda o zaman.

Kurtulmuş muydum? Gerçekten mi? Bu kadar basit?

Benim için basit olmadı gerçi. Beni korkutmuştu. İnsan gibi karşıma geçip konuşabilirdi.

Benim de işim bitince hemen Pelin'in yanına gittim. Mesajı ona gösterip ellerimi çırptım. "Kurtuldum bence" o da bana "galiba kurtuldun" dedi. Keşke baştan hiç kafamı yormasaydım. Tam bir salağım.

Saat akşam 7 suları...

(Mert Karaduman...)

Bu saçmalığa daha ne kadar dayanacağım... Dayanamıyorum. Oradan oraya koştur, bıktım ya.

Saat akşam yediyi gösterirken biz okula dönmek için taksilere bindik. Dün akşam Derya'nın anlattıklarından sonra kendimi suçlu hissetmiştim. Derin'e ne diyeceğimi, nasıl özür dileyeceğimi bilmiyordum. Gün içerisinde konuşacak fırsatımızda olmamıştı.

Okulun yakınındaki parkta inip yine aynı dünki banklara oturmak için parkın içine yürüdük. Bizimkilerden uzak bir banka geçtim. Biraz kafa dinlemeye ihtiyacım vardı. Dinleyemeden Mete yanıma geldi!

"Nasılsın? Suratın asıktı bu gün." yanıma oturdu. "Yani işte, iyiyim" hiçde iyi değilim. "Derya ile dün ne konuştunuz?" bunu ona anlatamazdım. "Derin kızlara onu sevdiğimi söylemiş. Derya da gelip onu üzersen kötü olur falan dedi işte." Ben ne yapıcam şimdi? Derin'in üstüne gidersem daha kötü olabilir. Zorla kendimi sevdiremem. "Oğlum kız kabul etmemiş ki onu üzesin." bir kerede kurcalama be adam. "Ne bileyim abi geldi işte. Neyse ne boşver."

Kolej Savaşçıları 2 İhanet Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin