"Kaza yapacağız Mia! Yavaş sür arabayı!"
"Ne güzel işte! İkimiz de ölürüz! Arkamızdan ağlayacak bir ailemiz bile yok zaten!"
Virajlardaki dönüşlerim o kadar hızlı ve kontrolsüzdü ki, sabah içemeyip arabada bıraktığım kahvem üzerime dökülmüştü.
"Mia eğer yavaşlamazsan canımızdan olacağız! Aşağısı uçurum farkında mısın sen!?"
Kısa bir kahkaha attım.
"Vay be! Ölmek için ne kadar da güzel bir yer!"
Elini cebindeki telefona götürdüğünü gördüğümde, yine kahkaha atmaya başladım.
"Ne yapacaksın? Karakoldaki aptalları mı arayacaksın yoksa? Böyle bir yerde telefonun çekeceğini mi zannediyorsun!?"
Beni duymazdan geliyordu.
"Kahretsin! Haklısın çekmiyor!"
Hem kendi telefonumu hem de Jin'in telefonunu alıp camdan fırlattım.
"Ben deli gibi giden bir arabayla uçuruma sürüklenerek ölmek istemiyorum!"
"Senin için seçenek çok Jin. İstersen karnına kızgın bıçak saplayabilirim, içkine zehir katabilirim, içinde olduğun arabayı uçuruma sürükleyebilirim, testereyle altı parçaya ayırıp ormanın farklı yerlerine gömebilirim ama bunları istemezsen iyi bir tabanca ile iki kaşının ortasına bir delik de açabilirim. Ne dersin?"
"Ne saçmalıyorsun sen!"
Tam direksiyona ellerini koyacakken çenesine yandan sert bir yumruk atmam ile bilinci kapandı.
Jin'i öldüreceğim yere birkaç kilometre varken benzinim bitmişti.
"Şaka mı bu! Sikeyim böyle işi! Bu piçi uyanmadan oraya götürmem lazım."
...
"Mia! Nereye getirdin beni!? Hey! Neredesin?"
Elimdeki balta ile her köşesinde örümcek ağı olan eve girdiğimde, Jin'in endişe içinde ellerindeki iplerden kurtulmaya çalıştığını gördüm.
"Burası babamın, anneme sağlam yeri kalmayana kadar vurduktan sonra kafa dağıtmak için birkaç orospu ile sabahladığı dağ evi Jin. Beğenmedin mi yoksa? Babamla çok ortak yönünüz var aslında ama o buraya bayılırdı."
"Senin baban ile hiçbir ortak yönüm yok benim!"
Baltayı yerde sürükleyerek Jin'in oturduğu sandalyeye yasladım.
"Bence çok ortak yönünüz var. İkiniz de seviyorum diyip öptüğünüz kadının arkasından işler çevirip, aslında onlardan nefret eden piçlersiniz. İkiniz de en ufak bir tehditte korkudan ne yapacağınızı bilemiyorsunuz. Ve birazdan bir ortak yönünüz daha olacak. Çünkü seni de geberttiğim zaman ikinizin de katili çatlak Mia olmuş olacak!"
Korkudan sesi titriyordu.
"Sen delisin! Beni burada zorla tutamazsın! Hemen ellerimi çöz!"
"Ahh... Seni burada zorla tutacağımı kim söyledi ki? Seçeneklerde yoktu ama bu benim için de bir ilk olacağından kafana bu baltayı saplamak istiyorum. Sonra zaten öleceksin ve nerede olduğununun bir önemi kalmayacak."
Eğilip gözünden akan yaşı sildim.
"Öleceksin ve ağlıyor musun!? Yerinde olsaydım hissettiğim ve yaşadığım son duygu acı olmazdı. Çünkü yarım saat içinde atan bir kalbin, damarlarında dolaşan kanın ve dökeceğin bir damla bile göz yaşın olmayacak. En azından sen son dakikalarını mutlu geçirmeyi hak ediyorsun."
"Neden bana bunu yapıyorsun? Birbirimize aşık değil miydik biz?"
Sinirle karnına attığım tekme bağlı olduğu sandalye ile birlikte düşmesine neden olmuştu.
"O aşkın alevine buzlu sular döktün sen! Bana kimseyi sevmemem gerektiğini tekrar hatırlattın! Senin için göz yaşı dökmeyeceğim Jin!"
"Beni öldürürsen tutuklanırsın! Hatırlasana birlikte karakoldan çıktık. Tam amirime senden bahsedecekken beni sürükleye sürükleye arabaya bindirdin."
Onu duymazdan gelip, bir hışımla düşen baltayı aldım ve kapıyı çarparak evden çıktım.
Yaptığım plan benim de ölmeme neden olabilirdi fakat vazgeçemezdim. Başka hiçbir seçeneğim kalmamıştı. İğne ile onu bayılttıktan sonra baltayla öldürecektim. Sonra da kendimi de kurşun sıyıracak şekilde vuracaktım. Böylece herkes saldırıya uğradığımızı düşünecekti.
En ufak ayrıntıyı dahi düşünmüştüm. Hava kararmıştı. Derin bir nefes alıp elimdeki balta ile kapıyı kırarak açtım.
"Jin! Nasıl kurtuldun sen!?"
"Balta düşünce elimi bağladığın ipi kesti."
Bir anlık panikle elimden kayan balta kendimi iyice savunmasız hissetmeme neden olmuştu. Zaman durmuş gibiydi ve korkuyordum. Saçlarımı kavrayıp beni odalardan birine götürdü.
"Eğer bu kadar gözün dönmeseydi ve konuşmama izin verseydin her şeyi anlardın. Seni sevdiğimi anlardın Mia! Ama ne yazik ki bu kadar sinirlenince benim de gözüm dönüyor."
Elini havaya kaldırması geçmişimi tekrar yaşamama sebeb olmuştu. Korkularım, göz yaşlarım, acılarım, nefretim, ve küçükken hissettiğim diğer bütün şeyleri yeniden hissetmeye başlamıştım. Büyüyünce geçecek sanıyordum ama geçmiyor, daha da beter oluyormuş...
Daha fazla acı çekmek istemiyorum.
Aşklarım bu bölüm de bittii❤️ bir sonraki bölümde sizi çok bekletmemeye çalışacağım. ❤️❤️❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GOOD KILLER | KIM SEOK-JİN
Hayran KurguGeçmişinden bir türlü kurtulamayan duygusuz bir seri katil, yeni hayatını büyük sırlarla inşa etmişti. Geçmişinden kaçmaya çalışırken karşısına çıkan adam, ona şu anda sahip olduğu hayatı geçmişinin yönettiğini, bu yüzden geçmişinden asla kurtulamay...