Bölüm 1

54 3 0
                                    

Merhaba, 

- Bugün çok güzel görünüyorsun.

-Hadi oradan! Kim uyanır uyanmaz güzel görünür ki? Saç baş birbirinde.

Tamam tamam saçım başım dağınık olsa da güzelim, kendimi de seviyorum, 

-Güne kendimi motive ederek başlamalısın yoksa bütün günün negatif geçer dediğini duyar gibi olmuştum.

Teşekkürler aynam, seni seviyorum kendimi daha çok seviyorum. Canım kendim.

Aynama bakarak motive olmaya başlayalım;

Bugün güzel bir gün, bugün dünden daha başarılı olacaksın, kendime inanıyorum, kendimi seviyorum, kendimi güzel buluyorum, canım kendim...

Evet her gün yapmaya başladığım bu meditasyonumla artık hazırlanıp okula gidebilirim. Üniversitenin ikinci haftasına geç kalmak benlik bir şey olsa da bugün kalmayacağım. 

İlk haftadan daha düzgün giyinmeye özen göstermeliydim. Havanın yağmurlu olması nedeniyle hava şartlarına uygun giyinmeliyim çünkü; aşırı üşüyen bir insanım. Akşamdan hazırladığım pantolonumu ve kazağımı giydim, yarım botumu ve yağmurumu da üzerime geçirdim. Kitaplarımı koyabileceğim çapraz takındığım çantamla birlikte evden çıktım.

Tramvayı beklerken yanımdan benim yaşlarımda ya da benden büyük ve küçük öğrenciler geçip duruyordu. Neyse ki beklediğim tramvay gelmişti, havanın soğuk olması ve üşüyen bir tip olmak sinir bozucuydu. En çok da üşüyen bir tip olmak. 

Müzik çalarımda havaya uygun bir müzik çalıyordu , kasvetli. Okul durağına geldiğimizi fark edip indim, duraktan ki ezilmekten zor kurtuldum. Sinir bozucu öğrenciler insanları ezip geçmekten ne anlıyorlarsa, görünmez miyim ki?

Sinirlenmemeye çalışarak yavaşça kampüsün yolunu tutmuştum. Dinlediğim müzik de sakinleştiriyordu sanki. 

Kendi kampüs binama giderken etrafıma bakındığımda kimseyi göremiyordum acaba geç mi kalmıştım, saatime baktığımda derse yarım saat vardı. Herhalde havadan dolayı herkes sınıflardaydı. 

Müzik bitmişti bende telefonumu toparlayıp çantama attım ama tuhaf bir müzik sesi geliyordu kampüse yakın bir yerden. Geç kalmadığımı bildiğim için sese doğru yöneldim tuhaf ama güzel bir müzikti. 

Kampüs binasının arkasına kadar ilerledim hareket ya da en ufak bir insan görüntüsü yoktu. Sadece tuhaf bir müzik sesi. Ama neden bana bu kadar çekici gelmişti ki. Biraz daha ilerleyince sesin geldiği yeri buldum dahası bir çukur bulmuştum. Ses çukurun içinden geliyordu, sesi tadabiliyordum biraz nane gibi biraz gül tadı ve yumuşak meyveli şeker gibi...

Çukura yanaştıkça ses narinleşmeye başladı. Yaklaşıp çukurun içine baktığımda sanki yeni kazılmış ya da sert bir cisim düşmüşte orayı kocaman bir çukur yapmış gibi duruyordu kimsenin fark etmemesi çok garipti.

Çukurun ortasında bir şey parlıyor gibiydi acaba içine girip baksam mı yoksa, güvenliğe burayı gösterip göstermemek konusunda gidip geliyorum derken merakıma yenik düşmüştüm. 

Artık çukurun içine girmiştim botlarımın bir kısmı yağmurun da sebebiyle çamur olmaya başlamıştı. Parlayan cismin yanına gidip cisme eğildim, bir kısmım elime almam gerektiğini söylerken bir kısmım alma diyordu. Nedir bendeki bu ikilem deyip çözemeyip kendime sinir oldum ve sinirlenip ne olacak sanki demiştim, dayanamayıp elime parlayan cismi almıştım.

İlk baktığımda saate benzetmiştim dijital bir saat gibi görünümü vardı. Elimde eldivenle aldığım için eldivenimde çamur olmuştu eldivenimin çamur olması saati daha da çamur bir görünüme bürüdüğü için eldiveni çıkarıp saati öyle aldım elime derken...

Her yer bir anda karardı yağmur sanki daha hızlı yağmaya başladı, rüzgar daha sert esmeye başlamıştı. Havaya bakmaya o kadar dalmışım ki sol bileğimin yandığının farkına varmamıştım. Birden kolumdaki ısıyla ürkündüm koluma bakakalmıştım. 

Saati koluma takmamıştım ama saat kolumdaydı ve kordonu yoktu. Saati kolumda tutan neydi bilmiyorum ama canımı çok yakmaya başlıyordu. Refleks olarak saati çıkarmaya çalıştığımda daha da şaşırarak kalmıştım saat derimle birleşmişti. Saatin derimde sadece dijital kısmı belli oluyordu.

 Ben acaba rüyamı görüyordum...

GELECEĞİN KOKUSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin