Bölüm 12

2 1 0
                                    

Şehirden uzak kırsal bir kesimde küçük bir köy varmış. Bu köyde herkes birbirlerini tanırmış ve çok severmiş. Herkes birbirine çok yardımcı eli bol insanlarmış. 

Köyde herkesin faklı bir mesleği varmış. İçlerinden bir tanesinin mesleği terzilikmiş. Terzi ailenin bir kızı varmış. Kendi yaşıtlarıyla pek anlaşamıyor hatta diğer kızlardan kimseyle anlaşamıyormuş. Erkeklerde bu kızı itici buluyormuş.

Kız da güzellik varmış ama diğer kızlar gibi cilveli neşeli değilmiş. Konuşmayı pek sevmeyen biriymiş. Kızın yanından geçenler ne asabi kız değil surat değiştirirlermiş.

Kız köy halkının bu durumunu yaşı büyüdükçe alışmış ve umursamamaya başlamış. Köylülerden bu zamana kadar kızın gülümsediğini gören kimse olmamış.

Kızın babası kızını bir gün kumaş alması için kasabaya göndermiş. Kasabanın yolu ormanın içinden geçiyormuş. Kız ailesinin ulaşım için kullandığı atıyla ormanın içinde yola koyulmuş.

Atıyla ormanın içinde ilerlerken ağlama sesine benzeyen bir uğultu duymuş. Çok içten bir uğultuymuş. Kız atını sesin geldiği yöne sürmüş.

Atından inip sese yönelmiş ses çalıların arkasından geliyormuş. Çalıların arkasına baktığında yaralı bir yavru köpek görmüş. Köpeğin bacağından kanlar süzülüyormuş. Köpek bir ayı kapanına yakalanmış. Köpeği ayı kapanından kurtarmış hemen. 

Köpeği kucağına alarak atına koşmuş. Atını doğruca kasabaya tanıdığı bir veterinere sürmüş. Veterinerle daha öncesinden çok kavgası olmuş ama yaralı bir hayvan varken gururunu bir kenara bırakmış.

Veteriner kızı kapısında görünce biraz sinirli bir şekilde kıza bakmış hemen sonra kucağında yaralı yavruyu görünce kıza yardıma koşmuş. Kız başından geçeni biraz korkuyla biraz ağlayarak anlatıyormuş. Veteriner hem yaralı köpeği tedavi ediyor hem kızın bu haline üzülüyormuş.

Tedavisinin sonrasında yaralı köpek daha iyi durumdaymış. Kızın ağlamasının yerini mutluluk almış. Veteriner, kızı ilk defa gülümserken bir hayvanı bu şekilde severken görmüş. Sanki; kızın gülüşünde güneş doğuyormuş, soğuk hava ısınıyor , ağaçlar çiçek açıyor ilk bahar geliyormuş...

Veteriner kıza aşık olmaya başlamış. Kızın bundan haberi yokmuş. Veterinerin yanından teşekkür edip yavru köpeğini alıp gitmiş.

Veteriner kızın aşkıyla tutuşuyormuş. Her gün köye gitmeye niyet ediyormuş ama hayvanların hastalanması eskisinden çoğalmaya başlamış. Sanki kızı bir daha hiç göremeyecekmiş korkusuna kapılmış. 

Aradan haftalar geçtikten sonra kız tekrar veterinerin kapısında belirmiş. Veteriner koşarak kızı kliniğe almış. Kız hayvanların salgın hastalığa uğradığını onlara bakmalarını istemek için buraya geldiğini söylemiş. Kız ve veteriner zaman kaybetmeden yola koyulmuşlar. Kızın atıyla birlikte orman yolundan ilerlerken veteriner kızdan gözünü alamıyormuş. Kız durumu biraz anlamış gibiymiş. Yanakları al al pembeleşmeye durmuş. 

Köye geldiklerinde veteriner salgın hastalığın köydeki çoğu hayvana bulaştığını anlamış ve hayvanlar için tedavi yöntemi aramış. Ne yazık ki ne hayvanları iyileştirecek bir tedavi bulmuş ne de ölümleri yavaşlatacak bir yol. Herkes bitap olmuş üzüntüden. Köylülerin çoğunun geliri hayvanlarıymış.

Salgın hastalık küçük çocuklara da bulaşmaya ve ölümlerine sebep olmaya başlayınca köylüler iyice panik olmuşlar. 

Köyden kimsenin çıkmasına izin verilmez olmuş dışarıdan kimse de köye alınmaz olmuş.

Bu durumdan tek memnun veterinermiş. Sevdiği kızı her gün görebiliyormuş.

Bir gün hastalık kıza da bulaşmış. Durumu hemen fark eden veteriner tedaviyi daha çabuk bulmaya koyulmuş ancak ne var ki tedaviyi bulmak bu şartlar altında imkansızlaşıyormuş.

Köyden çıkamadığı için ilaç alamıyor dışarıdan destek isteyemiyormuş. Kızın durumu gittikçe ağırlaşmış ve bir sabah kızın kötü haberi gelmiş.

Veteriner kahrından ne yapacağı bilmez haldeymiş. Tedaviyi tam bulmuşken sevdiğini kaybetmiş. Hem de sevdiğine sevdiğini söyleyemeden.

Tedavi bulduktan sonra köylüyü iyileştirmeyi başarmış ama kendi içindeki kalp yarasını iyileştirmeye bir çözüm bulamamış. Her gün kızın mezarını ziyaret edip mezarına unutma beni çiçeği bırakıyormuş.

Herkesi iyileştirip kendi yarasına tedavi olamayan veterineri kızın mezarının başında cansız halde bulmuşlar. Sevdiğini söyleyemeden ölen veterinerinin hikayesi köylünün efsanesi olarak kalmış. 

Sota beni dikkatle dinlemişti. Ben anlatmamı bitirince 

-Söylemek de geç kalmamak lazım dedi. Kısık bir ses tonuyla,

İkimizde sessizleşmiştik. Arka koltuktan uyuyanların uyandığına dair esneme sesleri gelmeye başlamıştı. 

Yoshi uykulu bir ses tonuyla 

-Geldik mi? diye sordu.

-Henüz değil dedi Sota, içerlenmiş bir ses tonuyla...

GELECEĞİN KOKUSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin