Bölüm 9

5 2 0
                                    

Sabahın ilk ışıklarıyla yola çıktık. 

Sota beni tek göndermenin tehlikeli olacağını düşündüğü için benimle geldi. Yoshi ve Hana' dan kahvaltı tarzı bir şeyler hazırlamalarını istedi. Kahvaltı hazır olana kadar geri dönmüş oluruz diyerek kütüphaneden ayrıldık. Bütün gecenin verdiği uykusuzluktan dolayı yolları yorgunlukla yürüyorduk.

Yol boyunca sohbet etmedik ki arkamızda birileri varsa bizi duymasın. Çabucak eve girip lazım olacak eşyalarımı aldım. Evim tek odalı olduğu için ne arıyorsam çabuk bulup alabildim. Sota 'da gördüğü lazım olabilir dediği eşyalarımı valize atıyordu. Evimin kapısına geldiğimde son bir bakış atar gibi yapıp evimle vedalaştım. Kapıyı kilitleyip hızlı adımlarla yola düşmüştük. Yarım saat içinde kütüphaneye geri döndük.

Hana kahvaltıyı güzelce hazırlamıştı. Çay çoktan kaynamıştı. Yoshi Kate'yi besliyordu. Bizi görünce ikisinde de bir rahatlama olmuştu.

Eşyaları Sota 'nın bana gösterdiği boş odaya yerleştirdim. Hana ile paylaşacaktım odamı. Uzun zamandan sonra odamı biriyle paylaşacaktım. Odaya nereden bulduysa iki yatak yerleştirmişti.

Kahvaltıyı konuşmadan bitirmiştik. 

Herkes uyku halindeydi. Sota son bir konuşma yapmaya başladı.

-Herkesin çok uykusu olduğunu biliyorum ama nöbetleşe uyumalıyız. Peşimizde birinin olduğunu ve bizden ne istediğini bilmiyoruz tehlikeli olup olmadıklarını da bilmiyoruz. O yüzden sırasıyla nöbet tutalım tuhaf bir durum olursa birbirimizi uyandırıp tetikte olalım. 

Herkes başıyla onaylamıştı. 

-Son olarak diye devam etti. Kayıp kişiyi nasıl bulacağımızı düşünmeliyiz. Onun eşyalarından yardım alarak diye sözünü bitirdi.

Tekrar herkes başıyla onayladı. Ama kimsenin uykudan ses çıkarmaya hali yoktu. Sota bu durumda ilk nöbet benim hadi gidin uyuyun iki saat sonra Yoshi seni uyandırır ben uyumaya giderim dedi. Yoshi hemen kabul edip yatağına gitti. Kızlar olarak bizde aynısını yaptık. Yorgunluktan  yatar yatmaz uyumuşuz.

Ne kadar uyuduğumu bilmiyordum ama susayıp kalmıştım. Mutfağa gittiğim de Yoshi Kate'yle oynuyordu. Anlaşılan iki saatlik nöbet değişimi başlamıştı. Beni ayak da gören Yoshi;

-Henüz nöbet saatin gelmedi neden ayaktasın? diye sordu.

- Susadım. Sen uyanalı ne kadar oldu dedim.

-Bir saat kadar dedi.

-Gözlükte görebildiğin bir hareketlilik var mı ? dedim.

- Henüz yok ama arada sırada kütüphaneye yakın kırmızı ışıklar beliriyor.

- Sadece sen mi görebiliyorsun? diye sordum.

- Bilmem dedi. Daha öncesinde kimseye gözlüğü vermedim dedi.

-Deneyebilirim dedim hemen.

- Olur. deyip gözlüğü çıkarıp bana uzattı.

Gözlüğü taktığımda her yeri bulanık görmek dışında hiç bir şey göremiyordum. Yoshi benden bir şeyler söylememi bekler gibiydi ama benden gelen tek kelime 

- Hiç bir şey göremiyorum oldu.

Anlayışla başını salladı ve ekledi

- Sanırım bütün eşyalar kişilere özel.

-Mantıklı dedim saatime bakarak.

Uykum kaçmıştı Sota dışında uzun zamandır kimseyle sohbet etmemiştim. Yoshi 'de cana yakın biri duruyordu hoş sohbeti vardı.

Gece boyunca daha önce nerede yaşadığımız, neler yaptığımız, nerelerde okuduğumuz hakkında konuştuk. Arada espri yapıp beni güldürüyordu. Kendi daha fazla gülüyordu. Çok içten bir gülümsemesi vardı gözlerinin içi parlıyordu gülümsedikçe. Ela gözleri gözlüğün içinde kısılıp gidiyordu. Yüzüne gülümsemek çok yakışıyordu.

Geceyi yarılamıştık o kadar çok sohbet etmiştik ki sıradaki kişiyi nöbete kaldırmayı unutmuştuk. Saat gece yarısına geliyordu. Kate minderinin üstünde mırlayarak uyuyordu.

Kapının ardından gelen ayak seslerine sohbeti kestik. Gelen Sota'ydı. 

-  Hana 'yı uyandırmadınız mı? dedi bize tuhaf bir bakış atarak.

-Bizden daha yorgun benim ve Ameya 'nın uykusu gelmediği için hemen uyandırmak istemedik dedi. Yoshi.

Sota başından savar gibi bir hareket yaparak mutfağa gitti kendine çay koydu. Yanımıza gelip madem uykumuz yok o zaman neler yapabileceğimizi konuşup bu işten bir an önce kurtulalım dedi.

-Haklısın dedi Yoshi.

Başımla onay verdim ses çıkarmadan.

-Saatlerden ve gözlükten yardım alabileceğimizi düşünüyorum. dedi.

- Gözlük bana ne istersem onu gösteriyor bu özelliği yeni keşfettim dedi .Yoshi

-Güzel diye devam etti Sota. Bende saatin bir kaç özelliğini daha keşfettim diye sözünü tamamladı.

Kendime bakarak saat hakkında hiç bir şey bulamamışlığın ezikliğini yaşadım.

- Saat ona söyleneni anlıyor diye devam etti Sota. Kısık ya da yüksek sesle söylemek önemli değil. Ameya denemeni istiyorum saatine bir şey sor dedi.

Saate bakıp kolumu ağzıma yaklaştırdım.

-Peki deyip derin nefes aldım ve

- Ben şu an nerede yaşıyorum diye sordum.

Saatin önce siyah ekranı beyaza döndü sonra bir harita halini alıp, önceki evim ve kütüphane arasında yeşil çizgiler oluşturdu.

-Oluyor dedim.

Sota yüzünde zafer gülümsemesiyle bana bakıyordu.

Yoshi 'nin yüzü daha nazik bir gülümseme kaplıydı.

-Saat sizi anlıyor gözlük beni anlıyor. Bir oluyoruz bu eşyalarla. Sanki elimiz kolumuz gibi dedi. Yoshi.

_ Evet dedi. İşimiz kolaya dönüşüyor kayıp kişiyi daha kolay bulabileceğiz. Saatlerin ve gözlüğün acil durum özelliklerini de yavaştan keşfettik. Her şey bize daha kolay görünüyor çabucak halledip eski yaşamamıza dönebilir dedi sevinçle. Sota.

Üçümüzün de yüzüne gülümsemeler yerleşmişti keyiflenmiştik.

Keyiflenmemiz kısa sürdü. Hana 'nın odasından çığlıklar yükseldi.
















GELECEĞİN KOKUSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin