"7"

258 25 11
                                    


"Jisung bence hiç gerek yok böyle şeylere bizim üstümüzde deneme yapma, boş ver." Hyunjin gerçekten drama queendi. 

"Kimde deneyeceğimi çok iyi biliyorum Hyunjin, endişelenme lütfen." Changbin şaşkınlıkla bana bakıyordu.

"Bende denersen bir daha asla sana Cheese Kek  yiyemezsin Jisung"

"Hyung sendede denemeyeceğim"

"Akıllı sincabım burada bizden başka kim var?" Gözlerimde kapıdaki uyuyan değişik yaratığı gösterdim.

"Hay aklında bin yaşa Jisung"

"Tabi sen ne sandın Binnie"

"Seni övmem hyungun olmadığım anlamına gelmez Jisung"

"Tamam be sanki kaç yaş var aramızda."

"ARKADAŞLAR ODAKLANIN LÜTFEN! "

"NE BAĞIRIYORSUN HYUNJİN!"

"ASIL NE NİYE BAĞIRIYORSUN!"

"İKİNİZDE BAĞIRMAYI BIRAKIN! BEBEK MİSİNİZ?! KENDİNİZE GELİN BE!"

"Tamam Jisung, kimse bağırmasın lütfen başım ağırdı."

"Şimdi yaratık uyurken onu uyandırmaya çalışacağım, sakın bağırmayın diyeceğim de bu kadar ses çıkardık uyanmadı, uyanacağını sanmıyorum yine de çok ses yapmayın."

"Tamam Jisung, sende odaklanmaya bak, Minho bizi görmesinde."

"Tamam tamam o iş bende"

Ortam sessiz olduğundan odaklanmam zor olmamıştı. Kendimi biraz zorladım ve yaratığın zihnindeydim. Uyan dediğim anda uyandı. Anahtarları istedim verdi. Bu kadar kolay mıydı yani? Umarım Minho'nun gücü beni engelleyecek bir güç değildir diye düşünmeden edemedim. Dışarı çıktığımızda Minho'nun bizi görmesiyle gözleri açılmıştı. "N-nasıl çıktınız oradan!"

"Bilmen gerekmiyor hyung!" Hyunjin'in dediğine sinirlenmiş olacak ki tam yaratık gönderiyordu zihnine girmeyi başardım.

Minho'ya hemen buradan çıkmamızı söyledim, ama olmuyordu, ZİHNİNDEN HİÇ BİR ŞEY YAPAMIYORDUM! Neden olmuyordu ki, başıma aşırı derecede bir ağrı saplandı, burnum kanamaya başladı en son hatırladığım Changbin ve Hyunjin'in bağrışmalarıydı.


~~

Uyandığımda hala aynı yerdeydim. Ağlayıp duruyordum, neler oluyordu ki. 

"Ah Jisung, Jisung, Jisung. Bu kadar aptal olma."

"M-minho b-ben burada ne yapıyorum?"

"Jisung gerçekten beni aptal mı sandın! Güçlerin olduğunu biliyordum, seni bir kere dans odasında su şişesini uçururken görmüştüm, hatırlıyor musun o gün şişeyi sadece bir kere kaldırabilmiştin çünkü benim gücümde seninkinin tersi yani senin gücünü engelleyebiliyorum."

Minho'yu gerçekten görmezden gelmişiz ben bile. Onu gerçekten üzmüşüz haberimiz yok, o konuşmaya bende ağlamaya devam ettim.

"Bak Jisung yanına kimi getirdim?"

Bir camın içinde Minho'yu görmemle irkildim, nasıl olabilirdi böyle bir şey? Gerçek miydi bu? Yoksa zihnimin bir oyunu mu? 

Camdaki Minho bağırmaya başladı.

"Jisung ona sakın inanma o ben değilim benim bedenimi  esir aldılar, lütfen bana yardım et! Lütfen Ji-"

Demeye kalmadı oracıkta ellerinden bacaklarından yüzünden kan gelmeye başladı. Bu sefer bağıran bendim.

"Bak sahte Minho! Sen nesin bilmiyorum ama ona zarar verme, onu bırak beni al!"

"Klasik cümleler bunlar Jisung, eğer biraz daha bağırırsan sanada ona olan olacak, bağırırsan kanların yaratıklara ziyafet olur."

Minho'nun Anlatımıyla(Şirketten çıktığı gün)

İşte bu bardağı taşıran son damlaydı. Sürekli dans etmekten yorulmuştum, aslında dans etmekten asla yorulmazdım ama o kadar kötü haldeydim ki dans bile bunu kaldırmıyordu. Anlatabileceğim kimse? Tabi ki yok! Onlar beni dinlemek yerine ÇALIŞIYORLAR, ÇALIŞIYORLAR VE HMM YİNE ÇALIŞIYORLAR.

En sonunda sinirlenip şirketten çıktım. Orman havası almak kesinlikle iyi gelebilirdi.

Hemen bisikletimi alıp ormana gittim. Biraz dolaştıktan sonra gözümdeki yaşlar kendini bırakıp akmaya başladı, sonra küçük damlalar kendini şiddetli bir ağlamaya bıraktı.

Kulaklığımı telefonuma takıp bir müzik açtım. Ormanda başıboş, kimsesiz biri gibi hissettim. Gerçekten hava o kadar kasvetliydi ki mutlu olan insan bile burada mutsuz olurdu.

İleride bir ışık gördüm. Adımı söylüyordu!?

"Minho... Buraya gel... Biz seni dinleriz... Bizde kedilerimizi kaybetti-"

"Ne! Bunu nereden biliyorsunuz? Kimsiniz siz?"

"Sadece bir dost Minho, sadece bir dost. Eğer buraya gelip elimi sıkarsan her şey değişecek sana söz veriyorum."

"Her şey değişecek derken?"

"Kedilerin ve Jisung'un sevgisinden bahsettiğimi sende biliyorsun Minho, şimdi buraya gel."

"Peki" O an ilk defa düşünmeden hareket etmek istedim sadece bir kere... Ve ışığa gittim. Kuvvetli bir enerji vardı her an içine çekebilecek bir enerji, ama ben oraya gidince durdu bir kadın eli belirdi.

"Elime dokun Minho..."

Ve o an hayatımın hatasını yaptım.

Dokunduğum an bedenimi artık ben kontrol etmiyordum. Ben bedenimde değildim! Bedenimi bir başkasına mı vermiştim şimdi? Ah gerçekten saçma bir rüya olmalı değil mi bu? Uyusam iyi olacak sanırım. İyi geceler bana benzeyen adam...

"İyi uykular Minho..."

.

.

.

Umarım beğenmişsinizdir.

Oy atabilir misiniz ?

Nasıl gidiyor?

Bu saatte atmam gerekti yarın internet olmayan bir yere gidiyorum. Akşam bakacağım yorumlara.
















𝘋𝘌𝘕𝘌𝘠- 𝐒𝐭𝐫𝐚𝐲 𝐊𝐢𝐝𝐬Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin