Bölüm 2

46 2 0
                                    

Beyazlar içinde bir odada uyanmıştım. Kızın yarası beklediğimden de derin çıktığı için acı bayılmama sebep olmuştu. Hala kızın yarasının olduğu kısımdan aktarılan sızı vardı. Odaya birinin girmesiyle korkudan büyük ve ince olan yorganı üstüme çektim. Yorganın altına saklanınca kurtulduklarını sandıkları için hep korku filmlerinde dalga geçerdim. Ama şu an onları çok iyi anlıyordum.

Mavi saçlarıyla o zaman bıçaklanmış ama şu an turp gibi olan kız bana yaklaştı. Elinde yiyecek bir şeyler vardı. Yanımdaki şezlonga tepsiyi koyarken gülümsemesini esirgemedi. Yavaşça yorganı yüzümden çekerken kıza iyice baktım. " Ben neden evimde değilim?" diyerek kızı incelemeye başladım. Maviye boyadığı saçlarını at kuyruğu yapmıştı. Bu onun boynundaki hilal dövmesin görmemi sağladı. Adını hala öğrenemediğim kız, masmavi gözleriyle gülümseyerek " Bayıldın biz de seni buraya getirdik." dedi.

Yorganı üstümden iyice indirip kendimi dikleştirerek " Eve gitmek istiyorum. Kimsiniz? Neyin nesisiniz? Hem bayıldıysam da evde kendime gelebilirdim." dedim. Sakinliğimi korumaya çalışırken korkum artmaya başlamıştı. Kim bilir neredeydim. Kız sanki benim gibi sakinliğini korumaya çalışıyordu. " Sadece bayıldığını nereden bilebilirdik? İlk defa iyileştirme gücü olan birini gördük. Başına bir şey gelmiş olabilir diye bir doktora danıştık o kadar. Biraz insanlara güvenmelisin tatlım."

Gücümden bahsetmesi ile kafamda bir ışık yandırdı. Elini sıkmam için uzattığında hiç karşılık vermedim. Elinin havada kalması belli ki onu rahatsız ediyordu. Tavrıma karşı elini aşağıya indirirken ben " Size neden güveneyim? Rol yapmayı kesin lütfen. İyileştirme gücüm olduğunu biliyorsun. Hatta o kaza olmadan önce de biliyordun. Karşınızda salak yok." dedim.

Kız yine bütün sakinliğini bozmamaya çalışarak " Ne saçmalıyorsun? tabiî ki bilmiyorduk. Nasıl bu kanıya..." onun konuşmasına izin vermeden lafının arasına girdim. Kıza sinirli bir şekilde " Diğer kız arkadaşın bana seni gücümle kurtarmamı söylemişti. Bir doktor da değilim neden böyle desin? Üzgünüm ama hastanede yanıma gelen o çocuğa söyle, onunla konuşacaklarım var."

Kız Polyanna tavırlarını bir kenara atıp ciddileşti ve ayağa kalktığı gibi " Bir. Lafımın kesilmesinden çok rahatsız olurum. İki. Ben senden büyüğüm benimle saygılı konuş. Üç ." Bana doğru yaklaşırken yutkundum. Kız bir anda başka birine dönüşmüştü.

Ellerini yatağın üstüne yasladığında, konuşmasına devam etti " ...O çok istediğin evine dönmek istiyorsan doğru kararlar vermen lazım." İçeri iki kızın yanında olan çocuk girmiş olmalıydı. Ona bu sefer bakabilmiştim ama korkum yüzünden bakışlarımı hemen elime çevirdim. O gün konuştuğum kişi değildi. Kumral saçları ve kahverengiyle altına çalan gözleri vardı. Kendisi aslında enerjik, komik bir karakter gibi duruyordu ama konuştuğunda tam tersi olduğunu anladım. "Ah hadi ama Melis kızı korkutma. Bir de oyunculuğum iyi diyordun." Bedenim beni dinleseydi buradan koşarak kaçardım. Bir de üstüne her şey çok iyiymişçesine kolayca cevap alamayacağım gibi duruyordu.

Başıma ani bir ağrı saplandı. Ağrı beni deli edecek kadar kötüydü. İlk başta çocuğun odada bulunmasından dolayı mı diye düşündüm ama değildi. Başımla birlikte karnımın içine bir acı saplandı. Tam da kızı iyileştirdiğim bölgedeydi. Tam orası sanki bıçaklanıyor hissiyatındaydı. Hiç böyle olmamıştı. Kız ne olduğunu soruyorken ben cevap verecek takati bulamıyordum. Bir beş dakika sonra hiç bitmeyecek sandığım şeyin acısı azaldı ama devam ediyordu. İyiymiş gibi yaparak onlara döndüm. Bize nazaran daha sakin olan çocuk o sırada birini aradı. " Kız tahmin etti ve anladı. Seninle konuşmak istiyor." Ne dediklerini duymaya çalışsam da ses çok kısık olduğu için telefonun karşı tarafındakini duyamadım.

REDUNDANT:EKİNEZYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin