REDUNDANT:EKİNEZYA

Bölüm 6

Gonca'nın geçmişi Part 1

  Liseyi oldum olası sevemiyordum. Herkes özgünlükleri ile hava atıyordu. Kimin özgünlüğü daha iyi ise o en popüler oluyordu. Zaten bu sadece okullarda değil de gerçek dünyada da geçerliydi. Bunu en iyi yetimhanede geçirdiğim zamanlarda öğrenmiştim. İçime titreme geldi. Her zaman ailem yaşasaydı hayatım nasıl olurdu diye düşünürken buluyordum kendimi. Eski kaldığım o yurt Redundant'lar için korku dolu yerlerden biriydi. Beklide hala öyleydi. Her zaman Redundant çocukların ayrı yurtlarda kalması tarafındaydım ama ülkenin başında olmadığım sürece bunu yapamayacağım su götürmez bir gerçekti.

Ders bittiğinde ilk işim kendime güzel bir iş bulmak olacaktı. Artık son sınıftım ve Redundant olduğum için üniversite paramı kendim kazanmam gerekiyordu. Bu yüzden senenin başından bir iş bulup üniversiteye para biriktirmem gerekiyordu. On beş yaşımdayken isyan ve saldırılardan dolayı yurtlardan çıkamadık. Okul iki yıl kapandı. Eğitim bu yılların ardından tekrar başladığında on yedi yaşıma gelmiştim. Normalde yetimhanede kaldığım süreç, okulum bittikten iki yıl sonra olacaktı ama şansızlığıma bu olaylar patlak verince iki yıl boş bir şekilde geçti. Şimdi toparlamak ve para biriktirmek adına son demlerimdeydim.

Alelacele merdivenden inerken Tuğba yanlışlıkla olmuş gibi beni itti. Son anda merdiven koluna tutunduğumda kalbim ağzımda atıyordu. Sinirle ona baktığım da her kıza yaptığı o uyarıyı bana da yaptı "Sakın o gözlerinle Cenk'e bakma Gonca. Yoksa sonra olacakları benden bilme." Dediğinde derin nefes alıp "Ne zaman baktım ki?" dedim. Havalı sandığı kahkahasını attı ve "Derste sürekli ona baktın. Hatta o da sana baktı. Benimle dalgamı geçiyorsun?"

Ne dediğini anlayamıyordum. Ne zaman ona bakmışım ki ben? Diye düşünürken olayı kısa sürede anladım. Derste öylece düşünürken onun olduğu tarafa gözlerim dalmıştı demek. Yapabileceğim en büyük hatalardan birini yapmıştım. Özgünlüğe sahip bir çocuğa sürekli bakmış, hatta bu yüzden ondan hoşlandığımı düşündürtmüş olabilirdim. Asıl acı verici olanı bunun doğru olmayışıydı. Onu ilk gördüğüm an yanlış anlaşılmayı düzeltmem gerekiyordu yoksa Tuğba anında beni bu okuldan attırırdı. O da benim gibi Redundant'tı ama babası okul müdürü ve zengindi. Bu yüzden Cenk ile sevgili olabileceği kanısındaydı ve sürekli etrafından kızları uzaklaştırıyordu.

Şimdi sıradaki kurbanı bendim. Hem de hemen bu konumdan kurtulmam gerekiyordu. Bende onda "Oraya dalmışım gerçekten ona baktığımın bile farkında değilim. Herhangi bir şey yok gerçekten. Şimdi gidebilir miyim?" dememle bir bakış attı sonra önümden çekildi. Temkinli şekilde yanından ayrıldım ve iş başvurusu yaptığım yere doğru hızla koşuşturdum.

Oraya vardığımda mekân beklediğimden ferah ve güzel bir tasarıma sahipti. Etraf eski Türk usulü kilimlerle süslenmiş ve kahverengi, beyaz ve kırmızı renkler ile döşenmişti. Ben orayı incelemeye başladığımda orada çalışan bir kız bana gülümseyerek "Buraya başvurmuştun, değil mi?" dediğinde evet diyerekten ona selam verdim. Beni bir odaya götürdü ve görüşmeyi hızlı geçti. Bir süre içeride patron ile konuştuktan sonra zorlansam da işi denemeyi kapmıştım.

Hemen bugün denemeye başlamamı istediği için kıyafetlerimi değiştirip garson üstümü giyindim. İlk işimin heyecanı ile masalara yönelecektim ki patronun yanına biri geldi. Okul çıkışında direkt buraya gelen tek ben değilmişim demek ki. Onu görmemle yüzümü saklayarak bana yardımcı olacak kızın yanına gittim. Cenk'in babasının bir lokantası olduğunu duymuştum ama gidip de orada iş bulma gibi bir aptallık yaptığıma inanamıyordum. Gizlice ona baktığımda göz göze geldik. Babası elbette yeni bir çalışanımız var diyecekti. Kaçabileceğimi nasıl düşünmüştüm. Yüzümü göremediği için yanıma yaklaştığını fark ettiğimde menüyü iyice okuyormuş gibi yaptım. Tam yanıma geliyordu ki biri seslenince durdu ve ilgi odağı olmaktan çıktım. Yakalanmamanın mutluluğu ile işime başlayabilmiştim. Kendimi ne kadar saklayabilirdim bilmiyorum ama denemekten başka şansım yoktu.