Yeni bir kitap evrenine girdiniz, şimdiden iyi eğlenceler dilerim.
Umarım beğeneceğiniz bir evren olur. Yorumlarınızı merakla bekliyorum :)
Hiçlikten çekilmişçesine gözlerim açıldı. İlk başlarda ne bir ses duyabiliyor ne de görebiliyordum. Dünya yavaşça kendini gösterirken kulaklarımı kapatma isteği ile doldum. Kadın çığlıkları duymak, belki beş belki on saniyelik huzurlu anılarımın bitmesiyle sonuçlandı. Her şeyi bir anda hatırlamış olmak bedenimin kaskatı kesilmesine sebep olmuştu.
Bana uzanan bütün eller teker teker aklıma geliyor ve acımı katlanarak arttırıyordu. Kafamdaki çığlıkların yerini yaşlı bir kadının çığlıkları doldurdu. Korkularımla yüzleşmek istercesine kadına baktım. Bir güvenlik onun kolundan tutuyor ve bana yaklaşmasını engelliyordu. Yüzündeki acıyı bütün dünya görebilirdi. Saçındaki beyazlıklar ise stresli ve yaşlı biri olduğunu fark etmemi sağladı. Gözlerinin içine bakmam ile acının keskinliği arttıkça artıyor ve buna engel olamıyordum.
Oturur pozisyona gelmek için kendimi zorlarken yanımdaki hemşire hızlıca bana yardım etti. Neler olduğunu anlamak adına odaklanmaya çalıştım. Yaşlı kadının sözleri beklediğimden de ağır ve yaralayıcıydı. "Neden benim kızımı da kurtarmadın? Neden? Neden sadece o çocuk olmak zorundaydı? " demesiyle dudaklarım aralandı ve kadının sorusuna bir yanıt aradım fakat ne diyeceğimi bilemez halde duraksamaktan başka bir şey yapamadım.
Güvenlik onu dışarı çıkarmaya çalışırken yutkunmak dışında öylece kalakalmak kendimi kötü hissetmeme sebep oluyordu. Hemşire kusura bakmayın deyip duruyordu ama o bunları söylerken gözyaşlarıma engel olamamaya başlamıştım bile. Hemşireye hıçkırıklarım arasında "Teyze haklı. Neden özür diliyorsunuz?" diyerek dikkatleri üstüme çektim. Tam da istediğim gibi oldu ve sadece hemşire değil, herkes şaşkınlıkla bana baktı. Yaşlı kadın dediklerimi duymasıyla bütün bağırışlarını kesti. Artık odadaki sessizliği bozan tek şey benim içten içe ağlayışımdı.
Yaşlı kadına yorgunlukla baktım. "Üzgünüm ama hangisi sizin kızınızdı? Çünkü dört kız vardı... Aralarından biri annesine demek istedikleri vardı. Kırmızı kazaklı kız mıydı?" Yaşlı kadının gözleri doldu ve evet anlamında başını salladı. Derin nefes alarak gözlerimi kapattıktan sonra "Sizi çok özlemiş. Kaçtığı ve geri dönmediği için pişmandı. En önemlisi bir torununuz var ve adına..." bir torunu olduğunu duyan kadın daha fazla ayakta duramadı. Onu dışarı çıkarmak için tutan güvenlik görevlileri şimdi ayakta durabilsin diye tutuyorlardı. Ben yine de devam ettim. "...sizin adınızı koymuş. Onu size emanet edeceği için içi rahattı. Sürekli özür diledi." Yaşlı kadın güvenlikten kendini çektiği gibi yavaşça yere oturdu. Bu süreçte ikimiz de dakikalarca ağladık.
Diyecek hiçbir şeyim yoktu. İçimdeki pişmanlık o kadar büyüktü ki kendimden nefret etmeme yetiyordu. Duygu karmaşasında etrafa boş boş bakıyordum. Benim dinlenebilmem adına güvenlik, kadını ayağa kaldırdı ve odadan çıkardı. Çok geçmeden doktorum olduğunu varsaydığım bir adam içeri girdi. O gelene kadar kendimi sakinleştirdiğim için iğne vurmak zorunda kalmamışlardı. Herkesin odadan çıkmalarını istemesiyle kalabalığın azalması beni rahatlatmıştı.
Kapının açık kısmından bakınca iki yanında polislerin nöbette olduğunu fark ettim. İlk başta şaşırsam bile orada olmaları normaldi zaten. Kısa süreli yanımda olduğunu unuttuğum genç adam bana bir bardak su uzatırken gülümseyerek "Ben psikiyatri doktorunum. Polisler seninle konuşmak istiyor fakat ben seninle konuşmadan önce, seni rahatsız etmemelerini rica ettim. Sen sormadan söyleyeyim o küçük çocuğa hiçbir şey olmamış. Vücudunda herhangi bir yara izi yok. Sağlığı yerinde." Dediğinde duyduklarım içimi rahatlatmıştı. Aralarından bir tek onun kurtulmuş olması bile benim için büyük önem taşıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
REDUNDANT:EKİNEZYA
ActionBir salgının ardından bulunan aşı , bütün insanların hayatını değiştirdi. Artık birçok insan ,okudukları kitaplar ve izledikleri filmlerde ki özel güçlere sahip. Böyle bir yaşamda dünya ne kadar tehlikesiz olabilir ki? Hele ki bir Redundant isen... ...