4

1.4K 55 144
                                    

Valizin kapağını kapatıp fermuarını yavaşça çektim.

" Anne."

" Efendim bebeğim?"

" Şey, babam nerede?"

" İşte annecim."

" İki gündür gelmedi ama."

" Çok işi varmış onları halletmesi gerekiyormuş." deyip boyuna indim.

" Babanı mı özledin sen?"

Usulca başını salladı.

" Kahvaltıya gelse öyle tekrar gitse olmaz mı? "

"Patronu izin vermez ama anneciğim."

" Peki o zaman "deyip yavaşça oturma odasına doğru yürüdü.

Onu böyle görmekten gerçekten nefret ediyorum.

" Hilal istersen ben yine de yazayım babana belki izin alır ne dersin? "

" Gerçekten mi?"

" Gerçekten. "

" Canım annem benim. "

Hızla yanıma koşturup minik kollarını boynuma doladı.

" Canım kızım benim" boynuna minik bir öpücük bıraktım.

" Peki şey yapsan olur mu ?Böyle yuvarlak hamur bir şey yapıyorsun ya içine çikolata sürüyoruz babam çok seviyor hani. "

" Krep mi?"

" Hı hı olur muu?"

" Olur. " Kocaman gülümseyip yanağıma bir öpücük kondurdu ve mutfağa girip kapının yanındaki çekmeceden winx figürlü kendi önlüğünü alıp boynuna geçirdi.

" Hadi yapalım hadi hadi!"

Haline gülümseyip ben de mutfağa girdim. Çocukların şu toz pembe dünyalarının masumluğu, saflığı öyle güzel ki.

Malzemeleri sırasıyla koyup çırptıktan sonra telefonu elime aldım.

Kime: Hakan Çağdaş

Eve gel

Telefonun ekranını kapatır kapatmaz zilin sesiyle afalladım.Burada olması beklediğim bir şey değildi.

Kapıyı açar açmaz Hilal özlemle kucağına atladı.

" Babaaa!"

" Prensesim benim yine giyilmiş önlükler"

" Eveet sana krep yaptık annemle"

" Öyle mi? Ben de seni yemeyi planlıyordum ama tüh" deyip yanağına öpücükler kondurdu.

" Girmeyi düşünüyor musun artık? "

" Anneyi kızdırdık yine." Ayakkabılarını çıkarıp eve girdi ve koltuğa oturdu. Onlar birbirleriyle sohbet ederken ben de buz dolabına geçip kahvaltılıkları çıkardım ve masaya dizdim. Ardından ikisi için birkaç krep pişirdim. Aynı yerde durmaya tahammül edemiyorken aynı masada olamazdım ya.

" Hilal hadi annecim sofra hazır."

Hakan'ın elini tutarak masaya doğru sürükledi onu. Sanki elini bırakacak olsa gidecek gibi bir korkusu vardı. Belki bazı şeyleri ufacıkta olsa anlıyordu ve bu yüzdendi iki gündür üzerinde olan durgunluk.

" Sen yemiyor musun?"

" Aç değilim ." deyip tezgahdakileri toplamaya başladım.

" Baba biliyor musun sen o gün gidince ben çok korktum."

Çok Mu Geç? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin