mama i'm in love with a criminal

sen beni hatalarımdan döndüren en güzel kavşaksın

*benim hala umudum var*

gece sona ermişti ve yeni bir gün başlıyordu hüzünlü aşıklar için. bugün okulda kermes vardı. şengül, nebahat hanımla kendini bir yarışa girdirdiği için o da bir stand kurmuştu kermeste. aybike ve oğulcan da yanında ona yardım ediyordu. berk o tarafa doğru döndü ve aybike'yi gördü günler sonra. bakmaya cesareti olmadığı için sanki hiç görmemiş yanından geçmemiş gibi bir şey olmuştu bu günler zaten. aybike'ye bakarken ona bakmanın artık kendisi için bir ihtiyaç olduğu gerçeğiyle yüz yüze geldi. ne kadar bakamadıysa o kadar süre çekemedi gözlerini aybike'den. ta ki aybike'yle göz göze geldiği ana kadar. yine çekemezdi gözlerini ama aybike'nin hüzünle bakan gözleri ona acı veriyordu. o yüzden önüne dönmek zorunda kaldı berk. biraz zaman geçti herkes satış yapmakla meşguldu o sıra. berk her ne kadar kararsız kalsa da bir şekilde bir yerden başlamak isteyerek şengül ana standına doğru adım attı. aybike berk'in yaklaştığını görünce önlüğünü çıkarıp hızlıca ordan ayrıldı. berk üzüntü duygusuyla çok içli dışlıydı zaten bu aralar. hüznü hemen bir selam çaktı berk'e. yine de standa doğru gitmeye devam etti yapması gereken bir şey vardı. berk'in geldiğini gören şengül'le oğulcan da halinden pek memnun sayılmazlardı. berk söze girdi.

-benden pek hoşlanmadığınızı hatta haklı olarak nefret ettiğinizi biliyorum. hakettiğim de bu zaten dediğim gibi sonuna kadar haklısınız. anlatsam inanmayacağınızı da bildiğim halde şunu söylemek istedim ben yaptıklarımın farkına vardım. çok geç oldu biliyorum ki bunun bedeli de benim için çok çok ağır oldu. (asiyegilin yanında duran aybike'ye bakar.) ama gerçekten çok pişmanım. buraya gelip bunları söylemem bile sizi rahatsız ediyordur biliyorum ama hiçbir şey yapmadan durmak istemedim. sadece bilin istedim affedebilir misiniz veya affetmeli misiniz bilemem. sadece her şeyden çok pişman olduğumu ve bir daha size hiçbir şekilde zararımın dokunmayacağını söylemek istedim. kolay gelsin.

berk gitmeye yeltenir ama şengül'ün de söyleyecekleri vardır.

-berk! söylediklerin doğru mu yalan mı bilemem orasını. her ne kadar sana karşı çok öfkeli olsam da yaptıklarının farkına varman telafi etmese de olanları en azından senin için iyi bir şey. yaptıkların çok kötü şeylerdi affetmesi de herkes için (aybike'ye bakarak) bi o kadar zor. ne diyeyim sözünün erisindir umarım. zaman gösterir olacakları.

berk kafasıyla onaylayarak ordan ayrılır.

-madırım sen anladın mı bi şey bu değişiğin söylediklerinden? hayır kafasına gök taşı falan da düşmedi düşse görürdüm okulda falan.

-gök taşından daha beter bi şey düşmüş oğulcan kafasına belli. yakında tam olarak anlarız her şeyi boşver. sen de bağır azcık oğulcan boşuna mı buradasın oğlum tize çıkmaktan boğaz kalmadı bende ya.

-madırım ben senin gibi çıkamıyorum ki tize. dur kendimce bulucam bi şeyler. si bemol majör veriyorum bi tane bekle.

-oğulcan millete değişik derken hiç mi aynaya bakmıyon oğlum ya.
GELİN GELİN ŞENGÜL ANANIZIN YEMEKLERİNE GELİN!!

aybike annesinin yanına gelir.

-anne berk ne saçmaladı sana, ne işi varmış burda?

-bi sakin ol kızım. tamam ben de sevmiyorum ama bu sefer kötü niyeti yokmuş af diledi yaptıklarının farkına vardığını bunun bedelini de çok ağır ödediğini falan söyledi (şengül burayı bastırarak söyler). yalan değildir inşallah söyledikleri yoksa gösteririm ona gününü bu sefer.

-valla gösterir. madırımın dedikleri hiçbir hakaret unsuru barındırmadığı halde mermi etkisindeydi kızım. kimin annesi gel öpcem.

-yav dur bi oğulcan işin gücün makara oğlum ya. (birlikte gülerler)

aybike duydukları karşısında şaşırmış içten içe de az da olsa sevinmişti. umudunu yitirdiğini söylemişti berk'e ama umut ister istemez her zaman vardı işte. aybike'nin sevincinin nedeni de bu umuttu. o sırada berk madem başladım sonunu getirmeden durmayayım mottosuyla aybike'nin babasıyla da konuşmak için kantine doğru yürümeye başladı. cesaretini toplamaya çalışırken biraz ilerde göründü orhan. berk yanına gitti hemen konuşmaya girdi cesaretini kaybetmemek için.

-söyleyeceklerim kötü şeyler olmasa da gelip sizinle konuşacak yüzüm yoktu benim. ama hiçbir şey yapmamak da istemedim. az önce şengül hanımla konuştum gelip sizle de konuşmak istedim o yüzden. ben son günlerde yaptıklarımı tam anlamıyla idrak etmeye başladım. yaptığım bütün pislikler sürekli kafamda dönüp duruyor. kafam bana işkence etme merkezi gibi. hele size yaptığım pislik bir an olsun aklımdan çıkmıyor. zamanı geriye alma şansım olsa sadece bunun için kullanmak isterdim yemin ederim size. özür dilemem yaşadığınız şeyi hafifletmeyecek biliyorum o yüzden özür bile dileyemiyorum yüzüm yok. ama ben değiştim. gözünüzle göreceğiniz kadar mı bilemem ama kafa yapısı olarak çok ağır bi darbeyle değiştim gerçekten. artık size bir zararımın dokunmayacağının garantisini verebilirim. affedebilir misiniz beni bilmiyorum ama sadece bunları bilin olur mu. sizi ölümle burun buruna getiren adam bunları bir daha ne sizden yana ne de başkasından yana tekrarlamayacak.

-sen yapmaman gereken çok şey yaptın oğlum çoğu zararın da hep bize dokundu doğru. ama gerçekten dediklerinde samimiysen senin hakkında hayırlısı olmuş. büyüklük bende kalır ben affederim de sen bu yoldan şaşma olur mu artık?

-bu saatten sonra mümkün değil emin olun. çok teşekkür ederim.

orhan berk'in omzunu sıvazlayıp yanından ayrılır. berk omuzlarından az da olsa eksilmiş ağırlıklar sayesinde derin bir nefes alır yüzündeki tebessümle. onlara kulak misafiri olmuş üçüncü bir kişiden habersiz. aybike berk'i giderken görmüş peşine takılmıştır napacak diye. konuşmayı da tamamen duymuştur. berk onu çok duygulandırmış aynı zamanda da gururlandırmıştır.

-aferin gerizekalı geç oldu demedin yine de vazgeçmedin ya aferin sana.