Tek bir gün. Tek bir günde hayat ne kadar değişebilirdi ki? Japonyada iki annesi ile yaşayan hyunjin bir gece saraya götürülmüş üstüne misafir prense hediye edilmişti. Halktan seçilmiş kızlı erkekli bir grup misafir prens ile Kore'ye götürülmüştü. Başta hiçbiri alışamasada hyunjin kendine iyi davranıldıkça bu hayata alışmaya başlamıştı.
Busan prensi seungmin çok nazik bir prensti. Hyunjin in onunla tanışması saray kütüphanesinde gerçekleşti. Her gün kendilerini orda birbirlerini ararken bulana kadar devam etti bu küçük karşılaşmalar. Sonra bir gece güneşe selam verirken prens, hyunjin i öptü.
Hyunjin e göre aşklarının tacı ogündü. Birlikte saray bahçesini gezerler hatta bazen birbirlerini kovalarlarlardı. Tek bir sorun vardı. Seungmin hyunjin i hiçbir zaman çağırtmamıştı. Hyunjin hiç seungmin için hazırlanmamıştı.
Gözdeleri vardı onun ama onların arasında hyunjin yoktu.
Ve birgün duymaktan en çok korktuğu şey yaşandı. Gözdesi jeongin hamileydi. Birkere bile çağırılmamış hyunjin ve hem gözde hem hamile olan jeongin. Ne düşünmüştüki onu yanına alıcağını mı heleki onu gözdesi yapacağı mı.
O gece diğerlerinden farksız olur diye düşünürken hyunjin'e hazırlanması söylendi. Hiç istemesede hazırladılar onu. Uzun sarı saçlarını güzelce yaptılar, en güzel kıyafetlerden giydirdiler. Kısaca onu bir hediye gibi paketlediler. Aklından sadece bu geçerken nasıl güzel bir gece geçirebilirdiki.
Kapılar açıldı, hyunjin içeri girdi. Bir saat sonra ağlayarak çıkıcağını biliyor gibiydi.
Aklından çıkmıyordu o iğrenç konuşma
"Güzelliğin herkes i etkiliyor Hwang seni büyük saraya gidiceklerin arasına yazdım"
"Resmen hayatını kurtardım ve sen bana kızmayı hatta bağırmayı mı hak görüyorsun"
"BEN SENİ SEVERKEN NEREYE GÖNDERİYORSUN BENİ SEUNGMİN"
"SENİ SEVSEM GÖNDERMEZDİM HWANG! çıkabilirsin, konuşmak için çağırtmıştım seni."
Düşünse, hayal etse o an yaşadığı nefes kesilmesini bir daha yaşayamazdı. Sabaha kadar ağlamıştı. Üstüne sabah onun burda olmasını beklemeyen herkes ona bakıp bakıp fısıldayarak birşeyler konuşuyorlardı. Birde gıcıkılık yapar gibi neden Haseki katında olmadığını soruyordu arkadaşları.
Kalfalar öğlene doğru gidiceklere toplanmasını söylediler. Herkes e ikinci şok, hyunjin de toplananlar arasındaydı. Etrafa bakmadı, kimseyle gözgöze gelmek 1.5 aydır çoğunun kendine imrenerek bakarken şimdi acıyarak bakmalarını görmek istemiyordu.
Eşyalar toplanıldı, grup hazırlanmaya başlandı. En güzel kıyafetlerden seçildi. Bu seferkiler çok başkaydı sanki ipek ya da saten idi. Hepsinin saçları özenle yapıldı. Son olarak pelerinleri giydirildi arabaya tek tek götürüldü.
Hepsi özeldi onların. Büyük saraya gidiyorlardı sonuçta. Üç büyük prensten birine verilme şansları vardı. 1. Veya 2. Prens büyük şanstı onlar için. Ama en şanslılar veliaht prens için kabul edilenlerdi.
Yaklaşık yarım günlük bir yoldan sonra büyük sarayın kapıları araba için açıldı. Arabadaki 5 pelerinli hemen saraya sokuldu. Kimse onları görmemeliydi. Tıpkı onlardan önce gelen arabadan inenler gibi.
Saray gerçekten kocamandı. Hyunjin burada kaybolunur diye düşünüyordu. Busan sarayı bayağı küçüktü buraya göre. Tabi her şey yeni başlamıştı.
Sarayın iç kapıları açıldı, içeride önlerinde üç kalfanın kontrol ettiği gruplar vardı. Grubu bitiren kalfa kimin kimle gittiğini açıkladı, ancak iki kişi seçti onalarda 1. Prens içindi. Sıra onların grubuna geldiğinde hyunjin çok gerilmişti. Prensler den hiç birini daha önce görmemişti. En önde aksanı garip bir çocuk duruyordu. Saçları sarı yüzü çilli gerçekten güzeldi. Onuda 1. Prens e gidiceklere verdiler. Onun arkasındaki uzun saçlı kız 2. Prense ve yine arkasındaki kumral saçlı kız 2. Prense verildiler. Önündeki uzun çocuk baya bir incelendi boyuydu saçlarıydı yaklaşık 10 dakika ona baktılar. Ama oda 2. Prens e verildi.
Sıra hyunjin e gelmişti. Yavaşça pelerini kaldırdılar, kontrol eden kalfa dahil diğer iki kalfa donup kalmıştı. Sonunda onu incelemeye başladıklarında dahada garibine gitmeye başlamıştı. Belini, boyunu ölçtüler hatta parmak ölçülerini bile aldırlar.
Veliaht prense diye arkaya doğru seslendi kalfa. Evet hyunjin veliaht prense seçilmişti.
Upuzun koridorda sadece yanındaki muhafız ile yürümek bile stresliydi. Onu veliaht prense vermişlerdi. Herkesin rüyasına. Seungmin vermişti onu. Sevdiği adam onu başkasına vermişti. Hatırlamamalıydı bunu yoksa yine ağlardı.
Saraydaki bütün kapılar büyük herhalde diye düşünüyordu. Çünkü geldikleri kapıda kocamandı. Gerginliğinden etrafı izlemek dışında başka hiçbir şey yapamıyordu.
Vurulan kapı açıldı içerdeki tek tük kişiler ne olduğuna bakmak için o tarafa döndüler, burası gerçekten rekabet kokuyordu. Hepsi çok güzellerdi. Ama sanki hepsinin gözleri çakmak çakmak bakıyordu. İçeri gireni öldürücek gibi bir halleri vardı.
"Yeniye iyi davranıcağınızı unutmazsınız umarım."
"Bizimle hala böyle konuşabiliyorsun ya, canın umrunda değil sanırım."
"Bir gözde olmadığın sürece benim bile altımsın cariyecik. Şimdi sesini kes ve diğerlerinin yanına dön. EUN WOO buraya gelir misin?
Arka taraflardan benim yaşlarımda bir çocuk koşar adım geldi. Muhafız, ona beni almasını ve buraları öğretmesini giyecekleri göstermesini ve son olarak kuralları saymasını istedi. Sonrada çıkıp gitti. Hyunjin'i oracıkta yanlız bıraktı. Kurtların arasına bırakılmış kuzu gibi hissediyordu.
Kenardaki az önce muhafızla konuşan kız yavaşça kalkıp bize doğru yürümeye başladı.
"Ben doyeon canım, çok ümitlenme diye söylüyorum veliaht prense gözde ben olacağım. Buradaki herkes bunu bilip öyle davranır, sanada tavsiye ederim."
Eun un ona dönmesiyle biraz duraksasada belli etmemeye çalışmıştı. Demek gözde olacaktı. Olsundu kimin umrundaydı ki, ben buraya isteyerek bile gelmemiştim. Eun un beni yönlendirmesiyle kapıdan çıktık. Çok konuşmuyordu ama herşeyi anladığım şekilde anlatmıştı.
Harem ağası oymuş. Tabi daha yeni sayılırmış ama en azından buna sevindiğini söylemişti. prensleri anlattı biraz.
3 kardeş, üç farklı soy prensesinden gelen üç farklı prens.
Bunu duymak şaşırtıcıydı aslında. Prensleri her birinin soy isimleri farklıydı. Annelerinin soylarını taşıyorlardı. Fakat çok iyi geçinirlermiş ve veliaht ın hem en büyükleri hemde kralın kendi soyundan olması umurları olmazmış.
En son beni hareme geri getirdi ve sonraki gün bahçeyide göstericeğini gerekirse diğer haremlerden arkadaş edinebilme şansım olduğundan bahsetti. Yeni bir hayat için sevinemeyen tek bendim oysaki. Deli gibi geri dönmek istiyordum seungmin e ama gururum ve şuanki olaylar buna hiçbir açık kapı bırakmıyordu.
Yeni hayatım şimdi başlıyordu, geçmişi silmeli tamami ile önüme bakmalıydım. Burada eski beni öldürüyordum işte, yarınla yeni bana merhaba de dünya.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
value | hyunchan
Teen FictionDönemin en güzel olanlarından hyunjin sevdiği prens tarafından Kore'nin veliaht prensine hediye edilir. Mpreg