Sabah daha güzel bir uyanma bekliyordum aslında. Yüzüme dökülen bir bardak su değil. Ayrıca saat kaçtı ki?
Doyeon ve arkadaşları diye düşündüğüm birkaç kişi daha geldiğim ilk gün bana böyle davranıyorlarsa gözde olursam neler yapmazlardı. Evet gözde olmak. Tabiki istiyordum, ama şuan en fazla ben istiyor olabilirdim. Yeni r hayat yeni bir saray ve yeni bir ben.
Herşey değişicekti. Kalbimdeki ismi söküp atıcaktım dahası yeni hayatımla eski hayatımın hiçbir bağlantısı olmaması için savaşıcaktım.
Islak saçlarımı geriye atıp onlara bakmaya devam ettim. Hepsi gülerek bana bakıyorlardı ki Eun woo arkadan çıktı. Hepsi yataklarına doğru koşturdular ve beni öylece bırakıverdiler.
Eun yanıma geldi, önce gülmemek için biraz kendini sıktı sonra özür dileyip onu takip etmemi söyledi.
Kapıdan çıktık ve malesef pijamalarımla beni sarayda gezdirmesine izin vermek zorunda kalıyordum.
"Sana yeni kıyafetlerini vermek için ana bölüme gidiyoruz. Merak etme şuan pijamalarıyla dolaşan tek cariye değilsin ayrıca ilk gelenlerin ilk sabahı hep böyledir. "
Bi süre daha yürüdükten sonra bir kaç kişinin daha yanında büyük bir odaya girdik. Eun "seç" dediğinde önce bir anlamamış bakmış olmalıyım ki.
"sen veliaht cariyesisin bu kısımda istediğini seçme özgürlüğün var."
Vay be demekki böyle önemliydim ha. Yavaş yavaş içerde gezerken gözüme beyaz bir takım takıldı. Elimi uzatırken biride onu tutmuştu. Dönüp baktığımda, Ah bu dün benimle aynı arabada olan çilli çocuk. "Şeyy merhaba"
Gerçekten irkilmesini beklemiyordum, çok uysal bir tipe benziyordu.
"merhaba, sizmi alıcaktınız? çok özür dilerim ben bir anda atılınca tabi alamadınız."
"Sakin ol, sakin ol hayır ben almıycaktım sen alabilirsin ben sadece bakmak istemiştim."
Ne kadar hızlı konuşuyordu böyle. Eun un hafif öksürüğü ile kendimi hızlıca tanıtıp ki onunlada tanışmıştım. Felix çok tatlı bir isim değil mi? Oda Busan sarayındandı ama hiç görmemiştim. 1. prens in cariyelerindenmiş ayrıca.
Birkaç birşey seçip giyindim, Eun birinin önüne oturttu beni onlarda saçımı yaptılar. Sürekli teşekkür etsemde sanki herkes çok şaşırıyordu.
Eun bütün gün bana sarayı gezdirmişti. Hatta 2. prens Han ile bile karşılaşmıştık. Prens Han gerçekten çok kibardı aynı zamanda yakışıklı tabi. Ve krallıktaki en güzel yeşil gözlere sahip olabilirdi.
Eun işlerin hepsi bitince bana bütün hikayeleri anlatıcağını söylemiş, bana bir kitap vermiş kendide kalan işleriyle ilgilenmeye gitmişti.
"Hyun, geldim. Ah dur kalkma zaten hızlıca anlatmalıyım sonra biri çağırmış önemli birşey söyliycekmiş.
Şimdii en büyük prensimiz, veliaht prensten başlayalım. Anneside kralımızın soyundan bir genç kızdı ve sarayın neşesi idi. Kral ilk prens doğduğunda dev bir şenlik düzenledi ve bütün halkın binalarını yeniletti. Veliaht prensimiz çok mütevazi ve naziktir. Tabi bunun yanında kurallarının çok katı olduğu şeylerde vardır. Sarayın bir kısmı ona ayrıldı yaklaşık 4 5 koridora girmek yasaktır oraları zaten kapı kapı gösterdim sana. Aynı zamanda prensimiz çok seçicidir. Senin olduğun bu harem sadece 20 kişiden oluşuyor çünkü veliaht prensimiz bu işlerde kendini pek iyi görmüyor, aynı zmanda daha böyle şeyler için çok genç olduğunu düşünüyor yani ileriki zamanlarda bir haremi olmasını tercih ederdi efendimiz.
Burda gördüğün çoğu kişiyi prensimiz için kraliçemiz özel seçti. Doyeon hepsinin başında gelir tabi onu tamami ile kendisi için büyüttürdü de bu konu gereksiz. Geçelim 1. prensimize.
Kralımız 2. eşi efendi seo ile ormandaki bir yangında tanışmışlar. Köydeki yardım çabası esnasında alevler arasında birbirlerini görüp anında vuruldukları söylentisi hep döner etrafta. Yaklaşık 1 ay sonra efendi seo hareme geldi, geldiği gün gözde seçildi ve sonraki ay 1. prensimize hamile kaldı. 1. prensimizin doğumu şerefine himayesindeki bütün ormanlık alanlara yüz binlerce ağaç diktirdi. Kralımızın en korktuğu çocuklarının geçinememesiydi fakat korktuğu hiç başına gelmedi, gelmesinde. 1. prensimiz çok sakindir fakat fazlasıyla katıdır. Yanına güvenmediği kimseyi sokmaz bile hatta kılıcı ile uyuduğunu bile söylerler.
Kralımızın son eşi bayan han yarı Malay yarı Rus tu. Güzelliği gerçektten dillere destandı. Yemyeşil gözleri sapsarı saçları vardı. Kralımız ile savaş sırasında tanışmışlar. Kraliçe han ozmanlar çok düşmana sahipti ve onlardan kaçmak için kılıç kullanmayı ok atmayı dövüşmeyi öğrenmişti. Saraya geldiğinde en baş hiç alışamamış. Burada da güvende olmadığını hissetmiş ama sonra güvende olduğuna inancı tam olmuş. 2. prensimiz dünyaya geldiğinde kralımız hiç yapmam dediği olanlardan birşey yaptı. Prens Han ın doğumu şerefine sıkı savaş haricinde çatışmada olduğu krallıklara bir barış mektubu gönderdi. Çoğu kabul gördü ve uzlaşıldı. Prens Han sevimli görünüşünün yanında çok ta çapkındır. En kalabalık hareme sahip prensimiz o. Her gece birini çağrır ama tabiki o şey her gece olmuyor. Genelde sohbet ediceği, yada sarayın savaş kolunun hepsi onda ve yeni stratejiler bulmak için eğlenceyle karışık fikir üretmek için yanında birini ister . "
" Vay be Eun bunlar gerçekten şaşılıcak hikayeler."
O sırada harem e telaşlı telaşlı bir kalfa gelmişti.
"Harem ağası Eun çok önemli diye çağırdılar ya seni aklın nerde? Veliaht prensimiz yeni gelen cariyeyi hazırlayın emretmiş, bu gece yanına gidicek."
Eun telaşlı telaşlı hemen yerinden kalkmıştı, ne hazırlaması yeni gelen derken diye sürekli aklımdan sorular geçerken bana dönüp
"hyunjin hazırlan, bu gece gidiyorsun!"
demesini ne ben nede haremdekiler hiç beklemiyorduk. şimdi gece beni mi çağırtmıştı? nE
ŞİMDİ OKUDUĞUN
value | hyunchan
Novela JuvenilDönemin en güzel olanlarından hyunjin sevdiği prens tarafından Kore'nin veliaht prensine hediye edilir. Mpreg