Krallıkta büyük bir curcuna varken hyunjin ve Felix sadece oturabiliyorlardı.
Veliaht prens ve diğerleri bugün taçlarını giyiceklerdi ve bütün işi prenses jennie üstlenmiş gözdelerinin önüne sürekli tatlı tuzlu ne bulursa gönderiyor kalan işlere koşturuyordu.
Felix bazen kendini gerçekten dizginleyemediği için hafif hafif yanakları çıkmaya başlamıştı.
Çikolatalı veya şerbetli şeylere asla dayanamıyordu.
Hyunjin aşık olduğu prensi ilk kez bu sabah uyandırma şansını yakalamıştı ki oda soğuk nevale yüzünden ellerinden kayıp gitmişti.
Odaya pat diye dalmıştı hayır ya uygunsuz bir halde olsalar ki bunun düşüncesi bile hyunjin in kızarmasına yetiyordu.
Bir başka olay ise ikisininde prensleri daha çok istemeleriydi, her anlamda.
Felix her gittiği gece 1. prense sırnaşıyordu. Ve bunu neden yaptığı hakkında hiçbir fikri yoktu ama deli gibi istiyordu bazı şeyleri.
Hyunjin ise biraz daha normaldi, tabi kendince. O daha ikinci aylarına yeni ulaşabiliyordu ama içinde sürekli prensin omuzzlarına çizikler atmak için hamleler yapmasını isteyen bir dürtü vardı.
Hyunjin geçen gece ilk kez minhoyu ağlarken yakalamıştı.
Gecenin bir yarısı arka bahçede sessiz sessiz ağlarken kendi dairesinden ağladığını görünce çıt bile çıkarmamaya özen göstererek yanına gitmiş ne olduğunu sorup sarılmıştı.
Hyunjin in şefkati bebekle birlikte fazla artmıştı. Oda artık herşeyi uçlarda yaşıyordu ve daha 7 ay gibi bir süresi vardı.
Minho o gece halvet olduğunu ve 2.prensin yanına giden kişinin kendisi olmadığını açıkladığında hyunjin kendini onun yerine bile koyamamıştı.
Sadece sımsıkı sarılmakle yetinmişti ama birgün onunda başına gelebiliceğinin farkındaydı.
Önceki anneleriyle yaşadığı hayata dönseydi belki sadece onu sevip onunla olabilicek biriyle evlenebilirdi. Ama hyunjin bunu istermiydi bilmiyordu.
Chan onun kalbini böyle delicesine çarptırabilen ilk ve tek kişiydi. Nefesini kesiyordu ama aynı zamanda onun için nefesti.
Minho son günlerde durgun olsada hiç kimseye yansıtmamaya çalışıyordu yinede.
O kız çağırıldıktan sonra haremdeki herkes yine umutlanmanya başlamıştı, ve bu minhonun gittikçe canını acıtsada ağzını açmaya hakkı olduğunu düşünmüyordu.
Hyunjin en son prenses jennienin yanına gidip durması gerektiğini yoksa Felix in bebeğinin 4 kilodan aşağı çıkmayacağını söylediğinde genç kız büyük bir kahkaha atmıştı. Gözde hyunjin çok hoşuna gitmişti çünkü hem utangaç hemde meraklıydı. Resmen ona benziyordu ama dış görünüş olarak farklıydılar.
Felix i Zar zor bahçedeki masadan kaldırdıklarında onları hazırlamak için kalfalarına bıraktılar. Ve gözdeler güzelce yıkanıp giyinirken Minho elbisesini hızlıca kendi giymiş kahverengi kısa saçlarına birşey takılmasına izin vermeden yüzüne örtüceği tülü alıp arka avluya çıkmıştı.
Yanına gelen dori adını verdiği kediyi kucağına almış kulaklarını kaşırken kedi Küçük mırıltılar çıkarıyordu ve bu gerçekten ona iyi gelmeye başlamıştı. Sonunda kalfası onu bulduğunda saray avlusunda onları bekleyen kalabalığa doğru ilerlemeye başlamışlardı.
Prenslerin ve kralın isteği üzerine gözdeler taç takma törenini izlese bile bir saniye bile yüzlerindeki tülü çıkarmıyacaklardı. Başka hiçbir cariye izleyemeyecekti belki ama gözdeler için ayrı yer ve muhafızlar bile ayarlanmıştı.
İlk gelen Felix olmuştu. Lacivert elbisesi ve onunla uyumlu tül, gözlerinin atına konulmuş hafif parlak taşlar. O gerçekten mükemmel duruyordu. Tabi bunun yanında hafif çıkık karnı yandan bakıldığında fark ediliyordu. Sarı bukle saçlarına bu sefer papatya tacı değil gerçek incilerle süslenmiş minik bir taç takılmıştı.
Felix in yüzünü tamami ile göstermesine gerek bile yoktu. Bakışlarının güzelliği gerçekten herkesi etkileyebilecek durumdaydı zaten.
Sonrasında Minho gelmişti Mavi takımı ve bebek mavisi tülü ile. Onun hafif kedi gözleri gerçekten nefes kesiyordu ve üzerindeki takımdan mıdır bilinmez kalp atışlarını bile kesebilicek bir durumdaydı.
Sonunda hyunjin için yol açıldığında halk gerçek bir melek gördüklerini sanmışlardı. Beyaz saten askılı elbisesi ve kolları üstüne atılmış şalı, aynı şalı ile uyumlu tülü ve güzel salınık bıraktığı sarı saçlarına kondurulmuş gümüş taç. Bir melek gibi ışıl ışıl parlıyordu işte. Görenin gözünü kamaştırıyordu.
Sonunda çalan çanlar ile önce kral ve eşleri gelmiş Yerlerini almışlardı, artık kralın başında bir taç yoktu. Ve bunu görmek halka hafif bir burukluk versede neslin devam etmesi mutluluk getiriyordu.
Önce en küçük olarak 2. prens Han kırmızılara özen gösterilen ince işçilikle tasarlanmış kıyafetleriyle gelip oturdu. Tamimi ile korumaları kendi ayarlamıştı ve olası bir sorunda çözüm olmaları için muhafızları dört bir yana yaymıştı. Bunun gururuda tabiki üstündeydi. Ama asıl onu şaşırtan Kendi gözdesi hariç neredeyse bütün krallığın kendine bakıyor olmasıydı.
Sonrasında gelen 1.prensle kenarda izleyen kızlardan biri bayılıyormuş gibi yapmıştı ve Felix in kafası anında kıza dönerken sol kaşı çoktan havalanmıştı. 1. prenste kırmızı ama siyah ağırlıklı bir kıyafet seçmişti kendine.
Felix e gelirsek, asla kıskanç olduğunu kabul etmiyordu ama delicesine kıskançtı.
Prens seo da halka kısa bir selam verip yerine geçtiğinde son olarak veliaht prensi bekliyorlardı.
Halkın genç kesiminin çoğu ayaklanmış prensin gelmesini bekliyorlarken, Beyaz gömleği şekillendirilmiş siyah saçları ve kırmızı uzun ceketiyle gelip halka selam vermişti.
İnsanlardan kopan çığlıklar son günlerde sese duyarlanmış hyunjin e pek iyi gelmemiş olsada şuan bunu düşünmemeye çalışarak kendini teselli ediyordu.
Kırmızı elbisesi ile jennie de gelmiş ama oda gözdeler gibi tül taktığı için güzel gözleei hariç yüzü gözükmüyordu.
Kralın yaptığı kısa bir konuşmadan sonra Chan kalkıp halkına sözünü verdi.
"Biz eski nesillerimizden farklı olarak kardeş ayrımı yapmayacağız. 3 kardeş beraber sizi yöneteceğiz. Sıkıntınız olduğunda dinleyip mutlu olduğunuzda kutlayacağız. Hepiniz BİZİM özel halkımızsınız, kralınız ve veliaht prenslerimiz olmaktan gurur duyuyoruz."
"Kralımız çok yaşa"
Jennie tekrar yanlarına geçerken önce 2. prensin tacını takmış kılıçla onu kuşatmıştı. Hakltan gelen veliahtımız çok yaşa sesi ikisinin birbirine gülümsemesini sağlamıştı. Sonrasında 1. prensese aynısını yapmış yine ikiside gülümsemişlerdi.
Sıra Chan a geldiğinde Jennie ağlaycağını düşünüyordu. Onun minik kardeşi kendinin korktuğu bu yönetim işine kendini vermişti. Asla ona kızmamış aksine anlamıştı ve şuan gerçek bir kral oluyordu. Tacını azıcık elleri titreyerk takmış kılıç kuşatmasını gelip eski krallarının yapmasını izlemişti. Haktan yükselen nidalar onu ağlatmaya başlamışken kardeşine sarılmış sonrada gözdelerine dönmüştü.
Hepsinin gülümsediğinin farkındaydı ve hepsi gururla aşık oldukları prenslere bakıyorlardı.
Ve halkın o geceki son ve en yüksek "Kralımız çok yaşa" bağırışını duyduktan sonra asıl ziyafet ve eğlence zamanıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
value | hyunchan
Roman pour AdolescentsDönemin en güzel olanlarından hyunjin sevdiği prens tarafından Kore'nin veliaht prensine hediye edilir. Mpreg