Bi önceki gece hastanede kaldığımız için şuan her yerim tutulmuştu. Bir iyi bir kötü şey olmuştu. Iyi olan, Ecem vurulmamıştı ama aşırı adrenalin salgılanması yüzünden şoka girmişti. Kötü haber ise Çağatay karnından vurulmuştu ve şuan yoğun bakımdaydı fakat hayati bir organına gelmediği için ölmemişti, fakat uyanmamıştı da. Henüz ikiside uyanmamıştı. Silah sesini duyan ve kampta kalan bikaç kişi polisi aramıştı. Polis Çağatay'ın vurulmuş bedeninin yanında sadece Ecem ve beni bulduğu için baş şüpheliler bizdik. Hatta Ecem daha uyanmadığı için bütün polisler bana suçlu gözüyle bakıyordu. Erdemin omzundan doğruldum. Uyuyordu. Kafamı diğer yanıma çevirdim ve ağlamaktan gözleri kızarmış Mertcan'a baktım. Çok kötü görünüyordu.
-O iyi olacak, ama senin biraz kendine gelmen gerekiyor ki uyandığı zaman seni böyle görmesin, diyip yanaklarını sıktım. Yüzündeki tek bir mimik bile hareket etmedi.
-Hadi ama mertcan, böyle yapma diye mızmızlandım. Yine bir tepki vermeyince ona sarıldım. Uzun süredir ona hiç sarılmadığım gibi. Onunda kolları benim sırtımda birleşti. Eceme bişey olamayacağından adım gibi emin olduğum halde ağlamaya başladım. Mertcanın kolunun üstünden bi kol daha ikimize birden sarıldı. Evet, Erdem uyanmıştı.
Ne kadar süre böyle kaldık bilmiyorum ama sonra doktorun Ecem'in adını söylemesi ile birbirimizden ayrıldık.
-Ailesi misiniz? Diye sorduğu zaman hepimiz başımızı onaylar biçimde salladık. Ailesine haber vermemiştik ve onları telaşlandırmak şuan istediğim en son şeydi.
-Ecem şuan çok iyi. Tetkiklerini yaptık ve yarın taburcu olabilir. Sadece emin olmak için onu bir gün daha burda tutmak istiyoruz. Diye açıkladı ve geldiği yönü göstererek devam etti.
-Buyrun, şuan onunla görüşebilirsiniz.
Mertcan ve Erdemin ellerini tuttum ve beraber Ecemin yanına gittik. Sedyede yatmış ve rengi sarılaşmış ama canlı görünen bir Ecem görünce hemen ona sarıldım. Kolundaki serum yüzünden o karşılık verememişti ama gülümsediğini görmüştü. Ben çekilir çekilmez mertcan Ecemi öpmeye başladı. Ecem tek kolu ile yamuk yumuk ona sarılınca Mertcan buruk bir şekilde güldü.
-Ne kadar korktum haberin var mı? Bi daha kahramanlık yapmak yok diyip ona daha çok sarıldı. Onlar konuşurlarken Erdem kolunu omzuma atmıştı, bende kafamı ona yaslamıştım. Bu durum tuhaf geliyordu. Erdem ve ben. Ne biliyim... Şaka gibi.-Ne kadar da ilgisiz bir en yakın arkadaş diye söylendi Ecem. Bende gülümseyerek yana kayan Ecem'in yanına yatıp ona sarıldım.
-Neden böyle bişey yaptın diyerek ona daha da sıkı sarıldım. Dalga geçerek
-Sende hastaneye gelmiştin, bende bu yolda seni yalnız bırakmak istemedim diyip güldü. Hep birlikte gülerken birden kapı açıldı. 3 tane polis içeri girdi. Hepimizden ifade alacaklarını ve Ecem'den başlayacakları için dışarı çıkmamız gerektiğini söyledi.İstemeye istemeye birlikte dışarı çıktık. Koltuklara oturup beklemeye başladık. Yandaki boş hasta odasın da polisi arayanların ifadeleri alınıyordu.
Önce Mertcan'ı çağırdılar. Daha sonra da Erdem'i. İkisinin de işi en fazla 10 dakika sürmüştü. Ne de olsa orda değillerdi ve içimden bir ses benim vereceğim ifadenin bu kadar kısa süreceğini düşünmüyordum. Erdem odadan çıkınca doğrudan yanıma gelip sadece sakin olmamı ve doğruyu anlatmamı söyledi. Bende kafamı salladım. Yaklaşık 3 dakika sonra bir polis adımı söyleyince ayağa kalktım ve odaya doğru yürüdüm.
İçerde boş bir hasta yatağı, birbirine dönük iki koltuk, iki koltuğun ortasında küçük bir masa ve üstünde bir not defteri ile bir kalem vardı. Koltukta oturan polis benim odaya girdiğimi görünce masadaki defterle kalemi alıp bana yanındaki koltuğu işaret etti. Bende gidip oturdum. Polis konuşmaya başladı.
-Elgin sensin, değil mi?
-Evet.
-Şimdi sana bir kaç şeyden bahsetmek istiyorum. İlk olarak olayları gören tek kişi sensin. Bu yüzden anlatacağın hikayenin doğruluğu bizim için çok büyük bir önem tanımakta. Dediğimi anlayabildin mi?
-Evet.
-Güzel. İkinci olarak bilmeni istediğim bişey var ki olay yeri incelemeden aldığımız rapor doğrultusunda silahta sadece Çağatay ve Ecem'in parmak izi bulunmuş. O yüzden suçlu psikolojisinden çıkabilirsin. Artık sadece bir tanıksın. Dediği zaman derin bir nefes aldım ve polis konuşmaya devam etti.
-Evet şimdi, ne olup bittiğini anlatmanı istiyorum.
Bende polise neler olduğunu anlattım. Çağatayla nerde tanıştığımızı, neden tartıştığımızı, neden ormanda olduğumuzu ve Ecem'in nasıl onu kurtardığına kadar herşeyi anlattım. Poliste bunları deftere yazdı.
-İşbirliğin için teşekkürler. Şimdi arkadaşlarının yanına dönebilirsin.
Odadan çıkınca kapının önünde beni bekleyen Erdem'i görünce gidip ona sarıldım.
-Mertcan Ecem'in yanına gitti. İstersen yanlarına geçebiliriz.Dedi.
-Nasıl geçtiğini falan sorman gerekmiyor mu? Diye söylendim.
-Sen yokken internetten baktım ve sormam gerektiğini öğrendim diyip bilmiş bir ifadeyle sırıttı. Bende ona sırıtıp
-İyiydi. Suçlu olmadığımı öğrenmişler dedim.
-Ah bir an hiç anlatmayacaksın sanmıştım.
Birlikte Ecem'in odasına gittik ve Mertcan'la uyuyakalmış olduklarını gördüm. Mertcan Ecem'in yanına kendini zorla sığdırmıştı. Bizde Erdemle yanlarındaki koltuğa yatıp uyuduk. Böyle korkunç bir gün bile sonunda güzel sonlanmıştı.
