🌚~3

5.9K 216 41
                                    

Sa gencolar 👋 Dün gece sınır geçildi bu yüzden daha fazla bekletmeden atayım dedim. Umarım beğenirsiniz. Bu bölüm birazcık duygusal oldu 🥺🤧. Beğendiyseniz oy verip yorum atmayı unutmayın. İyi okumalarr.

🌚🌚🌚

Sabah ki olayın ardından görmedim Yılmaz kardeşleri. Aman görmeyeyeyim! Şeytan görsün yüzlerini!
Mal Buğra'nın beni çekiştirmesiyle güzelim uykumdan kalktım ve yemekhaneye gittik. Bugün brokoli ve makarna varmış! İkisine de bayılırım. Hayır yani dalga anlamında değil ciddi ciddi çok seviyorum. Yemeğimi aldıktan sonra bi masa gözüme kestirdim. Kimse kapmasın diye hızla yürürken kendimi yerde buldum. Tüm yemek üstüme dökülmüştü. Tüm kantin bana odaklanmış gülerken düşmeme sebep olan kişiyi arıyordum. Ve bulmam pek uzun sürmedi. Yani kim bacağını yolun ortasına koymuş, anıran ve bir yandan da "Oh canıma değsin, iyi oldu!" Demeye çalışan aptal Koray'ı fark etmez ki! "Ne yapıyorsun ya!" Diye bağırdım ona. Birden ciddileşip "Kızım bana bağırma!" Dedi. "Yani kantinin ortasında senin yüzünden yere düşüp tüm yemeği üstüme dökmüş bir şekilde uzanırken tek sorun sana bağırmam mı kendini bir şey sanan aptal!" Dedim. O ise "cırtlak sesini duymak zorunda değilim bu yüzden kapa çeneni!" Dedi. Bu cümle neden bilmiyorum ama üzülmeme neden oldu. Onun dediği malca şeye üzülmeme sinirlenip kendime içimden sövmeye başladım. Kalkıp yüzüne dahi  bakmadan sınıfıma çıktım. Ve beden dersi için getirdiğim kıyafetlerimi giydim.

 Ve beden dersi için getirdiğim kıyafetlerimi giydim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Giydikleri.) (Umarım kıyafete aşık olan tek ben değilimdir fklfkflflfllflfl)
Sonra da çantamı alıp okuldan çıktım. Arkamdan Buğra yetişti bana ve her zaman gittiğimiz parka gitmeye karar verdik.

🌚🌚🌚

Yazarın ağzından:
Murat Yılmaz kızı Buse'nin okula gitmediğini duyunca merak edip aradı.Kızı ise meşgule atıp "Babamla baba-kız günü yapıyoruz sonra ararım." Yazdı. Bu cümle Murat Yılmaz'ı çok kırmıştı. Ama bilmiyordu ki kızının Murat Yılmaz'a karşı hayal kırıklığı yaşadığı için böyle davrandığını. O sırada olanlara şahit olan Sevim, eşine "Bak Buse çoktan alıştı onlara. Peki sen niye gerçek kızımıza alışmaya çalışmıyorsun?" Diye bir soru yöneltti. Murat bey düşündü. Gerçek kızına, her ne kadar 16 yıl büyütse de iki günde onu unutan Buse için bir soğuk davranıyordu. Peki bu ne kadar adildi? Sonuçta Ece de onu 16 yıl büyüten ailesinden ayrılmıştı. "Ece'mle gerçek baba-kız gibi olacağız. O da alışacak bana ben de alışacağım can parçama." Dedi Murat Yılmaz eşine sarılırken.

Diğer cephede durumlar farklıydı. Buse'nin biyolojik babası her ne kadar Ece'yi kan bağı olmamasına rağmen kızı olarak görmeye devam etse de Buse de onun kızıydı. İkisini de üzmemeye çalışarak Buseyle gerçek baba-kız olmaya çalışacak. Ece'yle de baba-kız ilişkisini sürdürecekti. Artık üç kız babası olmuştu. Daha ne kadar mutlu olabilirdi!

🌚🌚🌚

Ece'nin ağzından devam
Parkta paten sürüyorduk Buğra'yla. İkimizin de quad pateni var, onun siyah benim sarı. Berabere koreografiler bulmaya çalışıyorduk. Çünkü en çok zevk aldığımız şey patenle dans etmek.
"Hayır öyle yapmayacaksın Ece. Sol kolun geride olacak."
"Hee tamam anladım."

Böyle çalışa çalışa saat beş olmuştu. Toparlanmaya başladık. Çantamı omzuma atarken yan sokaktan sesler duydum. Birileri kavga ediyor gibiydi. Buğra'yla ilk bakıştık sonra sanki önceden ayarlamışız gibi aynı anda harekete geçtik.
Sokağa vardığımızda iki grup kavga ediyordu.
Söylemeyi unuttuysam şimdi söyleyeyim kavga etmeye de bayılırız Buğra'yla.

Göz göze geldik ve "Allah Allah!" diye bağırarak ortalarına daldık. Hangi grup fark etmeden önümüze gelene saldırıyorduk. Ta ki adımı duyana kadar "ECE!?"

Adımı söyleyene baktığımda Sinan Komiser olduğunu gördüm. Tam selam verecektim ki olduğumuz durum aklıma geldi. Ben tanımadığım bi çocuğun üstünde kafasını ısırmaya çalışırken aynı anda bi bacağımla arkadaki çocuğa tekme atmaya çalışıyorum. Bu durumda yapılacak tek şey suçsuzmuş gibi Şirince gülümsemekti. "Bu kez o gülüşüne kanmam Ece!"

🌚🌚🌚

"Düştüm mapus damlarına,                                         öğüt veren bol olur"
"Toplasam o öğütleri,                                                       burdan köye yol olur."
Ne mi yapıyoruz? Buğra'yla birlikte nezarethanede polisleri bıktırmaya çalışıyoruz ki bizi bıraksınlar.
"Çocuklar ailenizi aradık birazdan gelirler." Dedi bi polis. "Sinan komiserim nerede polis amca?" Dedi Buğra. "İzinliydi erken çıktı." "Peki polis amca."
O sırada Ömer'imin sesini duydum. "Yine mi!?" Dedi isyan edercesine. Sırıtıp "Yineee" dedik Buğra'yla.

Kapıyı çalıp açılmasını bekledim. Kapı açılınca salona geçtim. Salon bayağı bi kalabalıktı. Sevim Yılmaz "Nerede kaldın kızım merak ettik." Diyince "Eee şey birazcık işim vardı da kusura bakmayın." Dedim. "Ooo Ece hanım çıkmışsınız nezarethaneden" diyene baktığımda Sinan komiser olduğunu gördüm. Yüzüm nasıl bir hal aldı bilmiyorum ama salonda tanımadığım kişiler kıkırdarken onlara öldürücü bakışlarımı atıp Sinan komisere döndüm. "Aaa ne hoş bi sürpriz komiserim nasılsınız?" "İyiyim iyiyim Ece ben de bugün ki kavgayı anlatıyordum amcamlara. Aaa ama gel gör ki kavgadaki kişi amcamın biricik kızıymış." "NEE! AMCA MI!?" Kafasıyla onaylarken salondaki tanımadığım kişilerden biri "Ama var ya ne pis kavga etmişsin kuzi." Dedi. Tövbeyştan daha ilk saniyeden ne bu kuzi muzi olm. Ama sevdim bu elemanı kafa çocuk ha. Sevim Yılmaz cevap vermekten beni kurtarıp "Aaa sataşmayın kızıma, kızım gel seni tanıştırayım." Dedi. Ve salondakileri teker teker tanıştırdı. 3 amcam varmış ama biri Ankara'da biri ise memleketimiz Adana'daymış. Büyük amcam Ahmet, eşi Neslin, büyük kuzenim Sinan komiserim ve benle yaşıt olan ikiz kuzenlerim Savaş'la Barış. Ve benim kavgam hakkında yorum yapanın da Savaş olduğunu öğrenmiş oldum.

Biraz oturduk, sohbet ettik. Sonra hep beraber yemek odasına geçtik. Murat Yılmaz onun yanına oturmamı istemişti doğrusu biraz şaşırmıştım. Yemek sorunsuz geçti yemekten sonda Murat Yılmaz "Kızım bana ve kendine kahve alıp çalışma odama gelir misin biraz konuşalım." Dedi. Ben de tamam deyip mutfağa yöneldim. Bu arada hayret ama abi olacak kişilerle Can hiçbir şey dememişlerdi bana acaba kavgayı duyduktan sonra korktular mı benden? Eğer öyleyse Sinan kuşum dile benden ne dilersen.

Yazarın Ağzından
Kahveleri hazırladıktan sonra tabağa kurabiye de koyup Murat Yılmaz'ın yanına gitti Ece.  Kapıyı tıklatıp içeriye girdiğinde "Gel kızım senle konuşacaklarım var."  Dedi Murat Yılmaz "Evet, dinliyorum." "Öncelikle senden özür dilerim. Biraz soğuk davrandım sana. Ben Buse'ye çok bağlıydım, her baba kızına bağlı olur sonuçta. Ama bilmediğim şey Buse'nin benle ilgili düşünceleriydi. Meğersen o beni hemen unutmuş oysa ben onu unutmadığım için sana soğuk davranmıştım. Bu yüzden çok özür dilerim kızım. Sana hiç adil davranmadım. Sen de ailenden ayrıldın. Hastanede görmüştüm birbirinize ne kadar bağlı olduğunuzu. Kızım ben de öyle olalım istiyorum. Beni affedebilecek misin? Bize bir şans verebilecek misin?" Ağlıyordu, koskoca adam kızının karşısında savunmasız bir şekilde ağlıyordu. Ağlayan insanları görmeye dayanamayan Ece bir de karşısındakinin babası olduğu gerçeğiyle ağlamaya başladı. Aklına çok şey takılmıştı. Babası neden Buse'yi bu kadar sevmesine rağmen bırakmıştı ki? Yine de bir güncük düşünmemeye karar verdi. Gitti sarıldı babasına. Hata mıydı bilmiyordu ama kendini ilk kez bu kadar güvende hissetti.  "Bize bir şans verebilecek misin kızım?" Burnunu çekti. Belki de ikinci büyük hatasıydı bilmiyor ama söylerken tereddüt bile etmedi. "Evet baba size bir şans vereceğim."

🌚🌚🌚
Size bir şey sormak istiyorum. Sınır koymaya devam edeyim mi yoksa sınır olmadan mı atayım bölümleri? Bu bölümde sorduğum için sınır koymadım ama yine de oy verip yorum yaparsanız sevinirim :)

(1081 kelime)

DEĞİŞENLER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin