🌚~9

3.2K 132 28
                                    

Nermin Caner: Ece'nin eski annesi
Necdet Caner: Ece'nin eski babası

🌚🌚🌚

1 Hafta Sonra
Aybars abimler geleli 1 hafta olmuştu ve bu 1 hafta gayet normal geçmişti. Okul-ev arasında mekik dokumuş Buğra'nın konuşma çabalarını görmezden gelmiştim. Bir de iki gün önce Aslı'nın evimize gelip Buğra'yla ayrıldıkları için beni suçlamasına maruz kalmıştım. Kafamı sabır dilercesine iki yana sallayıp yan döndüm.

Telefonumu yatağımın yanındaki komidinin üstünden alıp saate baktım. Saatin daha 10.49 olduğunu görünce ıslık çalıp yataktan kalkmaya çalıştım.
Tabi ki normal bir insan gibi kalkmak yerine yatakta uzanır pozisyondayken sadece ayaklarımla dik olarak kalkıp ondan sonra yataktan zıplayacağım için kalkma çabalarım başarısız oldu. Ve söve söve normal bir insan gibi kalktım.

Bugün erken kalkmamdaki etkenin içimde pozitif enerji olması olabilirdi. Bugün çok mutlu olacakmışım gibi hissediyordum. Banyoya girip yüzünü yıkadım ve dişimi fırçaladım.
Sonra da giyinme odasına gittim. Normalde elbise, etek gibi şeyleri sadece bayramlarda falan giyerdim ama nedense bugün elbise giymek istedim. Dolabımdan yeşil kareli, uzun bir elbise çıkarıp giydim altına da beyaz bir ayakkabı.

Saçımı taradığımda tamamen hazırdım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Saçımı taradığımda tamamen hazırdım.

Telefonumu da alıp yukarı çıkarken bir yandan da İnstagramda geziniyordum. Salona girince sadece günaydın demiştim kafamı telefondan kaldırmadan. Ama tanıdık bir ses ile anında telefondan kafamı kaldırdım.
"Meleğim"
Abi?
"Kızım"
Anne?
"Çilli'm"
Baba?

"Ömer'im! Napıyorsunuz burada?" dedim koşarak abime sarılırken.
"Cık cık cık gelmeyelim mi seni görmeye. Hem ben sana kaç defa daha diyeceğim 'Abiye Ömer denmez!'?" diye sahte bir kızgınlıkla konuşup burnumu ısırdı. Evet.. Doğru duydunuz, burnumu ısırdı. Biz konuşurken Berke ve Aybars abimin somurtması ve Ecem'in abime hayran bakışlarla bakması gözümden kaçmamıştı! Bunla ilgilenmeyi sonraya bırakıp abime döndüm.
Kıkırdarken "Ya hayır öyle demek istemedim sadece sizi burada görünce şaşırdım." Dedim gülümseyerek.

Arkadan babamın abime "Çekil de Çilli'me sarılayım dediğini duyunca babama sarıldım. "Seni çok özledim kızım." dedi saçlarımı koklarken "Seni çok özledim babam." dedim yanağını öperken.

Bu kez anneme sarıldım "Annemmm" dedim mis gibi kokusunu içime çekerken. Omzumun ıslanmasıyla ağladığını fark ettim. Hemen çekilip "Ya anne ağlama! Beni de ağlatacaksın!" dedim dolan gözlerimle. "Kızım çok özledim seni." dedi kısık sesiyle annem.

Gerçek annem dikkatimizi çekmek amacıyla öksürerek "Kızım Nermin Hanımlar seni görmek için gelmişler." dedi. Her ne kadar yüzüne tebessüm koymaya çalışsa da kıskandığını sesi ele vermişti. Ama şunu anlamalıydı ki her ne kadar gerçek annem o ise şu yaşıma kadar beni büyüten, hastalandığımda endişelenip sabaha kadar başımda bekleyen kişi Nermin annemdi. Bunu kabul etmeliydi yoksa aramız düzgünken Nermin annem ile ilgili tek bir olumsuz eleştirisinde bozulurdu. Onca emeğini göz ardı edemezdim Nermin annemin. Gerçek kızı olmadığımı bilmesine rağmen yanına almak istemişti ve şunu da biliyordum ki tek bir şikayetimde, isteğimde hemen beni yanına alır, Buse'yle ikimize eşit derecede sevgi gösterirdi. Tabi sıpası, Ömer abimi de unutmamak gerek.

"Kızım sana birkaç şey getirdik." dedi annem. Heyecanla "Ne getirdiniz?" diye sorunca kıkırdayıp "Yoğurt yapmıştım, benimkinden başka yoğurt yiyemiyorsun diye sana da getirdim kuzum." dedi Sevim anneme bir bakış atarak. Ortamdaki gerilimi tek ben hissetmiş olamam değil mi? Ama haklıydı annem onun yaptığı yoğurt dışında yiyemiyordum. "Teşekkür ederim annem." dedim Nermin anneme sarılarak.

Murat babamın "E hadi sofraya geçelim." diyen sesiyle hepimiz sofraya geçtik.

🌚🌚🌚

Sonunda oturmanın verdiği rahatlıkla koltukta biraz daha yayıldım. Annemler kahvaltıdan sonra biraz oturup gitmişlerdi. Sonra da Ecem'in bitmek bilmez ısrarları sonucu parka gitmiştik.  Parkta hep Ömer'imle ilgili şeyler sorup durmuştu. "Hala Ömer kaç yaşında?" "En sevdiği renk ne?" "Sence beni sevmiş midir Ömer, hala?" "Halacım ben galiba Ömer'e aşık oldum." "Hala Ömer hep benle ilgilendi galiba o da bana aşık" "Hala Ömer çok güzel bakıyor yaa!" Bundan birkaç hafta önce bir yeğenim olacağını ve yeğenimin abime abayı yakmış olacağını söyleselerdi kahkahalarla gülerdim ama şimdi de durum farklı değildi. Ecem'in her sorusunda yerlere yatıp gülmüştüm.

Babamın salona girmesi ile ona baktım , o da bana bakıp "Kızım bugün dışarıda yemek yiyeceğiz. Gideceğimiz yeri sen seç." Dedi. Aklıma gelen şeyle sırıttım ve "1 mi 2 mi?" Dedim. 1 derse pide yemeye 2 derse çiğköfte yemeye gidecektik. İlk garip bir varlıkmışım gibi baktıktan sonra "1." Dedi. İstediğimin olmasının sonucunda yüzümdeki gülümseme daha da büyüdü. "O zaman pide yemeye gidiyoruz!"

🌚🌚🌚

"Kızım hadi gel!" Annemin seslenmesiyle telefonu şarjdan çıkardım ve odamdan çıktım. Üstümü değiştirmeyecektim, sırf dışarı çıkıyorum diye değiştirmeye hiç gerek yoktu.
Merdivenlerden çıkarken "Geldim!" Diye bağırdım.

10 kişi olduğumuz için 2 arabayla gidecektik. Ben, Ecem, Aylin abla, Aybars abim ve Koray aynı arabadaydık. Koray'ın sinir bozucu bakışları dışında oldukça sakin ve normal geçmişti yol.

"Mahmut abi ben geldiim!" Diye bağırdım bizimkilerle pideciden içeri girerken. Mahmut abi yüzünde bir tebessümle yanıma gelip "Hoşgeldin Ece." Dedi. "Hoşbulduk."dedim ben de bi gülümsemeyle. "Mahmut abi yanımdakiler gerçek ailemmiş. Öyle bişeyler oldu işte. Sen bi masa ayarla bize ben de elimi yıkamaya gideyim." Dedim tek seferde. Mahmut abi bana anlamazca bakıp "Tamam kızım." Diyince lavaboya doğru ilerledim.

Elimi yıkarken bir yandan da şarkı mırıldanıyordum. "Anla artık, söyledim ya
Bir kere, on kere, yüz kere, bin kere
Anla, ben sensiz yapamıyorum." (Şarkı medyada var.) Tam o sırada arkamdan gelen "Başka bi' adam var ve onla
Gez diye, toz diye, yat diye, kalk diye
'Mutluyum ben de', diyemiyorum," diyen sesle arkamı dönüp kulağında kulaklık olan be 18'lerinde görünen bir çocuk gördüm. Bağırırken aklım neredeydi bilmiyorum ama "İmdat! Sapık var!" Var diye çığlık atmamla çocuğun şaşkın, yeşil gözleriyle buluştu siyah gözlerim.

🌚🌚🌚

Arkadaşlar kusura bakmayın bayağı bi geç attım bölümü ama yazamıyorum bir türlü. Yani aklımda fikir falan var ama bir türlü cümleleri birleştiremedim ve bayağı geciken bir bölümle geldim.
Bölüm nasıl, beğendiniz mi?
Olmasını istediğiniz olaylar var mı?
Yeşil gözlü çocuk kim sizce?
Oy verip yorum atarsanız sevinirim 🙂
Neyse saat şu an 04.10 bu yüzden fazla uzatmadan kaçacağım,
Görüşmek üzeree 🌚🙂
(911 kelime)

DEĞİŞENLER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin