Merhaba! İyi bayramlar🧚♀️💞
👉👈
Ayaklarını yataktan sarkıtıp üstündeki bol geceliğin kollarını parmaklarını kapatırken saçlarını kaşıyıp yorgun bedenini yataktan kaldırdı.
Saat henüz 10'a gelirken uyuşuk adımlarını aynanın karşısına getirip şişmiş yüzü ve kızarmış dudaklarıyla kendini süzüp üstüne çeki düzen vereceği sırada kapı çaldı.
Hizmetlilerden biri kapıyı çalıp içeri doğru kafasını uzattı.
"Bay park. Müsait misiniz efendim?" Jimin gülümseyip kafasını salladı.
"Günaydın. Tabiki müsaitim sorun nedir?" Yaşlı kadında prensin nazik tavrına alışıktı bu yüzden kapıyı sonuna kadar açıp içeri diğer yardımcıları buyur etti.
Yardımcılar ellerindeki büyük çiçek demetleriyle odaya girip hepsini jiminin yatağının üstüne ve koltuklarına dizerken jimin sessiz ve şaşkın bakışlarla olanları izledi.
"Bunlarda ne?"
"Efendim bunları jeon krallığından prens jungkook yolladı. Buda sizin için kendi elleriyle hazırladığı kahvaltıymış. Yemenizi ve fikrinizi merak ettiğini söylemiş." Hizmetli utangaçca gülümseyip elindeki tepsiyi yatağa koyup eğildikten sonra odadan çıktı.
Jimin odada şaşkın bakışlarını yollarken yüzünde istemsizce oluşan tebessüme anlam veremedi.
Papatyalar ve yemeklerin güzel kokuları ile dolu odasında yüzündeki aptal tebessümle dikildi öylece.
Hoşuna gittiğini inkar edemezdi. Prens papatyaları sevdiğini nasıl bilebilmişti acaba? Verdiği kolyeyide takmamıştı kafası oldukça karşıkken kolyeyi yastığın altında tutuyordu.
Yatağında papatya buketlerinden oluşmayan ufak boşluğa oturup tepsiyi kucağına çekti. Iştahla dudaklarını yalarken tepsideki yemeklerden yemeye başladı.
Böylesine sert görünümlü bir alfanın kendisi için mutfağa girip yemek yaptığı düşünmek özel hissettiriyordu.
Yemeklerin lezzetti damağında kalırken şaşkınlıkla yemeğe dahada iştahla daldı.
"Hmhm oldukça güzel." Kendi kendine mırıldandı.
Prensin gidişinin üstünden 2 gün geçmişti ve bu süreçte prens onu ufak sürprizlerle her gün şaşırtıp mutlu etmeyi başarmıştı. Saraya gelen çiçeklerin lezzetli yemeklerin ve kıyafetlerin haddi hesabı yoktu.
Bunu parasını göstermek için yapmadığını biliyordu, sadece duygularını elli etmek isteyen alfa aradaki mesafe yüzünden bunu ufak hediyelerle yapıyordu.
Odasının kapısı yeniden açılırken kraliçe girdi bu sefer içeri. Uzun hanbok'u kırmızı altın renklere ve kabarık bir eteğe sahipti. Içeri girip papatya kokusu ve jiminin kokusunun harmanlandığı odada bakışlarını gezdirdi.
Jimin gelen annesi için tepsiyi bırak ayağa kalkarken ellerini saygıyla önünde birleştirdi.
"Bu ilgiye alışmışa benziyorsun." Jimin bakışlarını annesine dikip derin bir nefes verdi fakat sessizliğini korudu.
"Seninle kısa konuşmak istiyorum jimin, bu evliliği kabul etmeyeceksin. Jiwoo ile evlenmesi için ben birşeyler yapacağım yeterki sen aradan çekil."
Jimin saygılı ve kısık sesiyle gözleri kraliçedeyken konuştu.
"Fakat prens jeon istemediğini açıkça dile getirdi. Neden zorluyorsunuz?" Annesinin kaşları dahada çatılıp bedenini oğluna yaklaştırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
love in the kingdom-Jikook
Fanfiction"Senin için geldim.Bir başkası için değil, sadece sen." alfa:jungkook omega:jimin [Mpreg]