Merhabaa
Nasılsınız?
84k olmuşuz<33
👉👈
Jimin kalabalık pazarın içinde endişeyle sağa sola bakarken o kadar kalabalıktı ki ortam, kendisine çarpan insanlardan dolayı düzgün duramıyordu.
Hanboku ayaklarına dolandığı için ellerini uçlarına sarıp yukarı kaldırdı, pazarın yoğun olmayan kısımlarına geçmek adına insanların arasına karışıp karşıya geçmek istiyordu ama olduğu yerde duymadığı müddetçe jungkooktan dahada uzaklaşıyor olabilirdi
" Prens park?" Arkasında adının çağırıldığını duyduğu için otomatik olarak arkasına dönmüş kendisine seslenen uzun genç adama bakmıştı.
"Evet?" Adam kocaman gülümseyip aradaki mesafeyi kapattı.
"Beni tanımadınız mı?" Jimin adamı baştan aşağı süzerek baktıktan sonra kafasını olumsuz anlamda salladı. Halktan birinin onun prens olduğunu bilmesi onu tehlikeye sokardı, çok tedirgin hissediyordu şuan.
"Park krallığındayken prens alfa jihyun ile oyun oynardık, aşçının çocuğuydum." Jimin dank eden görüntülerle hemen kafasını salladı. Hatırlıyordu.
"Sen wonho'sun! Görmeyeli uzun zaman olmuş tanıyamadım özür dilerim." Eğilip selam verdi.
"Önemli değil prens, siz neden krallığınızın sınırları dışında ve teksiniz? Sorun nedir?" Jimin endişeyle wonhoya baktı, anlaşılan o burada yaşıyordu. Eşini bulmasında yardımcı olabilirdi ona.
"Ben bir süre önce evlendim, jeon krallığının alfa prensi ile. İşlerini bitirince balayı için bu krallıktaki adaya geldik ve çarşıya çıktık fakat çok kalabalıktı bir an arkamı döndüm ve korumalarla eşim yok yürüdüm ama bulamadım. Ne yapacağımı bilmiyorum." Wonho başını sallayıp ilerlemeleri için jimin'in kolunu tuttu ve yakınına çekti. Jimin şaşkınca kalırken kulağına fısıldadı.
"Prens olduğunuzu sesli söylemeyin lütfen, jimin beni takip edin buradan çıkalım. Pazarın çıkışında bekleyelim, sizi aradıkları için girişe ve çıkışa adam koyacaklardır. Hızlı olun." Jimin bu fikri mantıklı bulmuş wonho kaybolmaması için kolunu tutarken hızla kalabalığı yarıp çıkışa ilerlediler.
Jimin etrafta alfanın kokusunu alamıyordu, burası ufak bir ada olduğu için kimse kokusunu bastırmıyordu ve anlaşılan tüm kokular iç içeydi.
Wonho çıkışa geldiklerinde durmamış jimin kalabalıktan dahada uzaklaştıklarını anlayınca elini çekmeye çalıştı.
"Çıkış burası kalabalık azaldı ilerlemeye ihtiyacımız yok." Wonho kafasını yerden kaldırıp üzgün gözleriyle jimin'e baktı.
"Jimin konuşabilir miyiz? Lütfen." Jimin ortadan kalkan saygı ifalerinden ve mimiklerinden rahatsız olup geri çekilmeye çalıştı. Bu sırada wonho hızla jimin'i durdukları bir evin arkasına çekti.
Çünkü kalabalığı yararak gelen jeon'u görmüştü ve jimin'i girmesini istemiyordu. Jimin'i duvara yaslayıp eliyle ağzını kapatınca jimin hızla çırpınmaya başladı. Şuan ne yaşadığını bile bilmiyordu. Karşısındaki güvendiği çocukluk arkadaşıydı.
Jungkook yaklaştıkça sesi daha net duyulur oldu, korumalara bağırıp çağırıyordu.
"sikeyim hepinizi nasıl gözden kaçırdınız omegamı! Neredesin Jimin! Bir saniye koku-" jungkook tanıdık kokuyla sinirli ifadesini yumuşattı bir anda.
Wonho kokusunu tanıdığını anladığı için asla yapmaması gereken bir şey yaparak jimin'i boğazından tutmuş ve kokusuyla işaretlemişti. Jimin'in alfasıyla karışık kokusu ortadan kaybolurken üstüne wonhonun kokusu sinmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
love in the kingdom-Jikook
Fanfiction"Senin için geldim.Bir başkası için değil, sadece sen." alfa:jungkook omega:jimin [Mpreg]