Japan, To Sehun

401 52 46
                                    

(...)
-Buradaki gelişmeler şimdilik bu şekilde. Ben Muhabir Byun Baekhyun, merkeze geri bağlanıyoruz.

-Kestik, iyi işti. Teşekkürler Bay Byun.

Haberi bitirir bitirmez soluklanıyordum ki Chanyeol elimden hızla kavrayıp sokak arasına götürdü.

-Chanyeol ne yapıyorsun? Bir gören olacak!

-Şşh, kimse görmez burada:)

Yüzünde sinsi bir gülümseme ile ellerimi kaldırdı, sonra ansızın öpmeye başladı. Rahatlığı beni öldürüyordu. Fakat, tatlı dudaklarına karşı koymak da imkansızdı. 2 saniye gibi bir süre işin boğucu stresinden kurtulduğumu düşünüyordum ki arkadan kameramanların seslerini duydum. Anlık bir korku refleksi ile Chanyeol'a tekme attım. Yalnız tekme çok yanlış bir yere isabet etmişti.

-Ah... öhm- Bay Byun diyorum şu kirliliğe bakar mısınız, buraları da bildirelim editöre, bir iki sayfa yazı yazmalı.

-Haklısınız Bay Park, ben de diyorum neden alelacele getirdiniz beni buraya, gerçekten de haber niteliği yüksek bir konu.

Kameramanlar geldiğinde yerde duran bir şişe çöp yüzünden bizzat temizliğini belediye başkanının kontrol ettiği bir sokağı kötülüyorduk. Önce birbirlerine baktılar, sonra "bu mu haber niteliği taşıyor?" dermişçesine bize bir bakış fırlattılar.

-H-her neyse... Bay Byun, Bay Park; ekip arabası bekliyor, kanala dönüyoruz.

-Tamam siz önden gidin, biz benim arabamla geleceğiz.

Chanyeol herkes gider gitmez pantolonunu tutmaya başlamıştı:) Sonra da dönüp omzuma bir yumruk attı.

-Yah- acıdı Chanyeol! Bu ne içindi?

Beni beklemeden arabaya doğru gidip kapımı açmıştı.

-Tekmenin hesabını sonra vereceksiniz Bay Byun.

Yüzünde ağrılı ama bir o kadar da piç smile vardı.

Somurtarak arabaya bindim.
Yol boyunca suratım asıktı, ama Chanyeol gereksiz bir neşeye sahip, durmadan değişik müzikler açıp eşlik ediyordu. Bir ara kırmızı ışıkta yanıma eğilip nasıl olduğumu sordu:

-Neyin var sevgilim?

-Hala acıyor Chanyeol..

Evet, abartıyordum. Ama acıdığından değil, ilgi beklediğimdendi. Omzuma eğilip hafif bir öpücük kondurdu. Bu davranışı çok hoşuma gitmişti. Ama bozuntuya vermeden tribime devam etmeye çalıştım.

-Hala acıyor mu?

-Eh.. Yani.. Biraz...

Yeşil ışık yanınca dönüp arabayı sürmeye devam etti.

-Peki... Bir vapur yolculuğu bu acıyı alabilir mi?

Vapur mu demişti o? Heyecandan ani bir refleks ile omuzlarına asıldım. Çığlığım ve sarsmam öyle şiddetliydi ki, az kalsın kaza yapabilirdik.

-Hey sakin ol Baek, yoldan çıkıyorduk az kalsın!

-Ş-şey özür dilerim, ama sen ciddi misin? Gerçekten de deniz yolculuğu mu yapacağız? Ama... Vapur.. Vapur? Uzak bir yere mi gideceğiz? Ya düğün? O ne olacak? İzin aldın mı? Ne kadar sürecek yolculuk?

Chanyeol eliyle ağzımı kapatmıştı. Anlaşılan çok soru sormuştum.

-Sakin ol sevgilim, her şeyi hallettim. Kardeşinin düğünü ile çakışmıyor. Gideceğimiz yere gelirsek, o şimdilik sürpriz olsun. Ama beğeneceğine eminim. Hadi şimdi çok soru sorma ve başını yasla. Beraber müziğin tadını çıkaralım.

Forever Love Chanbaek [TAMAMLANDI] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin