Oh Sehun

416 68 21
                                    

Gerçekten de gözleri parlıyordu Chan'ın. Onu böyle görmek benim de özgüvenimi yerime getirmiş, iyi bir karar verdiğimi onaylatmıştı.
Kendimi tanıttıktan sonra doğruca Chanyeol yanına çağırdı beni.

O çağırmasa da gidecektim zaten.

Sırası boştu, sanki benim gelmemi bekliyormuş gibi. Chanyeol'un sırasına giderken tüm o kızlar beni öldürecek gibi bakıyordu. Ama birisi vardı ki, bakışları ne öldürmek, ne sövmek gibiydi. Bildiğin direkt mezarımı kazıyordu. Ürpermedim değil, ama nihayetinde arkamda Chanyeol vardı her zaman.
Gülümseyerek yanına oturdum. Beni soru yağmuruna tutmasını bekledim ama öylece başını masaya koyup hayran gözlerle bana daldı. Gerçek hislerini bilmesem bariz bana aşık derdim fakat lanet olsun ki biliyordum. Kendimi bu düşüncelere sokup üzmek istemedim, şuan sadece yeni okulumun tadını çıkarmak istiyordum. Belki de Yeol'un...
O böyle derin baktıkça utanırdım, sanki bilerek yapıyor gibiydi.

-Bakışlarını derse mi odaklasan acaba Chan?

-Bana neden hiçbir şey söylemedin?

-Çünkü o sırada bana trip atmak ile meşguldun...

-Ahahah saçmalama sevgililer birbirine trip atar. Ben sadece senden telefon bekliyordum.

Sana bir haberim var Chanyeol... Sevgililer birbirinden telefon bekler. Sanırım hiçbir zaman anlamayacaksın bunu...

-Her neyse, okulumda anlaşamadım bu yüzden buraya gelmeyi seçtim. Fena mı olur, beraber ders çalışırız.

-Tabikide iyi ettin Baek! Şuan ciddi ciddi sınıf arkadaşıyız.

-Öyleyiz, Chanyeol:)

Eskisi gibi hissediyordum. Onu gerçekten özlemiştim. Hayır, bir arkadaş olarak özlemiştim. Ve şimdi tüm hasretim sona ermişti. Görünüşe bakılırsa onun durumu da aynıydı.
Gün boyu sohbet etmiştik ve her şey çok güzel gidiyordu. Çıkışta Chanyeol dışarıda onu beklememi, lavaboya gidip geleceğini söylemişti. Dediğini yaptım, fakat gitmesinin üzerinden hayli süre geçmişti ve sıkılmıştım. İçeri girip her şey yolunda mı diye baktım.
Lavabonun olduğu yere doğru giderken koridorda Chanyeol ve bir kızı gördüm.
O kızdı. Sırasına giderken mezarımı kazacakmış gibi bakan kız... Aklıma kötü kötü şeyler geliyordu, sadece izlemeyi seçtim.

-Chanyeol, ne zaman ilişkimizi doğrulamayı düşünüyorsun sevgilim? Ortalıkta kimseye ait değilim demekten yoruldum.

Kızın dedikleri göğsüme saplanmıştı sanki. Ne yani, o kadar okulu değiştirdikten sonra her gün bu iki sevgiliyi mi görecektim? Gerçekten sevgililer miydi? Chanyeol böyle bir şey yapmış olamazdı. Bana yapmazdı bunu. Arkadaşım da olsa-Lanet olsun yine de yapmazdı. Derin derin nefesler almaya çalıştım, umarım Chanyeol'un mantıklı bir açıklaması vardır şuanki yapılan şey için:

Kız elini Chanyeol'un yanağına koymuştu.

Gözlerimin dolmasıyla çekip gidecektim fakat Chanyeol beklemediğim bir şekilde kızın yüzünden çekti. Duruma bakılırsa memnun gözükmüyordu.

-Senin kafanda kurduğun saçma hayallere alet olmak istemiyorum Sunmi. Buraya geldim çünkü bu yaşadığın her neyse son vermeni istiyorum. Sana ciddiyim, eğer devam edecek olursan peşini bırakmam.

İşte benim Chan'ım.

Kıza soğuk bir bakış atıp olduğum yere doğru gelmeye başladı. Sunmi denilen kıza fena halde gıcık olmuştum. Chanyeol'u azıcık tanıyorsa artık yanına bile yaklaşmayacağından emindim.
Chanyeol beni görmesin diye koşar adımlarla mutlu bir şekilde dışarı çıktım. Geldiğinde kocaman gülümsemem ile karşıladım onu. Beni evime bırakmak istediğini söylemişti. Sonuçta bir motora sahipti, ben de kabul ettim.

-Her gün metroya mı bineceksin Baek? Zor olmaz mı senin için?

Hayır Chan:) Gizli kanatlarım var.

-Bilmiyorum, zorlanmam diye düşüyorum. Sonuçta oturacak bir yer her zaman buluyorum.

Hiçbir zaman zorlanmadım çünkü her gün Chanyeol motoruyla alıp bıraktı beni evime...

Eski günlerdeki gibiydik. Her gün beraber takılır, ders çalışır. Üniversite için deliler gibi hazırlık yapardık. Chanyeol sayesinde çalışma gayretim daha da artmış, onun gibi denemelerde en yüksek netleri yapıyordum.
Kararım belliydi, tıp okuyacaktım. Beyaz önlük içerisinde insanlığa yararım dokunacaktı.
Fakat Chanyeol muhabir olmak istiyordu. Haberden habere koşmak, olay yerindeki canlı anlatımları ile haber izleyen binlerce insanı bilgilendirmek istiyordu. Bir muhabir olarak tarafsız bir şekilde olanı biteni izleyip, tarafsız bir şekilde halkına aktarmak istiyordu.
O hayallerini anlattıkça ufkum genişliyordu, çünkü gerçekten de mükemmel bir diksiyona sahipti. Anlatımı karşısında büyülenip kalıyordu insan. İstediği mesleğe saygım sonsuzdu.

Fakat bir gerçek vardı ki, hayalimizi yaşamak istiyorsak ayrı kalacaktık. Ne onun istediği üniversitede tıp bölümü vardı. Ne de benimkinde medya. İlk başlarda beni rahatsız eden bu düşünceyi sürekli kafamdan atmaya çalışırdım fakat dönemin sonlarına geliyorduk ve ne yapıp ne edeceğimiz artık kesinleşiyordu. Ve ondan bir dakika ayrı kalamayan ben, yine bir hayalimden vazgeçmeye hazırdım.

Tamam, muhabirlik de güzel meslek olabilirdi. Neden olmasın. Kendimi bu düşünceye ikna etmem çok zor olmamıştı ve ardından fikrimi Chanyeol ile de paylaştım. Gerçekten mutlu olmuştu ve haftalar boyunca bana muhabirlik hakkında bilgiler verdi, güzel yanlarını anlattı. Sanırım bu mesleği sevmiştim, dahası Chanyeol'un anlatımı daha da güzel kılmıştı.
Benim de kötü bir konuşmacı olduğum söylenemezdi. Eski okulumda programları sunmak üzere her zaman ben görevlendirilir, okullar arası münazalarda mutlaka boy gösterirdim. Bu yüzden kendime güveniyordum. Belki bir beyaz önlüğüm olmayacaktı şu dakikadan sonra, ama kanal ceketi giymek de fena gelmiyordu.
~
Liseden mezun olduktan sonra deliler gibi çalışmıştık.
Ve daha sonra üniversiteyi kazandık. Onunla geçirdiğim yıllar gerçekten hayatımın en güzel dönemleriydi. Tempo yine aynıydı. Sıkı çalışıyorduk, verimini alıyorduk. Üniversite okuduğumuz süre boyunca aramızda her zamanki gibi hiçbir şey olmadı. Ben ne umuyordum ki zaten. Ama e azından ikimizin de sevgilisi olmamıştı. Beraber takılmaya ya da derslerimize o kadar odaklanmıştık ki artı olarak bir de sevgili asla düşünemezdik. Çalıştık, durmadan çalıştık. Kore'nin en iyi üniversitelerinden birisini, beraber ilk 5'e girerek bitirdik. Fakat çalışma burada da bitmiyordu, haftalarca iyi birer muhabir olmak için kanalların işe alım sınavlarına çalıştık. Çalışmak bazen yoruyordu, ama hep beraber olmak bu yorgunluğu üzerimizden alıyordu. Belki de çoktan hazırdık...
İkimiz de yakın zamanda işe alım yapacak ünlü bir kanala başvurmuştuk. Eğer sınavları geçip beraber staja başlarsak, önümüzdeki hayatın ne kadar güzel geçebileceğini tahmin edebiliyordum.
O gün geldi çattı, beraber sınava girdik ve başarmıştık. İkimiz de elemeleri geçip yeni alınan 10 eleman arasındaydık. Diğerleri sınava kadar birer rakip olarak gördüğü için aramızda hep bir soğukluk vardı.
Ama biri hariç. İkimizi görür görmez gelip bizimle kaynaşıp arkadaş olan birisiydi. Ve belki de meslek hayatımız boyunca en yakın arkadaşımız olacaktı.

Oh Sehun...

~
(Hello hacılar gacilar bacılar 🙋 Bölümü 1 saatte anca bitirebildim, daha da uzatırdım fakat sınavım var ve çalışmam gerekiyor^_^
Şöyle biraz sohbet edeyim, öncelikle bu arkadaş meselesi benim de canımı sıkıyor evet ama az kaldı şimdiki zamana doğru uçuyoruz sabredelim hehhe. Bir de bir düzeltme yaptım, önceki bölümde İkiz kardeşler olarak Jongin ve Sehun diye belirtmiştim ama Sehun'a başka rol çıktı hehe diğer ikizi Jongdae olarak ayarladım, sonradan karışmasın kafanız. He bu arada muhabirlik fikri şu anda izlediğim Pinocchio dizisinden geldi ehehheh<3 Mesleği biraz ondan kopya çekeceğim çünkü benim de pek bir bilgim yok. Neyse umarım güzel geçer gününüz. Yorumlarda buluşalım<3)

Forever Love Chanbaek [TAMAMLANDI] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin