Hikayemizin başlaması biraz uzadı. Tatil bunun en büyük suçlusudur. :) Neyse artık yeni karakterler ve hayatlar ile birlikteyiz.
Biricik
Kulüp olayının üzerinden geçen bir hafta da her gece rüyalarıma misafir ettiğim adamın yüzünü unutamıyordum. Hele o koyu bal gibi hareleri yok muydu?
Kafamı sağa sola hızlıca sallayarak saçma düşüncelerimi uzaklaştırmaya çalıştım. Adamı unutmamamın nedeni hoşlantı değildi yaptığı pervasızlıktı. Kadermiş!
Sabahtan beri önünde durduğum tuvale baktığımda yaptığım çalışma içime sinmekten ziyade kullandığım renkler yine o gözleri hatırlattığı için sıkılganlıkla nefes verdim. Elimdeki fırçayı tuvale fırlatıp resim odasından çıktım. Meslek olarak değil ama hobi olarak resim çizerdim. Resim çizmek benim için tek boynuzlu atıma atlayıp fersah fersah uçmak gibiydi.
Babam çok başarılı inşaat mühendisi annem de mimardı. İkisi de çizim noktasında yetenekli olunca genetiğimde resim kodlarıyla doğmuştum. Babam çizdiği çalışmaları bazen bana boyatırdı. Daha ortaokuldayken onunda bazen ders verdiği üniversiteye gidip derslere girerdim.
Babacığımı hatırlayarak içime çöken hüzünle Agah abimi görüntülü aradım. Meşgule atılan telefona kaşlarımı çatarken "toplantıdayım abicim." Mesajı geldi. Efkan abimi aramayı düşünsem de vazgeçerek mülteci çocuklar için yapılacak sergiye vermeyi planladığım çalışma bitmediği için önceden yaptığım çalışmalardan seçmeye koyuldum.
Seçtiğim tablo anne ve babasız ilk defa geldiğim Londra'da ilk çizdiğim tabloydu. Ailemi kaybetmenin ardından kaybolan neşemi geri kazanmaya çalıştığım zamanları resmettiğim çalışma serginin amacına hizmet ediyordu sanki. Tabloyu paketleyip hem biraz yürümek hem de galeriye tabloyu bırakmak için spor ayakkabılarımı ve pembe kabanımı giydim.
Elimde tablo ile binadan çıktığımda soğuk yüzüne çarpması ile boynuma şal almadığım için çoktan pişman olmuştum.
Taksi ile gidilemeyecek kadar kısa yolu yürümeye hazırlanırken bana doğru gelen iri silueti görmem ile durduğum yere çakılmıştım. Önüme gelip durduğunda elimdeki paketlenmiş tabloyu göstererek, "güzel sanatlar fakültesine de bakmalıydım." Demişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İhtilal
Любовные романыHayatımızda söylediğimiz beyaz yalanlar ayağımıza ne kadar dolanabilir ki? Almila Biricik Yücesoy, 22 yaşında, adı gibi ailesinin biriciğidir. Anne ve babasının ani ölümünden sonra babasının son isteği ile İngiltere'de yüksek lisans yapan genç bir...