Bayezid
Tam bir haftadır Biriciğin tüm hareketlerini izliyordu Bayezid. Türkiye döndüğünden beri sürekli birileri ile buluşuyordu. Bir iki gün dedesinde kalsa da çocukluk arkadaşı olan bir kızda kalıyordu.
Kuzenleri ile olan yakınlığı içindeki kıskançlık damarını ateşlese de sürekli onların abisi olduğunu söylüyordu kendisine.
Hafta sonu tenis kulübünde bileğini incittiği haberini duyunca canından can gitmişti. Adamlar doktorla konuşup önemli bir şey olmadığını söylese de elinin birkaç gün sargıda olmasına dayanamamıştı.
Elinin incinmesinde tek iyi olan şey üç gün araba sürmemesiydi. Biricik'e hediye edilen arabayı görünce kaşlarını çatmıştı. Genellikle kadınların tercih etmediği arabaya Biricik sevinçten delirmişti. Uzun bir süreden sonra Biricik'i fotoğraflarda da olsa bu kadar mutlu görmek Bayezid'i de mutlu etmişti.
Biricik ile ilgili şaşırdığı çok şey vardı bu hafta. İngiltere'de tanıdığı Mila'nın Türkiye'de daha özgüvenli ve cesaretli olması onu başlı başına şaşırtırken aşkını da körüklüyordu. Kesin ve net bildiği tek şey Biricik onun sevdiği tek sevgiliydi ve bir an önce aralarındaki yanlış anlaşılmalar açıklığa kavuşacaktı.
Dedesinin araması ile daldığı düşüncelerden çekilip telefonu açmıştı.
"İyi akşamlar Dede." Dedesini ne kadar sevse de aralarında her zaman duvarlar olurdu. "İyi akşamlar Kurtbey, sana güzel bir haberim var." Bayezid sessizce dedesinin diyeceğini bekledi.
"Kara Ali aradı. Bayezid için uygunsa en azından bir tanıştırsak çocukları, eş olamasalar da abi kardeş olurlar dedi. Cumartesi sabah kahvaltıya çiftliğe bekliyor." Dedesi cevap beklemeden telefonu kapattığında Bayezid içinde şükür ederken yüzünde tebessüm oluşmuştu. Biricik'e kavuşması için çok az kalmıştı.
Biricik
Hafta sonu ata binmek için akşamdan dedesinin evine gelen Biricik dedesinin çok eski bir dostunun kahvaltıda onlara katılacağını duyunca şaşırmıştı. Dedesi her zaman eski ahbaplarını ailesinden uzak tutardı. Biricik biraz da olsa dedesinin eski kabadayılardan olduğunu biliyordu. Bu konu aile içinde pek konuşulmasa da herkes bilirdi. Dedesi bu konuda babaannesi ve halasının öldüğü gün tövbe edip o işleri tamamen bıraktığını söylerdi.
Sabah erkenden kalkıp krem rengi çizme ve kazak giyip taba rengi binici pantolunu ayağına geçiren Biricik saçlarını aşağıdan topuz yapıp mutfağa geçmişti.
Aç karnına at binmemek için kahvaltı için hazırlanan çöreklerden bir tane alıp yiyerek atların bulunduğu yere gelmişti. Hemen dedesinin 17 yaşında hediye ettiği saf ingiliz atı Sebastian geldiğini anlamış gibi ön ayaklarını kaldırıp demir kapıyı kafasıyla açmaya çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İhtilal
RomanceHayatımızda söylediğimiz beyaz yalanlar ayağımıza ne kadar dolanabilir ki? Almila Biricik Yücesoy, 22 yaşında, adı gibi ailesinin biriciğidir. Anne ve babasının ani ölümünden sonra babasının son isteği ile İngiltere'de yüksek lisans yapan genç bir...