Sabah kızlar ile buluşmaya giderken dedesinin evinden valizle çıkmıştı. Kahvaltı masasında bekleyen dedesi homurdansa da ses çıkarmamıştı.
Kahvaltının sonuna doğru dedesi, "eee Biriciğim iş planın var mı?" Büyük ihtimal dün babasının gençken kullandığı çalışma masasına freelance olarak çalıştığı çizimlere baktığını görmüştü dedesi. Zaten freelance çalışmayı bırakmayı düşündüğü için elinde çok iş yoktu.
Omuz silkerek, "belki bizim şirkette tam zamanlı çalışırım. Biliyorsun sürekli farklı firmalara iş yapıyorum zaten. Şu aralar biraz boş vakit geçirmek istiyorum."
Dedesi memnun olarak kafasını sallamıştı. "Dayın ile görüştün mü hiç?"
Biricik dedesinin ikinci defa açtığı dayı muhabbetine anlam veremese de "hayır, en son çok kötü ayrılmıştık. Bir şey mi oldu dayıma?"
Öylesine sorduğunu söyleyen dedesinden dikkatini bu aralar aşk acısını unutturacak asıl konuya getirdi. "Sinemle tanıştın mı?"
Yüzü hafifçe ekşiyen adam, "ailesi ne kadar iyiyse kız o kadar kötü Biricik. Önceki kızda yaptığımdan sonra buna karışamam Ahmet karıştırmaz da zaten."
Konunun istediği yönde gitmesine memnun olan Biricik, "Ezgi ablayı istememen ve onu aşağıladığın için pişmansın demi." Sessizce kafasını evet anlamında sallamıştı dedesi. "O zaman Ahmet Ezgi aşkında arkamda olduğunu düşünüyorum. Ezgi abla İstanbul'da. En azından karşılaşmalarını sağlayacağım."
Dedesi ilk şaşırsa da sonra keyifle gülüp, "babaannesi kılıklı." Demişti. Masadan kalktığında dedesi,
"Atıf abin seni bırakacaktı değil mi?" Dedesinin evindeki yardımcılarından biri olan adama sabah sorduğunda bırakırım demişti, sessizce kafa salladı.
"Atıf abin seni amcanların leventteki galerisine bıraksın ilk önce. Çağrı abinde sana özel bir şey var." Sevinçle zıplayan Biricik dedesini sulu sulu öptü.
Dedesi gülerek, "söz ver hız yapmak yok."
"Dede ya! dikkat ederim." Demişti.
Amcasının Levent'teki galerisinde sadece çok lüks araçlar olurdu. Heyecanla valizi aracın yanında bekleyen adama verip arka koltuğuna oturdu. Kızlar ile konuşup bir saat rötar haberi verdiğinde aklına gelenle ağrıyan kalbine vurup içinden hiç olmamış gibi unutacağım her şeyi dedi. Giderken bıraktığı aracı Audi A3'dü onu da abilerinin arabalarını kaçırmazsa kullanırdı.
Çağrı abisi yarışlara katılır ve Biricik'i de götürürdü. Birkaç defa yarışlara katılan Biricik bir keresinde Çağrı abisinin aracını perte çıkarmıştı. Tabi kuzenler olayın üzerini kapatıp aracı halletmişlerdi. Dedesi spor araba tutkusunu bilirdi acaba ne almıştı.
Galerinin kapısına geldiğinde valizini de sürükleyerek içeri girmişti. Çağrı abisi gülerek, "Biricik umarım bana kaçmamışsındır, sen beni kardeşimsin." Diye şakalaşarak karşılamıştı onu.
Heyecanla kuzenine sarılıp, "abi sen ve soğuk esprilerine, arabamın anahtarını aldıktan sonra güleceğim. Dedem yolladı beni." Gülerek kıza bakan Çağrı çalışan görevlilerden birine işaret verdi.
Hediye paketini eline bırakan Çağrı, "Dedemi bu konuda benim ikna ettiğimi belirtmeme gerek yok. Efkan abim ona Volvo alalım canı sıkıldıkça çarpışan araba oynar dedi."
Kız paketten çıkan Porsche logosu işlemeli anahtarı görmesi ile galerideki çalışan ve müşterileri umursamadan sevinçle çığlık atmıştı. Çağrı abisinin boynuna sarılırken, "Ya bu kadarını beklemiyordum! Siz var ya Yücesoy ailesinde en sevdiklerimsiniz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İhtilal
RomanceHayatımızda söylediğimiz beyaz yalanlar ayağımıza ne kadar dolanabilir ki? Almila Biricik Yücesoy, 22 yaşında, adı gibi ailesinin biriciğidir. Anne ve babasının ani ölümünden sonra babasının son isteği ile İngiltere'de yüksek lisans yapan genç bir...