-Nimet Abla. Devam edelim mi?
Şuan o kadar yorgundum ki anlatamam. Dünkü bulaşıklar yıkandıktan sonra her ne kadar sohbet etmek istesem de yorgunluktan uyuyakalmıştım. Ben tam uyanmışken sabah kahvaltısı gelmişti. Aynı işlerle 3 öğün uğraşmak... Bir süre sonra alışacağımı umarak bu düşünceleri kafamdan attım. Oturmam için yanını işaret etti.
-Nerden başlayalım?
-Baştan.
-Tam bilmiyorum. Yaklaşık 1 yıl sonra gelip evlenmek istediğinizi söylediniz.
-Nasıl karşıladılar bu durumu?
-Kerim Bey'in annesi Ayla Hanım onaylamadı. Onun aklında başka biri vardı. Çetin Bey ne karşı çıktı ne de onayladı ama oğlunu kırmazdı o. Ne söylerse yapardı genelde.
-Annesi çok karışır mıydı?
-Evet. Kerim Bey tek çocuktu. Babası tek çocuk olduğu için onu sıkmaz, annesi ise tek çocuk olduğu için üzerine titrerdi. Bazen Kerim Bey de sıkılırdı bu duruma. Hatta sadece kendi üzerine titremelerini istemediği için annesi ve babasına bir çocuk evlat edinmelerini istemişti.
-Kerim'in söylediğini yaptılar mı?
-Evet. Kerim Beyle beraber gidip yurttan bir çocuğu evlat edinmişlerdi. Kerim Bey daha o zaman 12 yaşındaydı.
Kardeş istemişti. Yalnız olmamak için. Hangi çocuk aile sevgisini başkasıyla paylaşmak isterdi ki? İçim titredi. Böyle bir insanın varlığından şüphe duymaya başlamıştım. Ben böyle bir insana zarar vermiş olabilir miydim? Eğer bu olayın arkasından ben çıkarsam kendimi asla affetmeyecektim.
-Kardeşi kim, hatırlıyor musun abla?
-Yanlış hatırlamıyorsam Anıl diye bir çocuktu. Hiç konuşmazdı. Ayla Hanım ve Çetin Bey önce çok ilgili davrandılar fakat çocuk bu ilgilerine tepki vermiyordu. İstemiyordu da. Kerim Bey her şeye rağmen onu çok seviyor, ilgisini eksik etmiyordu.
-Sonra ne oldu?
-Çocuk bir gün okuldan kaçmış. Sonra da haber alamadılar.
-Hiç arayıp sormadılar mı? Dedim dehşete kapılmıştım.
-Arayıp sormaz olurlar mı hiç? Her yere baktılar fakat çocuk hiçbir türlü bulunamadı.
-İyi veya kötü hiçbir haber gelmedi yani? Kendi kendime söylüyordum ama Nimet Abla da beni onaylamıştı. O anki Kerim'in duygularını hissetmeye çalışıyordum. Çok sevip değer verdiği birisini kaybetmek... Aynı evde yaşarken olmuştu her şey. Önce anne ve babasını suçlamıştır. Sonra da bütün suçu kendisine yüklemiştir. Benim yüzümden demiştir. Bütün keşkelerle daha o zaman karşılaşmak çok ağır verici olmalıydı. Keşke, her yaşta kabullenilmesi zor bir şeydi fakat küçük yaşta daha ağır verici olmalıydı.
-Bu kadar yeter. Sonra devam edelim. Kafa sallamakla yetindim. Nimet Abla geçmişten bahsetmekten hiç hoşlanmıyordu. Yüzündeki isteksizliği görebiliyordum fakat ona ihtiyacım vardı. Yanımda geçmişime dair bir şeyler bilen sadece o vardı. Bir de Egemen. Sınıf arkadaşım. Muhtemelen en yakınım. Kendim hakkında her şeyi o kadar merak ediyorum ki. İnsanın kendisi hakkında eksik olanı tamamlaması çok zormuş. İnsan eksik parçalarla devam edemiyor ama devam etmek zorunda kalabiliyormuş. Düşe kalka devam ediyor dizindeki yaralar artık acıtmıyormuş, artık o yaraları öpecek bir babası olmasa da... Nasıl oluyor da bir varmış bir yokmuştan bir varmış hiç yokmuşa düşebiliyor insan? Masallar ülkesinden gerçeklerin peşine nasıl düşebiliyor? İnsanın düşünecek çok şeyi varken en çok düşünmesi gerekeni nasıl da en sona atıyor. Oysa dönüp dolaşıp yine kendine geliyor cevap. Zaten kendinde olan bir şeyi arar mı insan?
-Kaybettiyse arar. dedi bir ses.
-Kaybettiyse mi? Neyi kaybetmişim?
-Aradığın şeyi.
-Kimsin? Karanlıkta bir sesle konuşuyordum.
-Kim olduğumu sanıyorsan oyum. Sesi kararlıydı fakat tanıdığım kimseye benzemiyordu ses.
-Hiçkimse. Sen hiçkimsesin. Alaylı bir şekilde güldü.
-Öyle diyorsan. Öyleyimdir. Sesindeki umursamazlık beni benden almıştı.
-Bir şey ifade etmen gerekiyor mu?
-Bunu kendine sormalısın. Bana değil.
-Anlamadım.
-Birinin sendeki değerini yalnız sen belirlersin. Başkası değil.
-Ama seni tanımıyorum ki. Sesim içime kaçmış gibiydi.
-Tanıyamazsın. Aslında kimseyi tanıyamazsın zaten. İçim ürperdi. Üşüyordum.
-Kimseye güvenme! Bu cümle beynimin içindeki duvarlarda yankı yaparken nefes nefese uyandım. Ne zaman uyuyup bu rüyayı görmüştüm bilmiyorum ama herkes uyumuştu. Gece karanlık örtüsünü herkese eşit dağıtmıştı. Örtüme daha sıkı sarıldım. O beni korurdu...
Veee pazar günlerinin vazgeçilmezi ve bölüm 8'i. Beğeni ve yorumlarınızı eksik etmeyin. Desteğe ihtiyacım var.
Sizi seviyorum.🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Söz Vermiştin
Novela JuvenilSözler vardır dudaklardan kalbe mühürlenen,sözler vardır o kalbin duvarlarında bile yankı bulmayan.Anlamdır,söyleyendir,söyleyenin bizdeki değeridir sözü söz yapan.İnanmaktır söz.Koşulsuz güvenmektir.Doğruluk ve varlıktır söz.Olduğuna inanmaktır... ...