Bir şeylerden kaçmak istiyordum. Bilincim yerinde olmasına rağmen gözlerimi açmamam bu yüzden.
Nefes alıp verirken, yutkunurken bile canım acıyor. Fiziksel bir şey değil. Ruhsal çöküklüğüm var. Hareket etmeyen vücudum isyan bayrağını çekiyor. Zaten kelepçeden dolayı sınırlı uyuma şeklim var. Dizlerimi kıvırıp iyice karnıma çekiyorum. Küçücük olup yok olmak istiyorum. Kendi etrafımda kalkan oluşturmak istiyorum. Annemin karnında olmak, oradaki güvenliğime tekrar kavuşmak istiyorum. Kimsenin bana dokunamayacağı, zarar veremeyeceği o yerde olmak ve sadece sevdiklerimin sesini duymak istiyorum. Annemin kalp atışını dinleyip uyumak istiyorum. Gözlerimi yavaşça aralıyorum. O da biliyor kaçış yok. Bazı şeylerle erken hesaplaşacağım. Faturam bu sefer kabarık ama bu kez sadece bana kesilmeyecek hesap. Sanırım en acısı da bu olsa gerek.
Ne yaptığımı neden yaptığımı bilmeden olacak her şey. Ben çekeceğim ama sevdiklerim de hesaba katılacak. Baba duy sesimi! Kulak kabart aciz sesime. Acı çekiyorum, gör beni. Baba bak bana. Kızınım ben senin. Bilmiyorum hatalarımı ama ben, bisikletten düşüp dizimi yaraladığımda dizimi öpüp sevdiğin kızınım. Özür dilerim baba. Sana ne yaşattıysam özür dilerim. Beni affet. Annem! Bakışlarımdaki anlamı çözen kadın. Sen beni bilirsin. Yanlış yapsam da beni anlarsın. O yüzden susarım senin yanında. O yüzden kelimelere ihtiyaç duymam. Kelimelerden önce duygularımı paylaştığım insan...
Koltukta uyku haline geçmiş anneme kayıyor gözüm, hali perişan. Babam yine pencerenin önünde. O da bekliyor bir şeyleri. Her ne kadar varlığımı reddetmek istese de o da biliyor istemekle olmayacağını. Boğazımdaki yanma kendini belli ediyor. Başucumdaki suya uzanmak istiyorum. Hareketlerime karşılık babam tepki vermiyor. Cansız bir manken gibi sadece dışarıyı seyrediyor. Annemin uyanmasını istemediğim için susuyorum. Beynimdeki onca uğultuya rağmen susuyorum. Zaten kapalı olan soru sandığının üzerine ben de dahil oluyorum .Kilidi bulmak için bir çabam yok ama hakkımdaki iddialara da razı değilim. İçtiğim su boğazımı yakarak inerken midemdeki boşluğu bildirircesine su midemde tepinince midem bulanıyor. Kendimi zorlayarak ağzıma kadar gelen safrayı geri göndermek zorunda kalıyorum. Kendime rahatlamak için zaman tanıyıp gözlerimi tekrar kapatıyorum. Uyku neyi düzeltecekti bilmiyorum ama şimdilik en iyi kaçış yolumdu. Bunu kullanmaktan hiç çekinmiyorum.
...-Bilmiyorum diyorum. Hatırlamıyorum anlasanıza! Delirmiş gibi bağırıyordum. Neden, neden ben?
-Tamam sakin olun sadece ifade için gelmiş bulunmaktayız. dedi karşımdaki kadın.
-Hatırlamadığım halde ne ifadesi bu? Bilmediğim bir olayı nasıl açıklayabilirim söyler misiniz? Elindeki dosyayı yanındaki arkadaşına verdi ve ayağa kalktı kadın.
-Biraz mantıklı ol. Suçlu senden başkası olamaz. Kocan seni dövüyor muydu? Hastaneye geldiğin zaman vücudunun çeşitli yerlerinde darp izleri varmış. Seni dövüyordu ve dayanamadın öldürdün değil mi? Şikayet de edemezdin. Sonuçta babası ünlü doktor Çetin Özdemir. Çaresizdin. Yapacak daha iyi bir şeyin yoktu.
-Kesin artık! dedi arkadan gelen bir adam. 'Neyin yol göstermesi bu? İfadeler ne zamandan beri böyle alınıyor?'
-Ben sadece...
-Sen sadece ne? Raporları okumadınız sanırım memur hanım. Kızın kanında uyuşturucu madde bulundu. Karşınızdaki kadın bir suçlu. İşiniz ona yol göstermek değil ifadesini almak. Kendinize gelin! Bundan sonra görevlerinizi size ben anlatacak değilim. Yapamayacaksanız yerinize başka biri gelebilir. Deyip kapıyı gösterdi adam. Ses tonunu ve duruşunu çok güzel korumuştu. Kadın adamın söylediklerinin farkına çok geç varabilmişti. Bense sadece bir cümleyi duyabilmiştim. Kanımda uyuşturucu bulunmuştu fakat bu nasıl olur?
Uyuşturucudan bahsediliyor. İçim ürperiyor, vücudum titriyor. Ne yapmam gerektiğini, nasıl olduğunu bilmiyordum. Bunun sadece kötü bir kabus olmasını diliyordum. Gözlerimi kapatıyorum. Derin derin nefes alıp veriyorum. Geçmiyor, uyanamıyorum.-Hatırlamıyorum .Çok üzgünüm. Sadece bunları söyleyebilirim. dedim. Çökmüştüm. Hatırlamadığıma inanmıyorlardı. Doktor zorluyordu. Bundan emindim. Aslında o da biliyordu bilmediğimi sadece kendine inkar ediyordu. Polisler dışarı çıkmıştı sadece son gelen adam kalmıştı yanımda.
-Gerçeklerin er ya da geç yeryüzüne çıkma gibi bir huyu vardır. Sizden ricam bunu aklınızdan çıkarmamanız. Başımı olumlu anlamda salladım.
-Şimdi bana ne olacak?
-Yeterince iyileşince hakim karşısına çıkacaksınız. Kararı o verir ama çok umutlu olmasanız iyi edersiniz. Odadan hızla çıktı. Çok yorgundum. Bu aralar hep uyuyordum ama bileğimdeki kelepçeyle başka bir şey de mümkün değildi. Gözlerimi kapattığımda görüyordum asıl güzelliği. Hayallere dalarken uykuya teslim olmuşum birden. Evimdeydim artık hiçbir şey yoku. Babam, bütün ısrarlarıma dayanamayıp yaptığı sarı salıncak ve salıncağın üzerindeki ben vardım. Mutlu ve huzurluydum. En önemlisi özgürlüktü... Ona sahiptim.
Vee karşınızda bölüm 3. Umarım beğenirsiniz. Desteklerinizi bekliyorum. Kendinize iyi bakın. :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Söz Vermiştin
Fiksi RemajaSözler vardır dudaklardan kalbe mühürlenen,sözler vardır o kalbin duvarlarında bile yankı bulmayan.Anlamdır,söyleyendir,söyleyenin bizdeki değeridir sözü söz yapan.İnanmaktır söz.Koşulsuz güvenmektir.Doğruluk ve varlıktır söz.Olduğuna inanmaktır... ...