Bölüm 11

85 84 0
                                    

Gözlerimi araladığımda beynim bulunduğu yeri önce idrak edememişti ama çok da yabancı sayılmazdı burası bana. İstemezsin ama vaz da geçemezsin. Bağımlısı olabilir miydim böyle bir yerin? Aklıma vücudumda bulunan uyuşturucu gelmişti. Bir avukat suçunu ve zararlarını bile bile başlar mıydı uyuşturucuya? Bu hangi aklın oyunuydu? Ben hangi çıkmazın içerisinde yapmıştım tüm bunları? Ailesine acı çektiren tek çocuk, ailesine acı çektiren tek gelin. Ölüp de kurtulamayacağım bir yük vardı omuzlarımda. Çıldırmak üzereydim. Bütün bunların bir açıklaması olmalıydı. Bütün cevaplar bende olsa da bir uyuşturucu bağımlısının sözlerinin hükmü var mıdır ki? Odaya birinin girmesi bütün düşüncelerimden sıyrılmamı sağlasa da onlar hep benimleydi zaten. Nerde olursam olayım beni bulmaya geleceklerdi. Hemşire serumuma baktı.

-Doktor bey serumunuzun bitince çıkabileceğinizi söylemişti. Kendinizi çok fazla aç bırakmışsınız. O yüzden uzun sürdü uyanmanız. Tepki vermedim. Onun yüzü de tepkisizdi. Dışarı çıktı. Kısa süre sonra polisler beni çıkarıp cezaevine götürdüler...

...

Çetin Özdemir

-Beni anlamak istemiyorsun. Seni oğlumla aynı yere koymuştum ama oğluma ve bana ihanet ediyorsun.

-Biliyorum. Yapılanlar ve görünenler birbirlerini desteklese de bunun böyle olmadığını siz de çok iyi biliyorsunuz.

-Sırf bunları söylemek için mi hastaneye geldin?

-Çetin amcacım ne olur bu olayı açıklığa getirmeme izin verin?

-Egemen ne dersen de ama o katilin masum olduğunu savunma bana!

-Amca...

-Kes dedim sana kees. Masadaki bardağı fırlattım. Bardağın uğursuz sesi odada yankılandı. Ne olsa fırlatırdım elimde. O an ne nerede olduğunuz ne de ne konumda olduğunuzun önemi olmuyor. Kapı açıldı hızla.

-Hocam. Nefes nefese bir hemşire içeri girdi. Bu hemşireyi yakından tanıyordum.

-Ne oldu?

-Hocam komadan çıkan hastanız geldi. İntihar eylemine giriştiği bildirildi. Hatırlamakta güçlük çekermiş gibiydim. Beynim bu bilgiyi idrak edemedi.

-Şuan nerede?

-Ateş hoca ilgileniyor.

-Nerede?

-2. kat 20 numara. Nasıl bir anda oraya ulaştım hatırlamıyorum. Hissettiğim neydi; telaş, merak, hüzün, nefret, öfke? O an için ne hissettiğimi bilemeyecek durumdaydım. Ne istiyordum? Polis korumasında olan odadan içeri girdim.

-Durumu nasıl? Ateş buruk bir şekilde gülümsedi.

-İyi, merak etme. Kaşlarım istemsizce çatıldı.

-Cezasını çekmesi için yaşaması şart. Olumlu anlamda kafa salladı.

-Şart değil Çetin. Ölmesi de cezasını çekmesi için yeterli bir durum.

-Ölüm onun için kurtuluş olur. Dedim yatakta yatan eski gelinimi göstererek.

-Neyin kurtuluşu Çetin? Kızın hayatı mahvoldu.

-Hepimizi mahvetti o! Acı çekecek. Çekerek ölecek. Kolay ölüm olmayacak onun için. İntiharı
istediği kadar deneyebilir. Ölmesine izin vermeyeceğim. Günyüzü göremeyecek. O, orada çürüyecek. Evet. Tam da bunu istiyordum. Sürünmesini. Acı çekmesini... Ateş'in onaylamaz bakışlarını yok saydım. Bağırışımla polisler içeri girse de Ateş bir şekilde onları dışarı çıkarmayı başarmıştı.

-Aynı şey senin başına gelseydi Ateş. Oğlunun yokluğunu hissetsene. Kendini benim yerime koy. Sesimdeki duygu yoğunluğu kendini belli etmişti.

-Kızım yerine koyduğum gelinim, oğlumu öldürüyor... Kerim benim de oğlum gibiydi, ölümüne en az senin kadar üzüldüm. Böyle davranmakta haklısın ama kesin sonuç lazım Çetin. Lütfen Egemen'e karşı koyma artık. Çocuk ne yapıyorsa yapsın, sonucu kesinleştirsin. Omzuma elini koydu. '' Sonucu her ne olursa olsun. Kim suçluysa cezasını çekecek. Bu sefer gerçekten suçlu olduğuna emin olduğumuz kişi cezasını çekecek.'' Bu işin arkasında kim olursa olsun yaşatmayacaktım. Eğer o yataktaki suçluysa bu sefer işi mahkemeye kalmayacaktı. Son işi ben bitirecektim. Odadan çıktık. Koridorda bizi bekleyen Egemen yanımıza geldi. Konuşmasına izin vermeden cevap verdim.

-Şu sonucu açığa çıkar Egemen. Artık karşı çıkmayacağım ama beklemeye takatim kalmadı. En kısa zamanda sonuç istiyorum. Egemen önüme geçti.

-Amcam, kesin sonucu en kısa zamanda bildireceğimden emin olabilirsiniz. Onun durumu nasıl? Kapıyı gösterdi.

-İntihar etmeye çalıştığını söylediler ama boğazındaki izler öyle söylemiyor. Bir insan kendini boğabilir mi? diye cevapladı Ateş. Haksız sayılmazdı. Buhrana girip intihar ettiğini söylemek kolaya kaçmak olurdu.

-Onunla konuşmam lazım. diyerek kapıya yöneldi fakat polisler girmesine izin vermediler.

-Siz kimsiniz?

-Ben avukatıyım.

-Mahkeme emri olmadan sizi içeri alamayız. Derin bir nefes aldı. Mahkeme kararı uzun sürebilirdi ama prosedür böyleydi. Bu telaşlı halleriyle bir anlığına Kerim gözlerimin önüne geldi. Özlem içimi kavururken, yokluğu daha da belirginleşti. Gözlerim kararır gibi oldu. Ateş kolumu kavrayarak koltuğa oturmamı sağladı.

-Çetin, iyi misin? Egemen de yanımıza gelmişti.

-İyiyim ben, bir şeyim yok. desem de öyle görünmediğime emindim.

-Kan değerlerine bakalım ona göre işlem yapalım. İkisi beni kollarımdan destekleyip bir odaya yatırdılar. Ateş hemen kolumdan kan aldı.

-Ateş yok bir şeyim. Kalkmaya çalışsam da izin vermediler.

-Sonuçların birazdan elimizde olur. Bunu sonra konuşalım. Egemen de telefonla konuşarak dışarı çıktı. Uzun zamandır yatak namına bir şeyde uzanmamıştım. Ayla artık bu hayattaki tek varlığımdı. Odamdaki işlerden ve hastalardan vakit kalırsa onun yanına gidip huzur buluyordum. Yanımda olmaması beni üzse de hala nefes alıyor olması tek umudumdu. Ayda birkaç kez Ecrin'i görmek için yetimhaneye gidiyordum. Ecrin bizim yaşama amacımız olacaktı. Hele bir Aylam uyansın. Kerimimin kalbine, yaşam bulduğu vücuda kavuşacaktık. Bu hayal tutunabileceğim tek umuttu. Şimdilik...

Bölüm 11. Vay be sjsjjsjsjsj. Çetin bey Egemen'e karışmama kararı aldı. Bakalım bundan sonra neler olacak? Nasıl gidiyor bölümler? Fikirlerinizi belirtip oylama yaparsanız sevinirim. Haftaya görüşmek üzere. Sizi seviyorummm.





Söz VermiştinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin