Fırsatlar

30 2 0
                                    

Keyifli okumalar...


Pazartesi sabahı erkenden kalktım, bugün geç kalmak yoktu. Koyu lacivert dar kesim kumaş pantolonumu, üstüme de beyaz gömleğimi giydim. Topuklu ayakkabılarımı giymem önemliydi, profesyonel gözükmek istiyordum. Hafif makyajımı yaptım. Çizimlerin taslaklarını aldım yanıma çünkü buna çok hazırlanmış gibi görünmemeliydim bu bir B planıydı. Toplantı sabahtandı, evden çıkınca önce pastaneye uğradım. Evimin yakınındaki pastanede ayçöreğini portakal aromalı yapıyorlardı ve Meltem buna bayılıyordu, alıp iş yerine geçtim.

Ofisin katına girdiğimde Meltem'i masasında gördüm, ona doğru yöneldim. "Meltem'ciğim bir şans kahvesi alabilir miyim senden? Bu da enfes ayçöreğin." Bence bu yaptığım rüşvete girmezdi. "Şu geçen yaptığın Küba kahvesinden duruyorsa tabii ki, bir de onu nereden aldığını öğrenmem gerekecek, enfes bir şey."

Ayağa kalktı, kâküllerini düzeltti ve sevimli gülümsemesini takındı. "Tabi ki Irmak Hanım, hemen yapıyorum. Kartları olacaktı, size veririm."

Ellerimi birleştirdim. "Çok teşekkür ederim sen bir tanesin. Her ofise bir Meltem lazım!" Öpücük atarak odama geçtim, bugünkü enerjimi korumam şarttı.

Çizimlerimi çıkarttım, dosyamı düzenlediğim sırada Meltem kahveyle beraber geldi. "Buyurun Irmak Hanım bugün daha bir farklısınız. Umarım gün böyle devam eder." Kartı uzattı. "Bu da kahveyi aldığım yer. İnternetten de satış yapıyor ama yeri uzak değil, Bebek'te."

Gergin bir şekilde gülümsedim. "Evet, bugün büyük gün." Karta baktım. "Tamam, bulurum ben burayı. Kokusu bile cezbediyor insanı, sen var ya tam bir kahve ustasısın."

Utanınca yaptığı gibi ellerini birleştirip başını eğdi. Övgülere hiç alışkın değildi. "Ya teşekkür ederim. Afiyet olsun o zaman, ben masama geçiyorum. Size kolay gelsin."

"Tekrar teşekkür ederim, sana da afiyet olsun."


Kahvemi içip mest olurken zaten toplantıya hazır olduğumu fark ettim. Normalde müşterilerle olan toplantılara sadece projeden sorumlu mimarlar girerdi ama bu sefer durum farklıydı. Herkes toplantıda olmak üzere hazırdı ve erkenden gelmişti.

Telefonumu odada bırakmaya karar verdim. Elime aldığımda Yiğit'ten mesaj geldiğini fark ettim, 'İyi şanslar diliyorum ama müşterilerin için, umarım bu fırsatı kaçırmazlar.' Yüzümdeki gülümsemeyi durduramıyordum. 'Teşekkür ederim J' diye cevap verip toplantı salonuna geçtim. Sadık Bey'le toplantıdan sonra tiyatro meselesini konuşacaktım.

Müşteriler geldiğinde biz hazır bekliyorduk. Sadık beyin yeri başta olmak üzere hepimiz masanın başındaydık. Sadık Bey müşterileri karşılamak üzere salondan çıktı. Sunumu yapmak üzere Hande vardı, slayt hazırlamıştı. Benim ise taslaklarım dosyamın içinde duruyordu. Önümde defterim açıktı, notlarımı almaya hazırdım. Kahvemi bitirmiştim ama dilimin kurumasına karşılık önümde şişe suyum vardı.

Salih Bey, oğlu Cemal Bey ve avukatları içeri girdiler, tek tek tokalaştık. Masadaki yerlerini aldılar.
Salih Bey uzun boylu, beyaz saçlı, kahverengi gözlü oldukça ciddi bir insandı, 50'lerinde gözüküyordu. Oğlu Cemal Bey ise; genç, koyu kumral, babası kadar uzun ve onunla aynı kararlılıkla bakan gözlere sahipti. Ama daha sıcakkanlı duruyordu. Avukatları da Salih Bey kadar ciddiydi.

Herkes yerini aldıktan sonra toplantıya Sadık Bey başladı.
"Hoş geldiniz Salih Bey, sizinle çok güzel bir projeye başlamak için can atıyoruz. Vaktinizin değerli olduğunu biliyoruz, Hande Hanım'ın çok güzel fikirleri var, sunuma direkt başlayabiliriz."

Kırmızı BoncukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin