17

320 33 25
                                    

Önce yere saçılan kıyafetlere sonra ise pencereden yansıyan güneşe baktı Baam. Her şey nasıl böyle bitmiş nasıl da güzel başlamıştı. Yorgun ama bir o kadar harika bir sabahın yarattığı mutlulukla yanında uzanan sevgilisinin boynuna da sokularak yaşadığı huzurlu sabahın tadını şimdiden çıkarmaya başladı. Gerisi mi? Gerisi aşktı.

___

Her şey nasıl olup bitiyor buraya nasıl geldiğini anlamayı reddediyordu beyni. Gözleri sanki görmüyor, kulakları uğulduyor hissettiği derinden sevgi ve yumuşak dudakların boynunda gezişi içini gıdıklıyordu. Bu muydu yoksa sevgi? Aşk böyle mi hissettiriyordu? Güçlü bir içki gibiymiş gibi düşündü Baam. Oysa ki daha önce hiç içki içmemişti.

Boynunu işgal eden dudakların sahibinin parmakları gömlekli pijamasının düğmesine uzandı. Yavaşça aralanan düğmeler ile ortaya çıkan her milimetre kare tene derin öpücükler konduruyordu kucağında oturduğu çocuk.

Cümlesini tamamlar tamamlamaz dudaklarına atılan dudakların ardından sıkıca tutularak odalarına sürüklenmiş daha sonrasında da aynı pozisyonu almaya ant içmiş gibi boynuna atılmıştı mavi gözlü oğlan çocuğu. Susamıştı, beklemişti. Her şeyden çok beklemişti. Şimdi ise beklediğinin karşılığını almasının vakti çoktan gelmişti.

Baam ince pijamasının bile üzerinde ağırlık yaptığını farkettiğinde Khun'un boynuna sarılı ellerini sıkılaştırıp ani bir hamleyle çıkarıverdi kollarından düğmeleri çoktan açılmış pijamasını. Pembe kalın dudaklar boynunda bıraktığı izlerden yeterince emin olduktan sonra köprücük kemiklerine yönelmiş sakin ve yavaş ancak sert bir şekilde öpücüklerini kondurmayı sürdürmüşlerdi omuzlarının her tarafına.

Khun çocuğun sol omzuna ilerledi. Üçgen şeklinde üç tane ben'in yaptığı küçük deseni farkettiğinde gülümseyip her birinin üzerine küçük bir öpücük kondurdu ve çocuğun belindeki ellerini aşağıya ilerletip kısa şortun lastiğini sıyırıp iç çamaşırına attı.
Baam çocuğun ellerinin ulaştığı yerle istemsizce kanın alt taraflarında kaynamasına engel olamayarak çocuğun ensesindeki saçları çekiştirdi.

Khun'un omzuna kafasını yaslayıp burnunu boynuna yakınlaştırdığında hissettiği lavanta kokusu öyle güzeldi ki rahatlamak kaçınılmaz oluyordu. Kemikli eller kalçasında rastgele hamleler yapıp onu kendine daha da yaklaştırmaya çalıştığında dudaklarını kucağında oturduğu çocuğun boynuna ufak ufak öpücükler bırakarak bastırdı. Kendine hakim olamayıp hızlı hızlı alıp verdiği nefeslerini kontrol etmeye çalışıyordu ama pekte başarılı olabildiği söylenemezdi.

Baam bunun işe yaramayacağına karar verdiğinde kafasını çocuğun boynundan kaldırdı ve hala daha adonislerinin hemen altında duran büyük elleri kavrayıp parmaklarını iç içe geçirerek ona bu durumda bile şefkatle bakan mavilere bakıp dudaklarını onu bekleyen dudaklara kapadı. Khun üst dudağını kendi dudakları ile sıkıştırdığında o da çocuğun alt dudağına aynı işlemi uygulamış birleşen ellerini daha da sıkılaştırıp ayrı olan ellerinden birini çocuğu kendine daha da yakınlaştırmak ister gibi ensesine atıp, dolamıştı.

Nefessiz kalıp ayrıldıklarında Baam dizlerinin üzerinde doğruldu, şimdi mavi gözlere üstten bakıyordu ve bu itiraf etmek gerekirse hoşuna gitmişti. Çocuğun üzerine ağırlığını verip yatağa devrilmesini sağladığında üzerinde oturduğu organla kan beynine sıçramış gibi hala birleşik parmaklarını aniden sıkıp dudaklarının yaslı olduğu dudaklara ani bir inleme bırakmıştı.

Ne olduğunu anlamadan beline sarılan el ve soğuk yatak çarşafına değen sırtıyla bir rüyadan uyanmış gibi kendine geldi. Gözlerini kırpıştırdı ve üstünde dikili duran çocuğun yüzüne baktı. Khun hızla tişörtünü iki yanından tutup bir çırpıda çıkarıp köşeye attığında tek bir hamleyle de bacaklarına yapışan kendi eşofman altını halletmişti bile.

Don't ignore me.  [𝚔𝚑𝚞𝚗𝚋𝚊𝚖]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin