Sabah olduğunda ve güneş perdenin arasından yavaşça içeri sızmaya başladığında gözlerine giren ışıkla huysuzca kıpırdandı Baam.
Elini birkaç kez gözüne götürdü, ancak en sonunda pes etti ve ela rengi gözlerini açtı. Kirpiklerini kıpraştırdı. Vücudu kollar tarafından sıkıca sarılıydı ve kafası yumuşak bir yere yaslıydı. Ferahlatıcı bir koku soluyordu. Kafasını oynatmasıyla onu sıkıca salan ellerin tutuşu gevşedi.
"Günaydın." dediği hafif çatallı bir sesle. Kafasını yukarı kaldırmış, yansıyan güneş ışığına karşılık olarak ela gözlerini öylece sergilemişti mavi saçlı çocuğa.
"Günaydın." diye yanıt verdi Khun. Gözleri hafif kızarıktı. Ne zaman uyuyakaldığını bilmiyordu, iradesinin son damlasına kadar Baam'ı izlemeye uğraşmıştı dün gece. Uyurken o kadar güzeldi ki karşısındaki çocuk, istemsizce her gecelerinin böyle olacağını düşünmeye başlamıştı.
Hayal kurmak güzeldi, güzeldi ama fazlası zarardı. En çok sizin uykularınızı kaçırır en çok sizin, olmayan işler peşinde koşmanızı sağlardı. Gerçekleşmeyen rüyalar, hayal dünyasında yaşayarak mutlu olan insanlardan birine dönüştürürdü sizi.
Khun bunu biliyordu. Birinci elden gözlemlemişti çünkü..
"Uykun var mı? İstersen hala uyuyabilirsin." dedi yumuşak sesiyle. Baam farketmişti, Khun'un sesi sadece onunla konuşurken bu kadar yumuşak çıkıyordu. Mavilinin eli istemsizce kahverengi saçlara uzandı. Çocuğun anlına düşen dalgalı buklelerden birine kibarca parmağını dolayarak yana sürükledi. Baam bu hamleyle gülümsedi, sevgi görmek iyi hissettiriyordu.
"Biraz daha uyumak istiyorum."
Khun kafasını salladı, yataktan kalkmak için hamle yaptığı sırada Baam onu kolundan yakaladı.
"Khun, sende uyumalısın. Gece iyice dinlendin mi?"
"Ben iyiyim." diye yanıt verdi çocuk karşılık olarak.
Baam çocuğun kolunu bıraktı. "Peki." diyerek üzerine daha çok çekti pikeyi.
Khun çocuğun uyuyacağını anladığında çıktı odadan. Yavaşça doğruldu ve kapıya adımladı. Hazırlaması gereken bir kahvaltı vardı.
•
"Khun, yardım et!"
Khun içtiği soğuk suyun boğazından geçmesine izin verdi ve yutkundu. Adem elması yukarı aşağı hareket ederken kafasını mutfağın girişine, yani sesin geldiği tarafa çevirdi.
"Ne oldu?"
"S-ı-ıkıştım." diye kesik kesik bir ses geldi içeriden.
Khun gözlerini devirerek salona adımladı. Koridordan geçti ve salona girdiğinde ağzından kaçan bir kahkahaya engel olamadı.
"Ne yaptın böyle?"
Baam onun giymesi için verdiği gömleğin içine sıkışmıştı ve üstelik kafası gözükmüyordu. Tek koluda içeride mahsur kalmıştı.
"Kafamdan çıkmıyor, yardım et!" dedi mutsuz bir sesle Baam. Biraz utanıyordu açıkçası. Gömlek üzerine çok bol olacak gibi gözüktüğü için düğmelerini açmadan giymeyi denemişti ama bu seferde kafası büyük gelmişti.
"Düğmelerini neden açmadın ki, aptal." diye azarladı onu Khun. Ama sesi yumuşaktı ve eğleniyor gibi gözüküyordu.
Çocuğa doğru bir adım attı ve gömleğin en alt düğmesini yavaşça kemikli parmaklarıyla açtığı sırada "Nefes alamıyorum hızlı olsana!" diye bir sitem yükseldi Baam'dan. Khun sırıttı ve daha hızlı bir şekilde açmaya başladı düğmeleri.
En son çenesinin üstündeki düğmeye geldiğinde onu da canını acıtmadan açabilmişti. Gömlek iki parçaya ayrılıp kızarmış yüzü ve havada dikilen kolu özgürlüğe kavuşurken derin bir oh çekti.
"Teşekkür ederim." diye mırıldandı hemen karşısında mavi gözleriyle ona bakan çocuğa.
Altında sadece boxerı vardı ve üstünde Khun'un ona büyük gelen oversize bir gömleği bütün göğsünü meydana çıkarıyordu, üstelik dün Khun'da uyumuştu. Bu onu biraz utandırıyordu. Sanki şuanki pozisyonları şey gibiydi.. şey.. Sevgilisinin evinde kalıp sevişmeden sonra onun kıyafetlerini giyen kız gibi...
Bu düşünce ile bakışlarını kaçırdı mavi gözlerden. Yanaklarının kıpkırmızı olmasını engellemeye çalışsa da yüzüne çöken sıcaklığa engel olamıyordu.
"B-ben artık eve gitmeliyim." dedi kekeleyerek telaşla.
Khun milim kıpırdamadı. Çocuğa doğru bir adım attığı sırada Baam telaşla geri çekildi. İşte tam o an oldu. Baam arkasında hissettiği koltuk sapıyla bacaklarının havaya doğru kalktığını ve kanepeye doğru düştüğünü hissetti. Düşerken de sanki düştüğü yer yumuşak değilmiş gibi telaş yaptığı için ufak bir çığlık çıktı ağzından. Khun'un yakasını kavradığı gibi kendine doğru çekti ve çocuğun üzerine düşmesini sağladı.
Hafif bir pof sesiyle ikisi birlikte kanepeye düştüklerinde birkaç saniye sessizlik oluştu ortamda.
En sonunda Khun kafasını koyduğu -isteyerek değil- Baam'ın göğsünden kafasını kaldırdı ve çocuğa baktı.
Baam kıpkırmızı kesildi.
"Şey ben d-düşerim sanmıştım o-o yüzden oldu, bir anda n-ne olduğunu anlamayınca birden şey oluverdi yani seni de çekmiş oldum ama bir yere t-tutunmaya çalışıyordum. O yüzden şey ettim yani-"
Sözleri Khun'un kıkırtısıyla kesilirken bozularak mavilinin suratına baktı.
"Ne var ya?"
Khun çocuğun ela gözlerinin içine ciddiyetle baktı birkaç saniye.
"Şu anda üzerinde benim gömleğimle altımdasın, üstelik sadece boxerın var."
Baam'ın yanakları kıpkırmızı olurken hızla itledi üstündeki oğlanı. Khun buna karşı gelmedi. Bugün için dedikleri Baam'a yeterde artardı bile.
Zira çocuk zaten küçük dilini yutmak üzereydi."N-ne ima ediyorsun ki sen? Ö-öyle bir şey çok saçma. E-eve gitmem lazım benim. Evet ev. E-eve gitmem lazım. "
"Tamam gidersin önce bir kahve içeceğim ister misin?" dedi Khun rahat bir tavırla.
Baam yutkundu. "Yok, benim hemen gitmem lazım eve yani. Çok acil. Gidiyim ben. " diye koşturdu ve kapı koluna asıldı.
Khun yavaş adımlarla mutfağa girdiği sırada sesini çocuğun duyması için hafif yükselterek konuştu.
"Öyle gitmeyi düşünmüyorsun herhalde! Gel buraya, ben bırakırım seni."
Baam açtığı kapı kolunu geri kapattı. Cidden üstünde ne olduğunu unutacak kadar telaş yapmıştı.
"D-değiştirmeliyim." diye mırıldandı kendi kendine. Ama Khun bunu duydu.
"Kaladabilir."
Bunun üzerine Baam sinirle ayaklarını zemine vurarak yürüdü koridorda.
"Çok kötüsün Khun!" demeyi de ihmal etmemişti. Ve tabi karşılığında ne almıştı dersiniz? Evet! Bir kahkaha daha!
•••
Bu bölüm azıcıkın kısa çünkü tıkandım biraz
Ama böyle anları da aşırı tatlı değil mii
Asıl hikaye bir sonraki bölüm başlayacak ehehe
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Don't ignore me. [𝚔𝚑𝚞𝚗𝚋𝚊𝚖]
FanfictionSarışın kız bir çığlık gömdü ortama. Hayır çığlıkla karışık bir kahkahaydı bu. O kadar ciddiye almıyordu ki karşısındaki rakibini, alay ediyordu onla. "Bu beni durdurur mu sandın? Acınasısın sen. O ne yaparsam yapayım bana geri gelecek. Ne yaparsam...