nasıl gidiyor düşüncelerinizi merak ediyorum inşallah hikayeyi batırmam.oy ve yorum yapmayı unutmayın lots of love.
Louis gideli yaklaşık 2 saat oluyordu, ben artık yorulduğumu söyledikten sonra beş dakika boyunca susup oturduk. Bazen gözlerimiz konuştu bazen sadece birbirimizin her ayrıntısını sanki son kezmiş gibi inceledik.
Sonrasında Louis kalkmak istediğini söylemişti, ona kapıyı açtığımda gözlerime bakıp gidecekken dayanamayıp kolunu tutup kendime çevirdim ve ona sıkıca sarıldım onun kolları benim boynuma giderken ben onun belini tuttum sıkıca. Hissettirmeden burnumu boynuna yaklaştırıp kokusunu içime çektim. Bu beş saniyelik sarılma olmasına rağmen bana beş dakika gibi gelmişti.
Ayrıldığımızda gözlerimiz buluştu bu sefer kırgın değil ışıltıyla parlıyordu maviler.
"Zaman ayırdığın için teşekkür ederim. Sonra görüşürüz ?" dedi emin olmak istermiş gibi.
"Artık bir şeyler için çabalarsan neden olmasın, görüşürüz." dedim ona bakıp başımı yana yatırarak gülümsedim ve uzaklaşmaya başladı.
Kapıyı kapattım ve yavaşça kendimi yere bıraktım artık kendimi tutamayarak ağlamaya başladım neden bilmiyorum üzüntü? hayır. mutluluk? hayır. Galiba yorulduğum içindi onu her bir hücremle sevsem de olmuyordu işte bir türlü beceremiyorduk mutlu olmayı. Başından beri önümüze hep engeller çıkmıştı. Modest, Simon, pr ilişkileri, beardlar... Ben her zaman açık olmaktan yanaydım sonuçta biz suç işlemiyorduk ya? Aşıktık sadece 16 yaşından beri ona deli gibi aşıktım bu muydu suç olan. Her zaman içimde bir umut vardı belki bu sefer diyordum hep ama yapamadık.
Ne kadar oturdum bilmiyorum yarım? bir? iki saat ama en son kapının önünde göz yaşlarım yanaklarımda kurumuş olarak uyanmıştım. Kalkmaya çalıştıkça başım dönüyor, gözlerimin önü kararıyordu kendimi toparlamaya çalışarak mutfağa attım büyük ihtimalle açılıktan böyleydim çünkü en son yemek yediğimde saat 10 du şimdi ise gece saat 1 e geliyordu. Ev yapımı bir şeyler hazırlayacak güç bulamadığım için buzluktan çıkardığım hazır pizzayı kutusundan çıkarıp fırına attım.
Aklıma Niall geldi, o çok severdi yemek yemeyi ama son zamanlarda medyada gördüğü şeyler yüzünden o da yemek yemek istemiyordu. Medya ne kadar birbirimizle görüşmediğimizi söyleyip bunu bizim de bunu söylememiz için zorlasalar da biz haftada en az 1 kere görüşmeye çalışıyorduk. Yani en azından Niall ile.
Fırından gelen ses ile elime havlu alıp pizzayı fırından çıkardım, yanına dolaptan gazlı içecek çıkarıp mutfaktaki masaya oturup yemeye başladım. Telefonuma gelen bildirimle elime alıp pizzadan bir ısırık daha aldım. Genelde güvenlik sorunlarıyla whatssap kullanmıyordum zaten grup ara verdikten sonra sosyal medyaya da çok girmiyordum. Sms geldiğini görünce uygulamaya girdim.
niall
harry müsait misin?
haz
evet dostum, bir sorun mu var ?
niall
hayır sadece seni merak ettim bir kaç haber gördüm ve iyi olup olmadığına emin olmak istedim.
Herkes gibi o da görmüştü haberleri şaşırmamam gerekiyordu hatta hala Jeff beni nasıl aramadı onu düşünüyordum.
haz
ben iyiyim dostum zaten sana anlatmam gereken şeyler var ama böyle olmaz yarın Brezilyadayım sonra tekrar Los Angeles'a döneceğim o zaman bulup konuşuruz.
niall
tamamdır kendine dikkat et konuşuruz sonra.
haz
sende dostum.
Niall her zaman en yakınımdı, Zayn ile ne kadar iyi anlaşsakta gruptan ayrıldığından beri çok sık konuşamıyorduk ama medyanın yansıttığı gibi küs ya da görüşmüyor değildik.
Liam ile ayda bir ya da iki kez görüşüyorduk ama onda bile asla Louis yi konuşmazdık, başlarda Liam konuşmak istese bile ben ondan bahsetmek istemediğimi söylemiştim sonuçta Liam ve Louis'nin ne kadar yakın olduklarını biliyordum ve ne konuşsak ona anlatacaktı, ben ne kadar onu özlesem de gururuma yediremezdim.
Üstümü değiştirmeden yatağa girip bugün olanları düşündüm. Uykuya daldığımın farkında bile değilken.
Sabah yedi gibi kalkıp eşyalarımı topladım, sonuçta 2 hafta kadar ara vermeden önce son kez konser vermem gereken Brezilya vardı. Brezilya. Ne kadar anımız vardı orada aklıma hayranlardan saklanmak için bindiğimiz küçük minibüsün arka tarafında yaşananlar geldi. Niall klostrofobisi olduğu için huzursuzken, Zayn sevdiğini söylüyordu, biz ise Zayn konuşurken sessiz kalmaya çalışıp öpüşüyorduk. Keşke o zamanlarda kalsaydık ve aramıza böyle şeyler girip bu masum aşkı kirletmeseydik.
Eşyalarımı toplayıp kapı önüne çıktım, Mitch ve diğerleri beni bekliyordu yanlarına yaklaşıp selam verdik ve hepimiz siyah büyük araca bindik. Araba havaalanına doğru giderken diğerleri kendi aralarında konuşuyorlardı. Ben ise bugünkü konseri düşünüyordum, tüm biletler yaklaşık 1 dakika içerisinde sold-out olmuştu aslında övünmek gibi olmasın tüm konserlerim öyleydi ama hiç bu kadar kısa sürede olmamıştı.
Havaalanına geldiğimizde uçağımız olduğu kısmın salonunun önünde beklemeye başladık, bir kaç hayran beni fark etmiş olacak ki yanıma gelip fotoğraf çekilmek istediler neyse ki kalabalık değillerdi. Bir kaç poz verdikten sonra anons sesini duyduk ve uçağa doğru yürümeye başladık. Fakat yine akşam ki konserin benim için ilginç olacağını bilmediğim için rahattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
far from you// L.S.
Non-Fiction"2 yıl boyunca neden hiç beni aramadın, aylarca telefon başında senden bir çağrı bekledim ama gelmedi bende pes ettim artık" dedi Harry hüzünlü bir sesle. "Artık burdayım bebeğim her şeyi düzeltmek için buradayım."