Uçaktan indiğimde Niall ile sözleştiğimiz için eve gitmeye karar verdim üstümü değiştirip Niall'ın evine gitmek için hazırlanmam gerekiyordu. Yaklaşık 1 saatimin olmasıyla duşa doğru gitmeye başladım, uçakta gördüğüm rüyadan sonra her yerim ter içinde uyandığım için eve girer girmez kendimi sıcak bir duş almak için banyoya attım.
Niall benimle konuşmak istediği konuların olduğu ve bunun için en yakın hangi zamanda görüşebiliriz diye aramasından sonra ona Brezilya'dan döndüğüm günün akşamı buluşabileceğimizi söylemiştim. Onu ve harika fikirlerini özlemem ise en erken hangi saati söyleyebilirim diye işleri aceleye getirdiğimdendi.
Sıcak duşun ardından elma kokulu kremlerimi sürüp üzerimi giyinmem ise banyoya kıyasla daha az vaktimi almıştı elbette. Banyo dahil her yere yüzüklerimi çıkarmadan girdiğim için bu kısmı es geçebiliyordum. Niall'ın evinde buluşacağımız için giydiğim düz beyaz tişört ve bacaklarımı saran siyah pantalonum boynumdan asla çıkarmadığım haç kolyem ve kahverengi chelsea botlarımla kapıyı kitliyordum. Niall'ın attığı konumla yola çıkmak üzere arabaya bindim zaten evlerimizin arası yaklaşık 15 dakika olduğundan çok uzun sürmeyecekti. Saat öğleden sonra 6 olduğundan yolumun üstünde olan " in-n-out burger" ın olduğu yöne sürmeye başladım. Uzun zamandır yemediğimden ve Niall'ın da buranın hamburgerlerine bayıldığını bildiğim için ikimize de aldığım hamburgerlerle tekrar arabaya binip Niall'ın evine sürdüm. Elimde poşetlerle kapıyı çaldığımda duştan çıktığını düşündüğüm Niall İrlanda aksanıyla geliyorum diye bağırıyordu.
Kapıyı açıp beni gördüğü an elimdekileri yere düşürecek şiddette bana sarılmasıyla gözlerimin dolmasına engel olamadım. Yaklaşık 16 yaşımızdan beri birbirimizin en iyi arkadaşıydık ve bu kadar uzun zamandır ayrı kalmamız ikimiz için de üzücüydü. Yaklaşık 40 saniyelik sarılmamızın ardından Niall benim düşürdüğüm hamburger poşetlerini görüp bunun sevinciyle tekrar bana sıkıca sarılmıştı.
"Seni o kadar çok özledim ki Harry"
"Bende seni church boy" diye seslenmeme yüzünü ekşitmişti.
Mutfağa geçip poşetleri boşaltmasıyla karnımın guruldaması bir oldu bunu kısık sesle kıkırdayan Niall'a dilimi uzatırken onu ne kadar çok özlediğimi daha yeni farkına varıyordum. Yıllar önce verdiğimiz röportajdaki gibi birlikteyken yaptığımız şakalarımız, gülmelerimiz o kadar mükemmeldi ki. Saatin nasıl geçtiğini ikimiz de anlamıyorduk.
Bana tekrar birlikte golf oynatma sözü verdirtirken, bense ona birlikte bir konser yapma sözü verdirtmiştim bunu söylediğim an gözlerinin dolması ve karşımdan kalkıp gelip bana sarılması ve kısık sesiyle çok isterim dostum demesi ise benim için pahabiçilmezdi.
Ve içten içe konuşmak istediğim konu ise bu konuştuklarımızdan sonra iyi mi kötü mü olmuştu bilmiyorum ama Niall'ın konuya direkt,
"Harry beni dinle anlattıklarına bakılırsa Louis seni hala seviyor ve senin de ondan pek bir farkın yok evet bu zamana kadar yönetim yüzünden çok iyi şeyler yaşamadınız ama Louis artık Simon'dan kurtulmuş ve sende kendi çapında artık daha özgür olduğuna göre, belki hala medyaya açıklayabilecek kadar cesur olmayabilirsiniz ama en azından kendinize acı çektirmeyi bırakabilirsiniz." dedi ve bunları neredeyse tek nefeste söylemesi ise anlık şok geçirmeme neden olmuştu.
Ben ise ona fısıltı şeklinde bir 'deneyeceğim' sözü verirken ellerimin titremesine engel olamıyordum. Onu çok özlemiştim ve en son görüşmemizin üzerinden beni sevdiğine olan inancım bir tık artmışken yine de bunca zaman içerisinde olan olayları kendime yediremiyordum. En azından deneyeceğim diyerek Niall'ın yüreğine su serpmiştim bu sözün ne kadarını gerçekleştirebileceğim ise meçhuldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
far from you// L.S.
Non-Fiction"2 yıl boyunca neden hiç beni aramadın, aylarca telefon başında senden bir çağrı bekledim ama gelmedi bende pes ettim artık" dedi Harry hüzünlü bir sesle. "Artık burdayım bebeğim her şeyi düzeltmek için buradayım."