Hikaye nasıl gidiyor sizce?
***
Melek desenleriyle işlenmiş büyük ikili kapıyı açarak kütüphenin içine doğru ilerledim. Büyük pencerelerinin önüne dizilmiş heykelleri inceleyerek yürüyordum.
Omzuna konmuş kanatlı yaratığa bakan yaşlı kadın heykelinin önünden geçerken tuhaf bir his sardı vücudumu.
Yerimde durup bakışlarımı heykele çevirdim. Bir süre onu izledikten sonra araştırma yapmak için yaratıklar hakkında bilgi bölümüne doğru yürüdüm.
Bu bölümdeki çoğu kitabı okuduğum için ilk olarak buradan başlamaya karar vermiştim.
Sabahın erken saatlerinde önümdeki kitaba odaklanmış bir şekilde hayatımı anlamdırmaya çalışıyordum.
Etrafta fazla kişi olmadığı için rahattım. Elimdeki kitabı okurken istemsizce kaşlarım çatılmıştı. Yaratıkların tehlikeli olduğundan bahseden kitap onları sadece ölümcül silah olarak görüyordu.
Huzursuzca bitirdiğim kitabı masanın kenarına bırakarak sıradakini aldım. Bu kitapla birlikte insanların düşünme yapısı beni hayrete düşürmüştü.
Yaratıklara canlı gözüyle değilde silah gözüyle bakıyorlardı. Oysaki onları ön yargısız bir şekilde incelediğinizde masum ve çok güzel olduklarını fark edebilirdiniz. Ama tabiki insanın kibri gözlerini kör ettiği için herkesi kendisi gibi sanıyordu.
Yaratıkların tehlikeli özellikle bazı türlerin çok tehlikeli olduklarını duymuştum. Ama şu ana kadar karşılaştıklarımı düşünürsem onlara tehlikeli demezdim. Korktukları için kendilerini savunuyorlar derdim.
Bir kitabı bitirip yeni bir kitaba başladıkça şaşırıyordum, bunları yazan kişilerin düşünce yapılarına.
Kütüphane yavaş yavaş dolmaya başlamıştı. Ben yeni bir kitaba geçtikçe kütüphane daha da artıyordu.
Saatlerdir bir şeyler okuduğum için gözlerim ve sırtım ağrımaya başlamıştı. Esneyip ellerimle gözlerimi ovduktan sonra biraz dinlenmek için gözlerimi kapattım.
Erken uyandığım için fazla zaman geçmeden uyuyakalmıştım. Bu yüzden ne yanıma gelen kişiden ne de ben uyanana kadar beni izlediğinden haberim olmuştu.
Yanağımda hissettiğim dokunuşlarla gözlerimi yavaş yavaş araladım. Hiç beklemediğim bir manzarayla karşı karşıyaydım şu anda. Minho başını benim gibi masaya yaslamış parmakları yanağımı üzerinde gezerken hafif bir gülümsemeyle beni izliyordu.
Yeni uyandığım için olanları tam algılayamamıştım bu yüzden sadece ona bakakaldım.
Uykum olduğu için gözlerim yeniden kapanırken en son gördüğüm şey bana bakan bir çift göz olmuştu.
Minho ise aynı şekilde beni izlemeye devam etmişti.Beni sarsan kişiyle tekrara gözlerimi araladığımda bu sefer karşımda Hyunjin'i buldum.
" Sonunda uyandın. Sabahtan beri buradasın, hadi akşam yemeği yiyeceğiz."
Başımla onu onaylayarak ayağa kalktım ve esneyerek kendime gelmeye çalıştım. Sakin adımlarla kütüphaneden çıkmış yemekhaneye doğru gidiyorduk.
" Uykun geldiğinde odan da uyu bir dahakine. "
Benden uzun olduğu için rahat bir şekilde kolunu omzuma atmış saçlarımı karıştırıyordu.
"Aslında sadece gözlerimi dinlendirecektim ama uyuyakalmışım."
Yemeklerimizi alıp Felix ve Seungmin'in oturduğu masaya doğru ilerledik.
Acıktığım için hemen yemeğe başladım. Mutlulukla çorbadan bir kaşık aldığımda aklıma gelen şeyle öylece kaldım.
Görüntüler gözümün önünden geçerken elimdeki kaşığı sakince masaya bıraktım. Bugün tam olarak ne olmuştu?
Minho neden yanıma gelmişti? Göz göze geldiğimiz anı hatırladığımda tüylerim diken diken oldu. Belki de rüya görüyordum. Şu sıralar Minho hakkında fazla düşündüğümden rüyama girmesi normaldi. Aynen normaldi.
Kendi içimde tartışırken Felix'in tuhaf bir şekilde bana bakıtığını fark etmemle sevimlice gülümseyerek yemeğime kaldığım yerden devam ettim.
" Hyunjin ben uyurken yanımda başka birini gördün mü?"
" Hayır. Neden sordun?"
Omuz silerek küçük ekmek parçasını ağzıma attım. Rüya olduğuna inanmak istediğim için rüya olduğuna inandım. Eğer bunun gerçek olduğunu düşünseydim aklıma gelen sorular tarafından boğulurdum.
"Öylesine, merak ettim."
Yemekten sonra biraz sohbet etmiştik. Ardından ayağa kalkarak kütüphaneye doğru gitmeye başladım. Uyuduğum için şu an uykum yoktu. Kaldığım yerden araştırmaya devam edebilirdim.
Kütüphane artık iyice boşaldığında nefesimi bıkkınca dışarı vererek geri yaslandım. Kaç saattir okuyordum ama hiçbir şey yoktu. Sadece yaratıklar ve onların çok tehlikeli oldukları yazıyordu.
Okuduğum kitabın bitmesine az kaldığını fark ettiğimde bunu bitirip uyumaya gitmeye karar verdim.
Yarım saat sonra uykum geldiği için esnemeye başlamıştım. Okuduğum kitap bittiğinde masadaki diğer kitapları yerlerine koyup yurda doğru ilerledim. Odaya girdiğimde sessiz bir şekilde yatağıma yatarak kendimi uykunun kollarına bıraktım. Yarın gitmem gereken bir ceza vardı.
Felix sayesinde derse geç kalmadan uyanmıştım. Hazırlandıktan sonra Seungmin'in odasına giderek onu bekledim. Bugün birlikte gitmeye karar vermiştik.
Yol boyunca Seungmin'e eğitmenler hakkında sorular sormuştum. O da bana bildiklerini anlatmıştı fakat istediğim bilgileri alamamıştım.
Eğitim alanına yaklaştığımızda her şey farklı gelmeye başlamıştı. Eğitmenler olsun, okul olsun.
Daha eğiitmenin gelmediğini gördüğümde Seungmin ile bir köşede beklemeye başladık.
Üzerimde hissettiğim bakışlarla derin bir nefes alarak çevreme kısaca göz attım. İçimden olanların bir rüya olduğunu tekrarlıyordum. Tam o anda göz göze geldik.
Minho her zamanki gülümsemesiyle bana bakıyordu. İfadesiz bir şekilde onun yaptığı gibi gözlerinin içine bakmaya devam ettim.
Aslında düşününce bana her şeyi sorgulatan kişi Minho'ydu. Aklımı karıştıran, kendimden şüphe duymamı sağlayan.
Düşüncelerim yüzünden kendime alayla güldüm. Sadece kendimi kandırıyordum. Aslında en başından beri bir şeylerin farkındaydım. Şimdi sadece bunu Minho'nun üzerine yıkmak istiyordum.
Çünkü eğer bunları düşünmeye devam edersem benim için her şey daha da karmaşık olacaktı. Ve ben sakin bir hayat istiyordum.
Daldığım yerden bakışlarımı yeniden Minho'da çevirdim. Yüzündeki gülümsemesi gitmişti. Meraklı bakışlarla beni incelerken büyük ihtimal ne düşündüğümü anlamaya çalışıyordu.
Sorun şu ki ne düşündüğümü ben bile anlamıyordum.
~~~~~~~~~~
Yorumlarınızı bekliyorum ^_^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rare / Minsung
Fantasy"Görüntü değişiyor..... Bu sefer kendimi görüyorum.....Her zaman ilk olarak kahramanları gören ben bu sefer kendimi görüyorum...."