12

101 17 2
                                    


Gözlerimi devirerek ona arkamı döndüm. Kendi çadırıma gidip biraz uyumak istiyordum. Nedense yorgunluk çökmüştü.

Fakat Minho omzumdaki kolunu sıkılaştırarak gitmemi engelledi.

"Ne düşünüyorsun bu olanlar hakkında?"

"Neler olduğunu bilmiyorum. Anlamaya çalışıyorum fakat hiç yardımcı olmuyorsun."

Yalandı.

Bir şeyleri anlamaya başlamıştım. Ama bunu Minho'ya söylememe gerek yoktu. İlk onun bana gelmesi gerekiyordu. Onu daha çözememiştim çünkü.

" Sanırım biraz daha zamana ihtiyacın var."

Klasik gülümsemesiyle birlikte bana baktığında kaşlarımı çatarak ona doğru bir adım attım. Aramızdaki mesafe azalırken şaşkınca hareketlerimi izliyordu.

" Bu olanlar seni fazla eğlendiriyor gibi. Ne olmasını bekliyorsun? Bildiklerini söyle artık."

Kaşlarını kaldırarak başını iki yana salladı.

" İlk olarak bildiklerini söylemesi gereken kişi sensin."

Dudaklarımdan dökülen bıkkınlık edasıyla olanların saçmalığına güldüm.

" Sanırım sana güvenmeyi düşünmek bir hataydı. "

Ondan tarafa bakmadan arkamı dönüp giderken belimde hissettiğim kollara durmak zorunda kaldım.

Bir şey söylemeden sarılmaya devam ettiğinde sinirle nefesimi dışarı verdim. Tam yeniden yürümeye başlayacaktım ki kulağımda hissettiğim titrek nefesle olduğum yerde kaldım.

" Özür dilerim. Sadece senin için böylesi daha iyi olur diye düşünmüştüm."

Kulağıma doğru fısıldarken sesi üzgün geliyordu.

" Ne benim için iyi olur Minho?  Şu anda tek ihtiyacım olan şey bazı şeyleri anlamak."

Tüm birikmiş duygularım omzumda toplanmış gibi hissettim. Yorgunluk vücudumu sararken kendimi Minho'ya yasladım. Başımı omzuna koyduğumda gözlerimi kapattım.

"Çok yoruldum."

Sesimin acizliğine kızacak halim bile kalmamıştı.

" Sana her şeyi anlatacağım, geri döndüğümüzde."

Şaşırarak ondan uzaklaştığımda gözlerine baktım. Ciddi duruyordu. Başımı sallayarak onu onayladım.

Ardından çadıra doğru ilerledim. Bir şeyler öğreneceğimi bilmek rahatlamamı sağlamıştı.

Fakat hala onun bana bir şeyler anlatacağı gün gelmemişti. Başıma bir sürü şey gelmiş ama o gün gelmemişti.

Okula geri döndüğümüz gün Felix ve Seungmin'e bildiklerimi anlatmıştım. Seungmin, Hyunjin gibi şaşkınca beni dinlemişti.

Fakat Felix beklediğimin aksine fazla sakin bir şekilde karşılaşmıştı anlattıklarımı. Sonra ise beni bir kenara çekerek yakın bir zamanda konuşmamız gerektiğini söyledi.

Onun bir şeyleri anladığını biliyordum. Bu yüzden konuşmak için zaman bulmaya çalışıyordum fakat işler istediğim gibi gitmemişti.

Sonraki gün eğitmen Wong tüm ders boyunca Luxların ne kadar tehlikeli olabileceğini anlatmış, onları kötülemişti.

Ben ise tüm ders göz devirmiştim. Işık Ormanında  herkes görmüştü Luxların ne kadar mükemmel olduğunu. Şimdi ise eğitmen öğrencilerin gözlerini boyuyordu yaratıkları kötü göstererek.

Rare / Minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin