"Ben senin vicdan azabınım , benden kurtulamazsın! "
Hastahane koridorunda iki kişilik taburenin bir tarafında ben diğer tarafında ise kısa sohbetimizden öğrendiğim kadarıyla gebeliğin son haftalarında olan kadınla birlikte hala ilk günki heyecanla, doktorun kapısının üzerinde duran bilgisayarda adımızın yazmasını bekliyorduk.
Yaklaşık üç ay önce yine aynı koridorda, asla bastıramadığım heyecanımla beklerken anne olacağımı öğrenmiştim.
İçimde asla tarif edemeyeceğim, kelimelerin kifayetsiz kaldığı bir sevinç vardı.Anne olacaktım yahu! Aslında getirdiği mutluluğun yanında içimi yakıp kavuran bir endişe de işlenmişti kalbime. Annelik böyle bir şeydi sanırım.
Sevdiğin kadar korkmak. Korktuğun kadar korumak. Koruduğun kadar sevmek.
Bir kısır döngü gibi ama sonucunda hep eşi benzeri olmayan bir sevgi var ediyor. Bir annenin yavrusuna olan sevgisi. Hakikaten de anlatılmayacak kadar kutsal, ancak yaşandığı zaman hissedilebilir bir sevgi.
Yanımda ki kadının hafifçe koluma dokunmasıyla başımı ona doğru çevirdim. Naif sesiyle konuştu.
"Ahsen Hanım, sanırım sizin sıranız." Reflesk ile cevap vermeden kapının üstünde duran bilgisayar ekranına baktığımda, yazan Ahsen Delibaş yazısı ile minik bir telaşla ayağa kalktım.
Kadına teşekkür ederken seri adımlarla doktorun kapısının önüne ulaşmış yavaşça içeriye girmiştim.Sevda Hanım her zaman ki güler yüzlülüğü ile karşılamıştı beni. Çok canayakın ve işinde oldukça başarılı bir doktordu. Gebeliğimin başlarında yaşadığım bütün o endişeleri onun yardımıyla atlatmıştım. Şimdi ise hem rutin kontrol hem de bebeğin cinsiyetini öğrenmek için gelmiştim.
"Hoşgeldiniz Ahsen Hanım. Eğer bahsedeceğiniz bir şikayetiniz yoksa sizi hemen ultrasona alalım. Notlarım da rutin kontrol olarak kaydetmişim."
Sakin sesine karşın, bu iki hafta da yaşadığım her hangi bir anormallik olup olmadığını tarttım kafamda. Bir kaç bulantı ve istifra haricinde bir şey olmadığına kanaat getirip kendi içimde başlattığım bir kaç saniyelik muhasebenin sonuna geldim.
Odaya girdiğimden beri yüzümden düşürmediğim gülümsemem ile cevap verdim.
"Hoşbuldum, şükür bir sorun yok. Evet rutin kontrol ama cinsiyeti de öğrenebileceğimizi söylemiştiniz."
Sevda Hanım hatırladığını belli eden bir kaç şey mırıldandıktan sonra eliyle hemen ileri de duran ultrason cihazını ve yanında ki sedyeyi işaret etti.
Küçük ve seri altı adımda sedyenin yanına ulaşmış, hemen yanda duran goloşlardan alıp ayakkabılarıma geçirmiştim.
Derin bir nefes alıp, kendimi hazırladığımda sedyeye bıraktım bedenimi. Bastırmaya çalıştığım heyecanım tekrar kendini açığa çıkarmıştı. Eldivenlerini takıp, hazırlığını yapan Sevda Hanımı beklerken derin nefeslere sığınıyordum.
"Karnınızı açın lütfen."
Sevda Hanımın sesiyle üstümde ki oversize tişörtü göbek deliğimin üstüne kadar çekip beklemeye başladım. Altımda ki pantolon zaten düşük bel olduğundan ona dokunmadım.
Bir dakika yirmiyedi saniye sonra soğuk jelin iç gıcıklandıran yapısını kasıklarımın hemen üstünde ki bölgede hissettim.
Ardından Sevda Hanım ultrason cihazının kolunu çokta sıkı olmayacak şekilde jeli sürdüğü bölgeye bastırdı. Yavaş hareketlerle oynattığı kolla beraber bakışları cihazın ekranında gezindi. Aynı bölgede hareketlendirdiği ikinci turdan sonra, yüzünde peydah olan gülümsemesi ile bakışlarını bana çevirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
11.CİNAYET
Novela Juvenil"Ben Eylem Martinez. Yirmi yedi yaşında dünyaya gözlerini açan o kadın. Sahip olduğu herşey ellerinden tek bir günde sökülüp alınan, Ahsen'in intikamı için uyandırılan bir canavar..." "Annesinin katili bir çocuktum ben, kimse güzel bir kalbimin olma...