Araf; Ruhun günah ile masumiyet arasında mekik dokuması.
Masumiyetin, günah havuzuna battıktan sonra geriye kalan kanla kaplı bedeninin mezarı.
Varoluş çığlıkları atan, pişmanlıkla dolu kalplerin çukuru.
Kana bulanmış hayatlarda hiç bıkmadan parıldamaya devam eden umudun beyazlığı.
Hayata devam etmek için çırpınan kız çocuğunun çığlıkları.
Babasına korkusuzca sarılmak için bekleyen kadının içindeki o engellenemez istek.
Araf'ta kalmak; Cehennem ateşinde yanarken, cennetteki güzelliklere seyirci olmak.
Her şey, herkes için bir açıklama yapılabilir, sebepler sunula bilirdi. Peki ya Eylem için?
Araf'ta doğmak, bunun nasıl bir açıklaması olabilirdi?
Cennet'in güzelliklerini tatmış, Cehennem çukurlarında acı çekmiş bir kadın olarak gözlerini açıp, dünyada ki vahşete ortak olan bir canavar.
Kendini Medusa'nın rakibi ilan etmiş, gözlerinin içine bakan herkesi çıktığı cehennem çukuruna gönderen o kadın.
Nasıl bir sebep sunulabilir di bu kadının uyanışına?
Dünyaya gelmesine izin verilmeyen o kalbin öfkesi miydi? Yok edilen 15 ruhun geride bıraktığı insanların kalbini dağlayan acılar mı?
Ahsen, çektiği acıya dayanamayıp uyandırmıştı Eylemi. Sessiz bir anlaşma yapılmıştı aralarında.
Ahsen, onu o yapan herşeyi Eylem'in geldiği cehennem çukurunda yok edip, Eylem'i acımasızlığın kucağına bırakmıştı.
Eylem ise acımasızlığa adeta aşık olmuş, verdiği intikam sözü için acımasızlığı baştan yaratmıştı.
Bütün bunların tek bir sebebi vardı. Eylem'in doğduğu Araf'ı da, çıktığı cehennem çukurunu da yaratan kişinin suçuydu bu. Bütün sebepleri kendi elleriyle hazırlamıştı.
Avcı
Kendi Azrailini kendi elleriyle silahlandırıp kendi ölümünü ince ince işlemişti çektirdiği acılarla.
Ayıboğan ne zaman kurtulmuştu, babaocağına dönmüştü, Fethi'yi yanımda götürdüğümü hangi ara fark etmişti hiç bilmiyorum. Özellikle bunları yapıp bana mükemmel bir nutuk nasıl çekebilmişti?
Haklı mıydı dediklerinde.
Yalan yoktu çok yorulmuştum.
Aylardır aldığım canların haddi hesabı yoktu. Bunu yaparken insanlığı bir kenara bırakıp, kurbanlara o kadar büyük acılar çektirmeye çalışıyordum ki. Ölmek için yalvarıyorlardı adeta. Kendi kendini öldürmek için küçük dilini yutan kişiler bile olmuştu. Bunları her yaptığım da Ahsen biraz daha gömdü kendini o çukura, Eylem ise biraz daha acımasızlığa olan aşkını harladı.
Ben kimdim peki? Arabanın aynasında gördüğüm bu gözler kimindi? Yanımda oturan adamın kim olduğunu anlamayacak kadar körleşen bu kadın kimdi?
Tanıyamıyordum ki ben kendimi. Ne Ahsen'in acizliği vardı üzerimde ne de Eylem'in acımasızlığı.
Güçlüydüm. Olduğum kadın çok güçlüydü, bir o kadar da yorgundu ama. Bezmiş hissediyordu. Verdiği intikam sözü dahi nefretini körüklemekte zorluk çekiyordu.
Yaşadığı bir çok olumsuzluğa rağmen hayallerinde yaşattığı o aileyi kurmuş kadının hayalleri bir anda yerle yeksan edilmişti.
Sevdiği ne varsa arkasında bırakmış, inanması güç, filmlere konu olacak bir hayata yeniden doğmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
11.CİNAYET
Novela Juvenil"Ben Eylem Martinez. Yirmi yedi yaşında dünyaya gözlerini açan o kadın. Sahip olduğu herşey ellerinden tek bir günde sökülüp alınan, Ahsen'in intikamı için uyandırılan bir canavar..." "Annesinin katili bir çocuktum ben, kimse güzel bir kalbimin olma...