Bölümde geçen POKER oynu karmaşık olduğu için en basit haliyle anlattım. Oyun çoğu yerde farklı şekillerde oynanır.
Bölüm Şarkıları /
Mansion/ paralyzed
Alexander Rybak/ fairytale
Oy vermeden bölüme geçilmesin.
8. BÖLÜM : "KORKU"
Keyifli okumalar...
Karanlıktan korkmayan ruhların geceye aşık olduğu söylenir. Gecenin bağrına bastığı yanlız ve terk edilmiş ruhlar ayın gölgesinde durdukları zaman ayın ruhların gölgesini daha karanlık gösterdiğini farkederler. Ayın gölgesi güneşin gölgesinden daha koyu bir renk olduğunu fark eden zehirli ruhlar gecenin gölgesine kalplerini saklarlar.
Karanlık koridorda kaskatı kesilmiş ensemde hissettiğim sıcak nefesle titrek bir nefes verip arkamda hissettiğim bedenle sertçe yutkundum. Ensemde hissettiğim sıcak nefesin sahibi uzaklaşırken, karanlık koridorda boş bir çabayla etrafıma baktım ama daha bir iki adım atmıştım ki, sert bir bedene çarpmamla meşalelerin yanması bir oldu. Çarpmanın etkisiyle dengemi kaybetmemle düşeceğim sırada belime dolanan eller beni sert bir şekilde kendine çekmesiyle düşmekten kurtulmuştum.
Beni kimin tuttuğunu görmek için başımı kaldırmamla soğuk bir ifadeyle gözlerimin içine bakan yeşil gözler baktım. Mercan yeşili gözleri dikkatle beni izlerken, karşımda dikilen adama şaşkınca bakıyordum. Koyu kahve rengi saçları ve belirgin yüz hatları olan oldukça yakışıklı bir adamdı. Meşalelerden yükselen alevler karşımda dikilen adamın yüzünü görmemi sağlıyordu, dolgun dudaklarına vuran alevler çok etkileyici bir ortam sağlıyordu ama bu benim için hiç önemli olmamıştı. Yüzümde dolanan gözleri gözlerim ve dudaklarımda gereksiz bir bekleyiş sürdürdükten sonra gözleri boynumda bir mücevher gibi parlayan kolyeme kayarken geri çekilmek adına dudaklarımı saran uzun ince dalları kesip, sesimi bulmaya çalıştım.
"Afedersiniz, çok özür dilerim sizi farkedemedim." adamın belime doladığı ellerinden kurtulmak adına geriye gitmeye çalışsamda sıkı tutuşu sebebiyle bir milim kıpırdanamamıştım. Uzun boyu nedeniyle alttan anlamsız bir ifadeyle karşımdaki adama bakarken, arkamdan gelen sert soluk beraberinde belime dolanan uzun parmaklar beni sert bir hareketle çekmesiyle sarsılarak geriye çekildim. Sırtımda hissettiğim sert göğüsle adını bilmediğim adamın kollarından çıkmıştım ama aldığım sert kül kokusuyla kalbim deli gibi atmaya başlamış, kendimi arkamda duran sert bedene yasladım.
Bu kokuyu biliyordum, aldığım keskin kül kokusu Keskin'e aitti. Buradaydı, daha doğrusu o ortaya çıkmıştı. Aldığım derin solukla ciğerlerimi dolduran kül kokusu ihtiyaçla hücrelerime akın ederken, kalbimin acı veren baskı duyduğum sert sesin sahibiydi. "Uzaklaş!" dedi ürkütücü bir sesle. Sert sesi alevleri yutmuştu. Öfkesi az önce beni belimden tutan adama yönelirken, belimi saran uzun parmaklarının baskısı artmıştı.
Keskin'in yüzünü görmesemde keskinleşen sert ifadesi ve çatılmış olan kaşlarını tahmin edebiliyordum. Karşımda dikilen adam Keskin'in ürkütücü hırıltısını umursamadan gözlerini benden ayırıp yırtıcı bir ifadeyle onu izleyen Keskin'e baktı. Mercan yeşili gözlerini dalgalandıran öfkeli ifade kısa sürsede yakalaya bilmiştim. Kısa bir süre daha Keskin'in sert bakışlarına karşılık verdikten sonra rahat bir tavırla iki elini koyu renk kot pantolonun ceplerine koyup ağır hareketlerle tırmandığı dağdan inip, yamacında olmamla ifadesizce gözlerime baktı, kurduğu köprünün yeşil dalları hareket ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİLEM + 18
ChickLit+ 18 "Çıkar şunu!" diye inlediğimde hiç oralı olmamıştı. Dudakları çektirdiği işkenceye devam ederken nefes almayı bırakmıştım. Elleri rahat durmayıp kasıklarıma ilerlerken dudaklarının verdiği acıyla çığlık atmıştım. "Napıyorsun sen!"dedim gözbebek...