"Küçük Prens"

124 9 19
                                    

Yeni bölüm ile karşınızdayım bir sonraki bölüm geç gelebilir çünkü  mezuniyet yılımın son haftalarına girdim. Anlayışla karışlayacağınızı umuyorum..

Herkese iyi okumalar dilerim..

Vote ve yorumları unutmayınız.. 

Bölüm : 18

Masal'ın Ağzından.

Günlerdir ışık olmayan bir tünelde yürüyüp duruyordum sanki. Sesler vardı beni mutlu eden ama uzaktı bana. Kabustu biliyorum gözümü açmak için çabalıyordum ama olmuyordu. Gözümün önüne en son gelen duvarın üstünden kaymam gerisi yoktu. Göz kapaklarım en sonunda birbirinden koptuğunda gözümde kurumaya yüz tutmuş yaşların akmasıyla günler sonra yaşam ışığımı görmüştüm en sonunda.

"Gül güzeli.." Boğukça ve kesik kesik cümlelerle sesleri işitirken gözüme sabitledikleri ışıkla kaçmak istedim. Aklıma gelen fener ışığıyla kafamı çevirip yastığa gömdüm korkuyla. "Masal.." Giray'ın sesiyle rahatlayıp kafamı kaldırdığımda gözleriyle buluştu gözlerim en sonunda. "Korkma kurtuldun. Güvendeyiz."

Yorgunca gözümü kapayıp açtım. Gözümü pencereye çevirdiğimde Gonca ve Poyraz'ın sarılıp kaldığını görünce hafifçe gülüp bakarken Gonca'nın aniden Poyraz'ı itip cama vurmasıyla daha da çok güldüm. Arkadan gelen Mert'le gülüşüm solduğunda Giray da bakıp hemen bana döndü. "Neden gelmiş?" yorgunca sorduğumda Giray gözünü kaçırdı. "Eksik kalsaydı keşke.." dediğimde Giray yüzünü koluna gömüp kahkahasını gizlemeye çalışırken doktorlarda gülmüştü.

"Laf sokmalarını bile özlemişim. Çok korkuttun bizi." Giray'ın bunu demesiyle ne kadar zamandır hastahanede olduğumu düşündüm.

"Ne kadar zamandır uyuyorum ki ben?"

"3 haftadır Masal hanım şimdi son kontrollerinizi yapıp sizi normal odaya alacağız." Doktorun dediğiyle şaşkınlıktan tepki veremedim. Giray ayaklanıp kapıdan çıktığında Gonca ve Poyraz'da el sallamışlardı aynı anda. Bende elimi kaldırınca Giray, Poyraz'ın yanına gidip mutlulukla sarılmıştı tabii o arada perde kapanmıştı kontrol için.

Sabah olduğunda dışarıdan gelen kuş sesleriyle uyandım. Doktorlar iki kişilik bir odayı Gonca'nın haftalardır burada kaldığını bildikleri için kalmamız için izin vermişlerdi. Iki ayrı koltuktada Poyraz ve Giray uyuya kalmıştı. Üçüde perişan olmuştu benim yüzümden Gonca da bana taraf dönmüş bir şekilde uyuya kalmıştı otururken yatağın içinde. Sakince dikişlerime ve iyileşmeye az kalmış yaralarıma dikkat ederek oturmak için yatağın başlığına dayandığımda odaya giren hemşire kapıyı sessizce kapıyık gülümseyerek yanıma gelip yardımcı oldu hemen. Yastığı düzelttiğinde yaralarıma bakıp, tansiyonu ve kalp atışlarımı ölçtüğünde bir isteğim olup olmadığını sordu. Kısaca su dediğimde yanıma bir şişe su getirip çıkarken teşşekkür edebildim.

Şişeyi açıp içtiğim sırada kapağı yere düşürünce Gonca'nın benileyerek uyanmasına güldüm isteyerek olmasada tam yatağının altına uçmuştu kapak. "Özür dilerim."

Gonca yere bakıp bana döndüğünde saçı dağılmış, gözleri neredeyse ince çizgi haline gelmişti uykudan. "Neydi o ses ya? Sen nasıl kalktın da su aldın?" Saçını yavaşça kaşıyarak kalkıp kapağı aramaya koyulduğunda bulup çöpe atmıştı hemen. Yanında getirdiği termosu alıp suyu ona doldurdup bana uzattığında koluna sarılıp kaldım.

"Uyu sen biraz daha okul yok Cumartesi ya." Termostan biraz daha su içip yanımdaki dolabın üstüne bıraktığımda Gonca dikkatlice yanıma oturup başını omzuma koyarak gözlerini kapattığında elimi başına koyup başımı da başına yaslayarak kaldım. Öyle uyuya kaldığımızı yemek getirip tekerlekli masanın yanımıza çekilmesiyle anlamıştım. Bu sefer hepimiz uyandığımızda birbirimize bakıp çıkan çalışanla kendimize gelmiştik.

VefaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin