Bryce Fox-Horns
The Phantoms- Into The DarknessSağımdaki dev gibi arabadan hızımı arttırarak uzaklaştım. Yol toplam 25 kilometreydi. 5. delik. Virajlarda dikkatli olmalıydım yoksa tek hamleyle mezarda olurdum. Böyleydi yarışlar. Ölümlü, zorlu koşullarda ama iyi paralarla.
Para... Umurumda değildi. İşin o kısmıyla ilgilenmiyordum. Hikmet Bey oldukça zengindi. Ama elde etmem gereken bir şey vardı. Çok az kalmıştı. Çok az...
Az önce onu geçtiğim araba yanıma yaklaştı. Sağa doğru ilerleyip arabanın ön kısmını kapıma sürttü. İleride yol tek şerite düşüyordu. Ya ona izin verecektim ya da uçurumun kenarından düşecektim.
Gülümsedim. Ben kaybetmezdim. Arabamın tekerleri sağa döndü. Şu an intihar edermiş gibi uçurumun kenardındaydım. Yanımdaki arabanın sahibini şaşırtmış olmalıyım ki arabası yavaşladı çok az. Hızlandım. Arabanın ön tekeri çoktan boşluktaydı.
Derin bir nefes alıp arabayla biraz daha sağa kaydım. Son on kilometreydi. Yarıştan çıkacak gibi duruyordum. Arka sağ teker de boşluktaydı şu an. Ve hızımı artırıp tüm gücümle direksiyonu sola çevirdim.
Birkaç saniye sonra tek şeritte ilerliyordum. Arkamda dev araba. Hızımı arttırdım. Ama arabadan dumanlar çıkmaya başlamıştı yavaş yavaş. Arabadaki ekrandan kalan metreye baktım.
Son 5 kilometre. Önümde birileri var mıydı bilmiyordum. Ama kaybedemezdim. Gaza yüklendim. Tek şeritten sağa keskin viraj aldım. Az kalmıştı.
Arabaya darbe aldım. Yanıma bakmamla siyah arabayı gördüm. Sol arka kapıma çapmıştı. Kapının içine çöktüğüne emindim. Muhtemelen benim önümdeydi ama beklemişti.
Bazıları için böyleydi. Kazanmak önemli değildi. Önemli olan diğerlerini parçalamak, yok etmekti. Eğlencesine ya da hırsına hiç fark etmez. Yarış alanında öldürsen de suçlu çıkmazdın ne de olsa. Kurallar.
Hızını arttırıp sağ kapıma çarptı. Kaçmadım. Arabasını arabama yapıştı. Tek bir araba gibi ilerliyorduk. Sonra kurtarıcımı gördüm. Yeşil bir araba hızla ikimize doğru geliyordu. Muhtemelen beni sıkıştırıp parçaladıktan sonra ikisi mücadeleye devam edecekti.
Yeşil arabanın bana sağdan çarpmasına çok az kalmıştı. Hızla frene bastım. Arabanın vitesini geriye atıp siyah aradan ayrıldım.
Ve pat. Bana çarpması gereken araba siyah arabaya çarpmıştı. Bense geride kalmıştım. Yeniden hızımı arttırdım. Onların yanından geçmeye çalışmadım. Şansım iyi giderse kazanabilirdim.
Aklımdan geçen fikirle gözlerimin parladığını hissettim. Hızlandım. Riskliydi. Oldukça riskli bir fikirdi. Ölebilirdim. Arabanınsa bir daha kullanılmayacak olacağından emindim. Umursamadım. Az önceki arabalar birbirini iterek devam ediyorlardı. Arabayı sola çevirdim. Hızlandım.
Ve bum. Bir saniye sonra uçuyordum. Arabanın yola ineceği zaman direksiyonu sola çevirdim. Araba yola indi. Oldukça gürültülü ve sert şekilde. Koltukta zıpladım. Artık daha yavaştım.
Sonra bitiş çizgisini gördüm. Gülümsedim. Hızımı olabilecek en son seviyeye getirdim. Bir dakika sonra çizgiden geçtim. İnsanların bağırışlarını duyuyordum. Boğazım kurumuştu. Arabadan çıkmadım. Bekledim. Biraz ileride geniş ekranda adımı görüp gülümsedim. Kazanmıştım. Yine.
"Sen salak mısın?"
Kapı açılıp içeri ince sesli İrem girdi. Bir yandan bana sayıp sövüyordu. Ellerimi kaldırıp şafaklarıma götürdüm. Başım ağrımaya başlamıştı. İrem'e bakışlarımı çevirdim. Mullet şeklinde kesilmiş kızıl saçları vardı. Üstünde siyah dantelli büstiyer ile siyah deri etek vardı. Bu kızın tarzını seviyordum. Kendine ne yakışacağını iyi biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
erazin
Action*Kuklalar, sahipler, seyirciler. Dünya üçünden oluşuyordu. Kuklalar görünmez sahipleri tarafından oynatılmaya devam ediyordu, sahibininin istediği gibi hareket itmeyenin ipi kesilirdi, sahneden yok edilirdi. Oyun bitince seyirciler alkışlardı ve sah...