The Neighbourhood- West Coast
Halsey-Young GodKoran Alaz.
Bu ismi daha önce duymamıştım. Ama İrem'in anlattığı kadarıyla oldukça varlıklı biriydi. Asıl bomba gittiğimiz barın sahibi olmasıydı. O gün göz göze gelmemizden birkaç dakika sonra ayağa kalkıp bardan çıkmıştı. Biz içmeye devam edip gece yarısı ayrılmıştık.
Birkaç gündür şirkete gidip geliyordum. Hikmet Bey'in suratına uzun zaman boyunca maruz kalmıştım. Şirketteki işler gayet basitti. Toplantıya gir, onayla, imzala, onayla, çalışanları kontrol et, onayla, kahve iç, onayla, toplantıya gir. Sıkıcıydı.
İrem'in gönderdiği elbiseyi siyah bobinden çıkardım. Oldukça parlak bir yeşil elbiseydi. Sırtında geniş bir dekolte vardı. İnce ip askılıydı. Üzerime geçirdim. Fiziğime uymuştu. Saçımı alttan dağınık bir şekilde topuz yaptım.
Son olarak kırmızı rujumu sürüp odadan çıktım. Merdivenlerden indim. Mutfağa girip ada tezgahın altındaki ikinci dolabın kapağını açtım. Boş rafı üç santim sağa oynattım. Sonra itekledim. Rafın arasına sıkışan anahtar düştü. Elime aldım. Dolabın kapağını kapatıp alt kata inen merdivenleri indim. Düğmeye basıp etrafın aydınlanmasına izin verdim.
Normal biri gelince burayı küçük bir depo olarak görürdü. Sağdaki duvara ilerledim. En köşeye geçip üç adım attım. Kolumu kaldırıp pürüzlü duvarda belli olmayan deliğe anahtarı soktum. Birkaç saniye sonra klik sesi duyuldu. Duvarın bir kısmı aralandı. Kapıyı açıp içeri girdim. Sığınağıma.
İlerleyip STR-9 Siyah P-Ray'i elime aldım. Elbisenin eteklerinden tutup kaldırdım. Sağ bacağımdaki silah kemerine silahımı yerleştirdim.
Sol bacağımdaki kemere üç tane çakıyı yerleştirdim. Sığınağımdan çıktım. Anahtarı çektim. Duvar eski yerine oturdu. Işığı kapatıp merdivenlerden çıktım. Evden çıkarken ayağıma siyah topuklularımı geçirdim ve küçük siyah çantamı aldım.
Kapının önünde duran siyah Aston Martin DB11'a binip gaza yüklendim. Oldukça gösterişli düğün yerine gelince arabadan indim. Valeye anahtarı verdim. Alem yapacağını yapmıştı. Düğün tüm ülkede duyulmuş, bir sürü ünlü, milyoner, sanatçı gelmişti. Merdivenleri çıktım. Kapıdan içeri girdim. Sağdaki kadına ilerleyip üzerimdeki siyah şalı verdim. İlerleyip kalabalık salona inen merdivenlerden yavaşça indim. Üstümde bolca bakış hissediyordum. Etrafa göz gezdirdim. Sayabildiğim kadarıyla en az otuz koruma vardı. Nadide yanıma geldi.
"Arel çok güzel olmuşsun. Şöyle geçelim. Masan orada."
Bir elini belime koydu diğer elini gösterdiği masaya doğru uzattı. İlerlerken kulağıma yaklaşıp fısıldadı.
"Peçetenin altına senin için kulaklık bıraktım."
Bana gösterdiği yere oturdum. Etrafı incelerken peçetenin altındaki küçük aleti elime aldım. Saçımı kulağımın arkasına atarken kulaklığı kulağıma yerleştirdim. Biraz sonra müzik sesi yavaşladı. Yerini klasik bir müzik aldı.
Eslem ve Erdem'in sahneye yürümesiyle alkışlar arttı. Kısa bir şekilde dans edip onlar için ayrılan masaya yerleştiler. Omzuma konan elle bakışlarımı arkaya çevirdim. İrem yanımdaki sandalyeye oturdu.
Üstünde kırmızı tül bir elbise vardı. Kulağıma yaklaştı.
"Gelirken birkaç araba gördüm.""Normal bir şey. İnsanlar bisikletle gelmiyorlar düğüne."
"Ya kızım. Öyle değil işte. İçinden siyahlar içinde bir sürü adam indi. Kıravatlarında anlayamadığım bir arma vardı. Koruma falan değillerdi eminim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
erazin
Action*Kuklalar, sahipler, seyirciler. Dünya üçünden oluşuyordu. Kuklalar görünmez sahipleri tarafından oynatılmaya devam ediyordu, sahibininin istediği gibi hareket itmeyenin ipi kesilirdi, sahneden yok edilirdi. Oyun bitince seyirciler alkışlardı ve sah...