Yağmur - Suzan Hacigarip
Begonvil - Sezen Aksu
Öleceksek Ölürüz - Emre FelSığınağımdaydım. Önümde kocaman beyaz duvar. Önümde çeşit çeşit fotoğraflar. Manolyalı kolye. Hastane belgelerim.
Elime Hikmet'in resmini alıp duvara yapıştırdım. Yanına Ece'nin resmini astım. Kırmızı iple birbirlerini birleştirdim. Altına üç ip daha yapıştırıp çocuklarını koydum. Demir, İdil, Melin.
Hikmet'in üzerinden ip geçirip Kazım'ın resmini koydum. Ece'nin üstüne anneannemin resmini koydum. Sağa kayıp Emir'in resmini yapıştırdım ve siyah iple Kazım'a uzattım. En üste Koran'ın resmini astım. Sarı not kağıdına 'Pamir?' yazıp resmin üstüne yapıştırdım.
Siyah kağıdı yapıştırıp mavi iple Ece'nin resmiyle birleştirdim. Siyah resmin yanına kırmızı kağıdı yapıştırıp Selin yazdım. Kağıdın üstüne çaktığım çiviye kolyeyi asıp çividen geçirdiğim ipi Ece'ye yapıştırdım.
Gri kağıdın üzerine bilinmeyen yazıp en köşeye astım.
Önümde güzel bir tablo vardı. Herkesin herkes ile bağlantısının olduğu bir tablo. Ortalarına küçük resmimi yapıştırdım. Masada duran gümüş kalpli kolyeyi alıp resmimin üstündeki çiviye taktım.
Ne yapacağıma karar veremiyordum. Uzun araştırmalarım sonucu hafızamın geri gelebileceğini bulmuştum. Ama herhangi bir ilaçla değildi maalesef. Ya hatırlamamı bekleyecektim ki bu hiç olmayabilirdi ya da harekete geçip geçmişimi kendim öğrenecektim. Bu oldukça zor bir seçenekti. Herkes kara kutuydu. Bense onları açabilecek anahtara sahip değildim. Kimsenin de bana yardımcı olabileceğini sanmıyordum. Kaç saattir düşüncelerimin arasında kaybolmuşken telefonumun melodisini duyup oturduğum betondan kalkıp raftaki telefonumu aldım.
Bilmediğim bir numaraydı. Açtım.
"Alo?"
"Merhaba Lavin Hanım. Bıraktığınız kedi için aramıştım. Hatırladınız mı?"
"Evet. Bir sorun yoktur umarım."
"Merak etmeyin. Kedi gayet iyi. Ufak parazit sorunları vardı ama ilaçlarla ve aşılarıyla kurtulacaktır."
"Çok sağ olun."
"Ne demek. Sormaya çekiniyorum ama gelip sahiplenecek misiniz?"
"Evet. Şu an gelip alabilir miyim?"
"Tabii ki. Bekliyorum."
Telefonumu cebime atıp sığınağımdan çıkıp düzeneğimi ayarladım. Arabama binip doğru gidebilmek için konumu açtım.
Yirmi beş dakika sonra arabadan inip kapıdan içeri girdim. Bu sefer içeride bir kadın duruyordu. Bana sorgular gibi bakınca konuştum.
"Kedim buradaydı."
"Hekiminiz kimdi?"
"Baran Bey."
"İçeride kendisi. Haber verip geliyorum."
Başımı sallayınca kadın kalkıp kapıdan içeri girdi ve birkaç dakika sonra elinde kedimle Baran geldi."Helal olsun. Gelmişsiniz. Çok sevindim."
"Nasıl benimki?"
"Çok iyi. Sevilmeyi ve uyumayı seven bir kedi."
"En sevdiğim."
"Daha önce kedi baktınız mı?"
"E-evet ama çok küçükken az çok hatırlıyorum."
"Merak etmeyin zaten süper bir hekiminiz var. Size birkaç bilgi vereceğim. Bir de kediye sizin olduğunuzu belirtmek için çip takacağız. Kabul ediyor musunuz? Canını acıtmıyor ve hiç fark edilmiyor merak etmeyin. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
erazin
Action*Kuklalar, sahipler, seyirciler. Dünya üçünden oluşuyordu. Kuklalar görünmez sahipleri tarafından oynatılmaya devam ediyordu, sahibininin istediği gibi hareket itmeyenin ipi kesilirdi, sahneden yok edilirdi. Oyun bitince seyirciler alkışlardı ve sah...