Medya
Charles Melton, evet. Hiçbir değişiklik yok. :) Kızmayın :(
İyi Okumlar-
Otoparka indik ve arabaya bindik. Evimi biliyordu bence. Yolu sormadığı için bir şey demedim. Bu ne kadar iyi bilmiyorum. Hemen ezberlemiş miydi?
Bu arada benim arabamla gitmiyorduk. Onun arabası idi ve sigara kokuyordu. Benim arabamı da başkası kullanıyordu ve arkamızdan geliyorlardı. Biraz pencereyi açtım ve hava aldım. "Bebeğim senin moralin mi bozuk?" dedi. Göz ucu ile bana baktı. "Yok bir şey. Biraz fazla sigara kokuyor burası." dedim.
"Onu demiyorum. Evet ağır biraz, üzgünüm. Ama sen emin misin?" dedi. Başımı salladım. "Fazla içmişsin." dedim. "Evet, ben kokusunu seviyorum ama dikkat ederim." dedi. Hoş sayılabilecek bir detay.
Telefonum çalmaya başlayınca bana bir bakış attı ve sonra önüne döndü. "Kim o?" dediğinde telefonu açmıştım. "Efendim anneciğim?" dedim.
"Kızım, uyanmışsın. Neyse biz baban ile yemeğe geldik de. Rica etsem sende gelir misin? Tanışmanı istediğim biri var." dedi. Bill konuşmaları duyabiliyordu.
"Şey anne Bill- Bay Skarsgard yanımda. O da beni eve bırakacaktı. Yorgunum biraz." dedim.
"Hadi tatlım benim için. Bu hoşuna gidecek biliyorum. Tanışacaksın ama belki hatırlarsın." dedi ve güldü. Tamam bunu bilmediğimi düşündüğünden baya neşeliydi.
"Tamam o zaman anne. Gideceğiniz yeri bana konum at. Biz de gelelim." Bill tekrar bana baktı ve başını olumsuz anlamda salladı. "Birlikte mi geleceksiniz? Bill iş güç ile uğraşıyordur onu zorlama." dedi annem. Ne kadar da düşünceli.
"Yok yok o gelmek istiyor." dedim.
"Tamam ama biraz oyalanın akşama doğru çıkalım. Sen istiyorsan onu evinde ağırla." dedi. Anne bu şimdi mi söylenir?
"Peki." dedim.
"Tamam tatlım. Görüşürüz."
"Görüşürüz."
"Peki, iyi ki yolu değiştirmedim. O zaman sana geçiyoruz." dedi ve hoşuna gittiği belliydi. "Kahve yaparsın artık bize." dedim bende. Sabah da o yaptı şimdi de yapar herhalde diye düşündüm. "Tabii ki yeter ki sen iste." dedi. Tanrım, harika. Ece geçince ben üstümü değiştirdim. Bill ceketini bana verdi ve onu astım. "Evet kahve yap da içelim." dedim. Salona geçmeden her şeyin yerini gösterdim.
İçeride bilgisayarıma bakıp Jack ile konuştum. Bana fotoğrafların ön gösterimini yaptı. Biraz daha onun hakkında ve daha çok ne istediğim hakkında konuştuk. Görüntülü şekilde. Telefonda iken Bill elinde kahveler ile geldi. "Al bakalım." dedi. Bana ve bilgisayara bir bakış attı. "Teşekkür ederim." dedim.
"Napıyorsun?" dedi. Jack anlamayan bakışlarla bana baktı. "Bu Jack, menajerim." dedim ve Bill'e döndüm. "Bu da Bill." dedim. "Merhaba?" dedi Jack. Bill sert bakışları ile ona baktı ve sonra bana döndü. Boynumu öptü. Yanıma oturdu. "Neyse işin var sanırım. Zaten konuştuk yeterince. Yarın devam ederiz." dedi. "Görüşürüz." dedim ve kapattım.
"Çocuğa bir merhaba bile demedin." dediğimde aynı bakışları ile bana döndü ve "Zorunda değilim." dedi. Evet değil. Ama nezaket! Biraz güç ihtimal.
"Tamam, neyse. Şu kahveden içelim." dedim. Yudumladım. O da bana bakıyordu. "Bu benim en sevdiğim. Umarım sende seversin." dedi. Bakışları değişmedi ama cevabımı beklediğini biliyorum. Tamam biraz da ciddi olursak bence gayet güzeldi. Ama biraz acıydı. Onun gibi. Zaten tam onun seveceği türden. "Güzel yapmışsın. Beğendim." dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
in Love : Skarsgård
FanfictionModellik ile uğraşan Kimberly Gibbs, hayatını değiştirecek kişi ile tanışmayı beklemiyordu. Doğru olmadığını düşündüğü birine aşık olmayı da hiç. - Başlangıç Tarihi : 29 Nisan 2021