Clear Feelings

83 3 1
                                    

Sabah kendimi zor kaldırdım. Kalktığımda o yanımda yoktu. "Charles?" diye seslendim. Kalktım. Aşağıdan takırtılar geldiğinde aşağı indim. "Charles?" diye tekrar seslendim. 

"Günaydın. Erken oldu. Beklemiyordum." Yanına ilerledim. Kahvaltı hazırlıyordu. Tanrım, Charles beni kendine aşık etmek istiyorsan başardın. "Günaydın, ben de beklemiyordum bunu." dedim. Güldü ve işine geri döndü. "Sen cidden kendini bana aşık etmeye mi çalışıyorsun?" dedim. Yanına yaklaştım. 

"Ne?" dedi. "Hey, şaka ama. Gerçekten çok düşüncelisin." dedim. Yanağından öptüm. Arkaya çekildim. "Şey, yani ben sağ ol. Senin için yaparım sorun yok." dedi.

"Üstümü değiştireceğim. Gelirim hemen." dedim. Alışabilirim ya buna. Eğlenceli olur ama yok yok hep de ayni şekilde yaşanmaz. Yukarı çıktım. Kot şort ve üstümü giydim. Yüzümü yıkadım ve saçımı topladım. Aşağı geri indim. Çok güzel kokular geliyordu. "Harika kokuyor. Sen ne kadar yeteneklisin öyle." dedim. Ona arkasından sarıldım. Gülümsedi. "Seviyorum yapmayı. Geç sen getiriyorum hemen." dedi. 

Çekildim ve içeri geçip masaya oturdum. Birkaç şey getirdi. Sonra pancake ile içecekler ile yanıma oturdu. "Leziz gözüküyor." dedim. Hemen alıp bir tane yedim. O da bana bakıyordu. Baya baya gözümün içine bakıyordu. Cevabımı bekliyordu sanırım. "Harika." dedim ağzım doluyken. 

Tekrar güldü. "Afiyet olsun güzelim." dedi. O da başladı. Yemek yerken sürekli bana bakıyordu. "Ne oldu?" dedim en sonunda. 

"Yüzünde çikolata var." dedi. Ah, klasik. Öyle olmayacak. "Tamam, şey-" bana yaklaştığından biraz geri çekildim ve arkadan peçete aldım. "Heh tam buna bakacaktım." dedim. Başını salladı. "Ben halledeyim." Tekrar bana yaklaştı ve dudağımın kenarındaki çikolatayı alıp parmağını yaladı. Ağzına sıçayım yaşadık.

Ben tekrardan ağızımın kenarlarını sildim. "Neyse. Doydum ben toplayalım mı?" dediğimde başını salladı. Etrafı topladıktan bir süre sonra koltuğa geçip oturduk.

"Kahve yapabilirim istersen?" dedi. Yok artık onu da yapmasın. Yani bu kadar nazik olması benim çok hoşuma da gitse her şeyi yaptıramam. Misafirim sayılırdı. "Onu da ben yapayım bekle sen." dedim. Başını salladı. "Hayır demem." dedi.

"Şey işin falan var mı arada?" dedim. Yani belki söyleyemiyordu. "Aslında biraz var. Kahveden sonra kalkmam gerekebilir. Onu söyleyecektim sana ama-"

"Önemli değil. Her zaman görüşürüz. Yapıp geleyim hemen." diyerek içeri geçtim. Kahve makinesine kapsülü koyup çalıştırdım. Yani ben yaptım sonuçta. Üstüne biraz süt ekledim. Ve içeri geçtim. "Al bakalım."  Yanına oturdum. "Çok sıcak dikkat et." dedim. Biraz bekledikten sonra içti. "Mükemmel. Aynı senin gibi." Charles be.. Ne güzel konuşuyor bu çocuk. Hala nasıl yalnız bilmiyorum.

"Bazen neden kız arkadaşın olmadığını anlamıyorum. Çok tatlısın. Yemek yapıyorsun ve de kibarsın. Herkes senin gibi birini ister." dedim.

"Beni isterler mi bilmiyorum ama benim zaten istediğim biri var." dedi. Ne? Oha o kadar konuştuk ama bu kadar birinden hoşlandığını söylemedi. "Benim neden bundan haberim yok?" dedim. Kahvesini içip masaya bıraktı. "Söyleyecektim zaten ama farklı şekilde olmasını bekliyordum." dedi. 

"Ne demek farklı?" diye sordum. "Bunun hakkında fazla konuşmayı sevmiyorum. Birinden hoşlanmıştım ama ilk başta biraz zorlama olmuştu. Sanırım yaklaşık bir yıla yakın olacak. Yanlış olduğunu düşündüğüm zaman da iş işten geçti." dedi. Ya biraz kötü oldum. Gerçekten birini seviyordu. "Tanıyor muyum?" dedim. Yüzü eski haline döndü. "Şey, bilmem." Bu ne saçma cevap.

"Bu ne bilmem falan. Sever miyim peki?" dedim. Gülümsedi. "Kesinlikle çok seversin. İyi kalpli, düşünceli, zeki, güzel ve o kadar daha çok şey var ki. Sana saysam bitmez." Gözlerinin içi parlıyordu resmen o kişiden bahsettiğinde. 

in Love  : SkarsgårdHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin