🍓&🚬

2.8K 292 111
                                    

''siz ne yaptınız o çocukla?'' jisung tostunu yerken felix de çileklerini yiyordu. jisung'un sorusuyla duraksayıp derin bir nefes aldı. ''changbin mi?'' dedi önüne bakarken. ''evet, ne oldu? yardım ediyor mu?'' ''bilmem ki edeceğim dedi ama bir aya yakındır görüşmüyoruz.'' ''ji-min nasıl?'' ''bir iki haftadır sessiz, karışmıyor bana.''  jisung kafasını salladıktan sonra derslerinin bittiğine dair zil çalmıştı. zaten derse katılmıyorlardı en arka yemek yemek onlar için daha verimliydi. 

''bugün onlara yemeğe gideceğiz, changbin'in babası da orada olacak.''  jisung çantasını alırken felix'e döndü . ''nasıl yani lan? ben anlamadım bu adamı cidden.'' gülümsedi ve çilek kabını çantasına koyduktan sonra ayağa kalktı. 

''felix bir yerlerde oturalım mı en azından bir saat?'' kafasını salladı felix, akşam yemeğine gitmelerine daha çok vardı o yüzden jisung'un koluna girip ucuz bir mekâna gittiler. 

iki bira söyledikten sonra jisung derin bir nefes aldı. ''felix ben çok doluyum.'' felix jisung'un elini güven verircesine tuttu ve kafasını salladı. ''rahatlaman için buradayım.'' 

''minho dün bana bir şey dedi...benden hoşlandığını söyledi, ne yapmam gerek bilmiyorum. çok kötü hissediyorum çünkü onun yanına sürekli başkalarının izleriyle geldim... yani biraz pislik gibi hissediyorum kendimi...'' felix sigarasını yakıp birasından bir yudum aldı. ''peki sen ne dedin?'' ''hiçbir şey, aniden kalkıp gittim.'' ''sungie, biliyorum senin için zor ama bilirsin en iyi sevgili aslında en yakın arkadaşlardan olur... yani ben böyle düşünürdüm hep, belki ileride ona bir şans verirsin,hm?'' ''bilmiyorum lix... korkuyorum onu üzmekten.''  kafasını sallayıp geriye yaslandı felix ve jisung'u rahatlatmak için konuşmasına başladı. 

 --------------------------

''çocuk sana yardımını istemiyorum demiş, ne yapacağım diye sızlanıyordun neden tamam deyip sıyrılmadın işin içinden?'' chan kravatını gevşetip deri koltukta yayılırken konuşmuştu. 

changbin ise elindeki viski bardağını inceledikten sonra kafasını kaldırdı. ''karşı koyamıyorum.''
''ne?'' ''chan bilmiyorum, garip bir şekilde sürekli onu görmek istiyorum. neden böyle oldu bilmiyorum ama kafama çok kötü taktım. aslında diğerleri gibi bir-iki defa birlikte olduktan sonra unuturum gibi hissetmiştim ama şu an hissettiğim şeyler çok farklı... bir aydır görmedim ve sanırım...özledim?'' ''changbin aptallık etme, o çocuk seni tehdit etti biliyorsun değil mi? aşık olmak için yanlış birisi o.'' ''sanki ben çok doğru bir insanım.''  ''ne yapmayı düşünüyorsun?'' 

changbin arkadaşına bakıp derin bir nefes aldı. ''ilk bana böyle bir teklif sunduğunda tabii ki de karşı çıktım,çok sinirlendim hatta onu öldürmek bile istedim. sonra onun sayesinde aklımda bazı şeyler oturmaya başladı... yani nasıl desem, sanırım babamın korkusundan beynimde oluşturduğum kalıpları felix sayesinde kırdım. bir aydır da iyice düşündüm... biraz tehlikeli bir iş oldu ama hallettim diyebilirim... hem ben kendi istediğim gibi yaşayacağım hem de felix'in içini soğutacağım.''  changbin bir çırpıda konuştuktan sonra viskisini içti ve ayağa kalktı. 

''bu akşam yemek var, sorunsuz geçireceğim ama bundan sonra böyle olmayacak.'' ''çok tehlikeli bu chang...'' ''biliyorum ama korkmuyorum, her neyse ben eve gideyim sonra görüşürüz.'' changbin yerinden kalktı ve hızlı bir şekilde eve gitti. 

kısa bir duş alıp üstünü giydi ve salona indi. babası yine hiçbir şeyi eksik etmemişti ve masayı baştan sona güzel yemeklerle doldurtmuştu. kısa süre sonra babası geldi. 

''heyecanlı mısın?'' ''evet baya heyecanlıyım.'' dedi kendi dediğine kendi bile inanmazken. 
''ne zaman gelecekler?'' '' sekiz gibi orada oluruz demişti, saat yedi buçuk az sonra gelirler sanırım.'' ''güzel...''

strawberries & cigarettes | changlix ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin