🍓&🚬

2.4K 246 149
                                    

changbin baş parmağını dişleriyle ezerken arabasında oturmuş karşısındaki eve bakıyordu ve şu an inanılmaz bir gerginlik vardı üstünde. derin bir nefes aldı ve hızlıca arabadan indi, daha çok koşar gibi adım atıyordu, bir an önce kafasındaki dönenleri gerçekleştirmek istiyordu çünkü.

hızlıca apartmana girmişti ve merdivenleri ikişer üçer çıktıktan sonra kapıyı yumruklar gibi çalmaya başladı. çok geçmeden kapıyı ji-min açmıştı, yüzünde şaşkınlık ve mutluluk vardı. ''biliyordum geleceğini.'' dedi titrek bir sesle. 

changbin, ji-min'e acıyan bir yüz ifadesiyle baktıktan sonra elinin tersiyle kenara ittirip ayakkabılarını dahi çıkarmadan içeri girdi ve hızlıca felix'in odasına girdi. 

felix yatağında yatmış kulaklıklarıyla şarkı dinliyordu. odasının kapısının açılmasıyla hızla başını çevirmişti. changbin ile göz göze geldiğinde kalbi hızlanmıştı. kulaklıklarını yatağa attıktan sonra ayağa kalktı. ''c-chang-'' changbin cümlesini dinlemeye gerek duymadan felix'in belinden tutup kendine çekti ve iki aydır deli gibi özlediği dudakları öptü.

"gidiyoruz buradan." dedi fısıldayarak, kapının eşiğinde şaşkınlıktan dudakları aralanmış ji-min'in onları izlemesini umursamadı changbin.

"n-ne demek oluyor şimdi bu? changbin, arkadaşlarımın yanında başkasına aşığım derken... bahsettiğin kişi benim kardeşim miydi?"

felix ve changbin birbirlerinin gözlerine bakıyordu, ellerini çillerde gezdirdi changbin. "özür dilerim dinlemeliydim, seni çok özledim felix."

ji-min hızla iki genci ayırıp aralarına girdi ve changbin'e sert bir tokat attı. felix'e döndü ve bağırmaya başladı. "seninle sonra görüşeceğiz... ne demek benim sevgilimle-"
"sen onunla artık görüşmeyeceksin çünkü felix artık tamamen benimle."  dedi changbin ve ji-min'i aradan çekti.

"alacak bir şeyin varsa al, gidiyoruz hadi." "nereye?" "ilk önce düşünmek için bana sonra da sen nereye istersen oraya." 

''onu hiçbir yere götüremezsin.'' diye bağırdı ji-min. felix, changbin'den ayrılıp kendisine hediye ettiği malzemeleri toplarken changbin gülümseyerek felix'i izliyordu.  ji-min kolundan tutup kendine döndürdüğünde changbin'in gülen yüzü tekrar solmuştu. 

''sevgilimi istediğim yere götürürüm.'' 

''ne oluyor?'' bayan lee eve gelip felix'in odasına girdiğinde olanları anlamaya çalıştı. ''ne oluyor dedim?'' ji-min gözleri dolarken felix her şeyini büyük bir kutuya koyup arkasını döndü. ''gidiyorum bayan lee.'' dedi annesine bakarken. ''pardon? nereye gidiyorsun?'' 

felix gülümsedikten sonra changbin'in yanına geldi. ''bana bir gün 'kendini kimse siktirdiğin beni ilgilendirmiyor, hatta mümkünse-'' felix günün ikinci tokadını annesinden yerken cümlesi yarıda kalmıştı. changbin felix'in elinden tutup arkasına çekti. ''sakın bir daha ona vurmaya kalkmayın, zaten bundan sonra bu mümkün değil. felix'i seviyorum ve biz gidiyoruz.'' dedi ve hızlıca felix'i evden çıkarttı. 

bayan lee ve ji-min şaşkınlıkla çıkan çocukları izlerken bayan lee küfür etmeyi unutmamıştı. sayısız küfür ve lanet etmişti. ama bu changbin'in de felix'in de umurunda bile değildi. ikisi de sonunda birbirlerine kavuşmanın mutluluğunu yaşıyordu. changbin felix'ten kutuyu alıp arabanın arkasına koyduktan sonra felix'e döndü ve sertçe kendine çekip uzun ve tutku dolu bir sarılma verdi. 

''sana söz veriyorum bundan sonra her şey çok farklı olacak, bir daha asla üzülmeyeceksin.'' 
felix gözden akan yaşı hızlı bir şekilde elinin tersiyle sildi. ''ben öpmedim onu-'' ''biliyorum felix, özür dilerim. hadi gidelim.'' 

strawberries & cigarettes | changlix ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin