Şu an nerdeyim hiçbir fikrim yok. Geri dönüp geldiğimiz yoldan dönmeye çalıştım fakat daha beter kayboldum. Ana yolu bulup bir taksiye binerim düye düşünmüştüm hala düşünüyorum ve sanırım sadece düşüneceğim. Bu lanet olası yerden çıkmaya çırpındıkça daha beter batıyorum.
Telefonumu çıkarıp son çare keremi aradım annemleri arayamazdım arasamda beni böyle bir yerde bulabileceklerini sanmıyorum. Beni buradan çıkarabilecek tek kişi oydu. Çalıyor çalıyor çalıyor.. Aç şu telefonu artık. Telefon tam kapanacağı sırada açıldı
"Sonunda açabildin." diye sitem ettim.
Telefonun karşısından güldüğünü duyabiliyordum.
"Bak kayboldum tamam mı nerede olduğum hakkında bir fikrim yok ve beni buradan alman gerekiyor."
"Peki ya almazsam." Almazsa bu seçenek aklıma gelmemişti. Beni burda bırakmazdı değil mi? Bırakmaz canım.
"Eğer beni buradan almazsan ölümüm senin elinden değil şu an karşıdan gelen bir grup iri yarı azman tarafından tecevüze uğrayarak olacak."
Söylediğim sözlerin ardından ne dediğimin farkına varıp kafamı kaldırdım yok artık.
"Bu lanet yerden çıkar beni."
Bağırarak söylediğim sözlerin ardından arka mı dönerek tüm gücümle koşmaya başladım.
"Çevrende ne var tarif et bana."
Keremin sesini duymamla içimde bi rahatlama oldu telefonu kapamamıştı. Düşüncelerimi toparlayarak etrafına bakınmaya başladım kayda değer hiçbir şey yok. Koşmaya devam ederken bir araya saptım karşımda bir bar verdı.
"Şey burada bir bar var ..... bar ve biraz hızlı ol arkadakiler bana yetişmek üzere."
"Şimdi beni iyi dinle koşmayı bırak ve dur burası benim mekanım burada kimse benim kızıma bir şey yapamaz. Arkanı dön ve telefonu onlardan birine ver."
O az önce benim kızım mı dedi. Nerden onun kızı oluyormuşum. Koşmayı bırakmıştım ama hala söylediklerini düşünüyordum 'burası benim mekanım burada kimse benim kızıma bir şey yapamaz.' bunu ona soracağım arkamı döndüğümde peşimden nefes nefese koşan grup çevremi sardı içlerinde hangisi bu grubun başıydı şimdi.
"Hey beni dinleyin hanginiz bu azman grubunun lideri."
İçlerinden biri gelip tam önümde durduğunda.
"Demek sensin."diye mırıldandım.
Söylediğim bu sözün ardından kasıklarına sıkı bir tekme geçirdim ve kulağımdaki telefonu ona uzattım.
"Al seninle konuşacakmış."
Bana anlamsız bakışlar atarken elimdeki telefonu alıdı.Bir kaç kelime söyledikten sonra bana dönerek "Kusura bakma abla bilemedik Kerem bey sizi içerde bekliyor isterseniz götüreyim."
Vay be sadece iki kelimeyle adamı neyken ne yaptı.
"Gerek yok ben kendim giderim."
Telefonu elinden alarak bara doğru ilerledim. Ekrana baktığımda kapatmadığını görerek kulağıma getirdim.
"Nerdesin."
"Sonunda fark edebildin içeriye gel barmene beni sor o seni yönlendirir."
Cevap veremeden telefonu yüzüme kapadı. Bir de beni barmenle muhatap ettiriyor Allahım gelip alsan ölürmüsün. Kıymetlisini kaldırmaya üşeniyor tabi görür o birazdan. Kapının önündeki izbandutlara baktığımda bana yiyecekmiş gibi bakıyorlardı. Bu günlük taciz macerası yeterli lütfen ama. Göz teması kurmamaya çalışarak içeriye girdim. Barmenin karşısına geçip.
"Kerem Derine götür beni "dedim. Barmen beni süzdükten sonra;
"Neden seni ona götüreyim ki? Senin gibi birini isteyeceğini sanmıyorum."
Gözlerim kocaman açılmış karşımda bana fahişe muamelesi yapan barmene bakıyordum. Ani bir hareketle barmenin boğazına yapıştım.
"Beni iyi dinle ben onun altında inlettiği sürtüklerinden değilim bana bir daha böyle bir muamelede bunursan olacaklardan sorumlu değilim şimdi beni ona götür."
Boğazındaki ellerimi çektiğimde öksürmeye başladı bu deli cesareti bana nerden geliyor merak ediyorum. Bakışlarımı ona çevirdiğimde ellerini havaya kaldırarak teslim oluyorum gibi bir hareket yaptı. Nefesini düzenlendiğinde konuşmaya başladı.
"Peki sakin ol seni ona götüreceğim. Takip et beni."
Başımı onaylar anlamda sallayıp arkasından yürümeye başladım. Barın arkasından aşağıya inen bir merdivenden indikten sonra depo gibi bir yere geldik kapıyı açtığında depo sandığım yer gayet güzel bir şekilde döşenmiş müzik sesinin ulaşamadığı sakin bir yerdi odanın içinde barmen önde ben arkada ilerlerken başka bir kapının önünde durduk. Barmen kapıyı çalıp girdiğinde bende arkasından girdim.
Kerem siyah deri bir koltukta oturmuş içkisini yudumluyordu. Bakışları önce beni ardından barmene kaydı.
"Senin boğazına ne oldu."
Barmene baktığımda boğazını biraz fazla sıktınımı fark ettim barmenin konuşmasına izin vermeden ben konuştum.
" Bana fahişe muamelesi yapmayacaktı kendi kaşındı."
Omuz silkerek gidip keremin karşısındaki tekli koltuğa oturdum. Kerem bana gözlerini kısmış bir şekilde bakarken bakışlarını ayırmadan "İşinin başına dönebilirsin Cenk."
Demek adı cenkti umrumda değil kaşınmasaydı. Cenk odadan çıktığında bakışlarımı Kereme çevirdim hala bana gözlerini kısmış bakıyordu bu durumdan sıkılarak.
" Artık bana öyle bakmaktan vazgeç."
"Birinin boğazına yapışmakta nedir sen bir kızsın bağırır çağırır başının etini yersin, elindeki çantayı kullanırsın, tokat atarsın. Bazen sana hiç bulaşmasaydım diye geçirmiyor değilim içimden."
Tam ağzımı açıp kendimi savunacaktım ki lafımı ağzıma tıktı.
"Seni öldürmek gibi bir niyetim yok o an sinirle yaptığım bir hataydı kim olduğumu merak ediyorsun bunu benden değil annenden duyman daha doğru olur şimdi başka merak ettiğin bir şey var mı?"
Aslında yoktu merak ettiğim en önemli soru kim olduğuydu onu da annemden öğrenmem gerektiğinin doğru olduğunu söylemişti ellerimi birleştip gözlerimi kapadım derin bir nefes alıp gözlerimizi birleştirdim
"Bu kadar kızdığın şey neydi?"
Sesim meraklıdan ziyade endişeli ve üzgün çıkmıştı. Neye bu kadar üzüldüğümü bende bilmiyordum ama zihnimin derinliklerinde karşımda duran bu gence karşı daha iyi davranmamı söyleyen hisler beliriyordu. Sorduğum soruyu mu anlamamıştı bana neden öyle bakıyordu kendimi açıklama yapmam gerekmiş gibi hissettim ağzımı açıp konuşacağım sırada ayağa kalkıp yanımdan geçip kapıyı çarparak çıktı.
Neye kızmıştı şimdi bu kadar. Ruhumdaki meraklı Rana baş göstermeye başlamıştı bile telefonumu çıkarıp annemi aradım öğrenmem lazım hemen şimdi. Bir kaç çalıştan sonra telefon açılınca konuşmasına fırsat tanımadan lafa girdim.
"Kerem Derin kim anne bizimle ne bağlantısı var?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK
RomanceYani bir yaşa merhaba diyordum. O ana kadar her şey gayet güzel ilerliyordu. En yakın arkadaşlarım bana 21. yaş günüm için güzel bir parti düzenlemişler. Ta ki o ana kadar... Nereden bilebilirlerdi ki 21. yaş günümde karanlığa mahkum olacagımı...