18• BÖLÜM

429 61 15
                                    

Bu o. Bu o piyano. Ama böyle bir şey nasıl olabilir. Bu mümkün değil.

Arkamı döndüğüm an Keremle burun buruna geldim.

"Sana bu odaya girmemeni söylemiştim."

"Üzgünüm, sadece.. her neyse iyi geceler."

Yanından geçerek odamın yolunu tuttum. Şu an susuzluğumu bile unutmuş durumdayım. Merdivenlerin başına geldiğimde arkamı dönerek aynanın yanındaki yere baktım. Bunlar gerçek olabilir miydi? Çocukluğumdan unuttuğum anılarım. Çocukta olsam en azından bir şeyler hatırlardım.

Geriye dönerek aynanın yanındaki o yerin önünde durdum. Gözletrimi kısmış duvarı inceliyordum. Burada bir kapı olabilir mi? Belki kapatılmıştır. Kullanılmayan bir odadır sadece ve kapatmışlardır. Belki...

"Psikolojik sorunların falan mı var?"

Duvarla yaptığım bakışmama bir son vererek sesin sahibine döndüm. O kadar aptallaşmıştım ki bütün beyin aktivitelerim durmuş gibi hissediyorum. Ne denileni anlıyorum ne de gördüklerimi kavrayabiliyorum. Anlamsız bakışlarımı kapı pervazına yaslanmış olan kokuşmuşa çevirdim.

"Anlamadım."

"Duvara öyle bakmaktan vazgeçmelisin. Git ve dinlen."

"Bir şey sorabilir miyim?"

"Tabi."

"Burada daha önceden bir kapı var mıydı?" Bu soruyu sorduğuma bende inanamıyorum. Duyacağım cevaba hazırmıyım onu bile bilmiyorum. Ya evet vardı derse. Bir rüyayı bu kadar ciddiye aldığıma inanamıyorum. Bir rüyadır sonuçta ama insanın içini kemiren bir şüphe, ya bu rüya gerçekse diye geçiyor insanın içinden. Hele ki benim...

"Git ve dinlen RANA."

'Rana Rana Rana Rana... İsmim kulaklarımda yankılanmaya başladı bir anda. Kokuşmuşun yüzüne bakıyorum fakat görüntü gittikçe bulanıklaşıyor. İsmim ağır çekimde kulaklarımda yankılanıyor. Sabah ki gibi bir baygınlık daha mı bu kadarını kaldıramam. Yavaşça dizlerimin üzerine çöktüm. Kulaklarımda yankılanan isim artık benim ismin değildi. Benim yakarışlarımdı duyduklarım. Kerem diye bağırıyorum avazım çıktığınca. Kerem Kerem Kerem...

~~~~

Sabah uyandığımda bambaşka bir yerdeydim. Gözlerimi birkaç kez kırptım. Rüyada olmaktan korkuyordum daha çok. Yine bir şeyler görmekten duymaktan korkuyordum.

Yatsaktan çıkmaya tenezzül dahi etmedim. Yine merdivenlerin sonundaki kapının ardında küçüklüğümü görmekten ürktüm. Birileri gelene kaar yataktan çıkmadım.

Bir saat kadar yatakta çırpındıktan sonra kimsenin gelmeyeceğini anlayarak ayaklandım. Çevreme göz gezdirdiğimde yanı başımda duran piyanoyu fark ettim. Koca piyanoyu nasıl görememişim merak ediyorum. İşte o lanet olası piyono. Bizim şarkımız diyerek bir şarkı seçiyordu küçük Kerem bir kitaptan. O şarkıyada lanet ettim bir kez daha hayatıma ve yaşadıklarıma. Neden normal bir hayatım yok benimde sıradan PTT metoduna uygun. Puff.

Piyanonun sağında solunda kitap aramaya başladım. Ne yazık ki ne kitap ne de bir şey hişbir şey yok. Piyanonun başına geçip oturdum. Dün ki duvarla olan bakışmamıza bir yenisi eklendi. Piyanonun tuşlatına bakakaldım öyle. Sonra elimi kaldırıp tuşların üzrinde gezdirmeye başladım. Birkaç tuşa bastım öylece. Sonra ben durdum ve parmaklarım piyanonun tuşlarında gezinmeye başladı. Bir şey çalıyorum ama ne çaldığımı bir de bana sorun. Bilmiyorum sadece tuşlara basıyorum, daha doğrusu bunu bilinçli olarak yaptığımı pek sanmıyorum.

"Hatırlıyorsun."

İrkilerek arkamı döndüm. Kerem kapının önünde durmuş ağzı açık bana bakıyor. Hatırlıyorsun derken neyi kast etti germeçekten merak ediyorum.

"Hatırlıyorsun Rana hatırlıyorsun." Kerem'in gözleri mutluluktan ışıl ışıl parlıyordu. Onun bu sevincini bozmamak için tek bir kelime bile etmedim sadece gülümsedim öylece.

"Bizim şarkımızı da çalsana."

"Ne?"

Bizim şarkımız dedi değil mi. Ne yani böyle bir şey var mı. O küçük kız ve çocuk gerçek mi? O gördüklerim benim anılarm mı? Yo hayır. Fotoğraf. Girişte küçükken birlikte çekilmiş olduğumuz bir fotoğraf var. Gerçek, bu gördüklerim gerçek.

"Bak Kerem sadece dinle. Bu çaldığım melodi, bizim şarkımız ben piyano çalmayı bile bilmem. Neden bahsettiğini de pek anlamadım sadece seni kırmak istemediğim için bir şey demedim fakat..."

Sözlerim yarıda kesildi. Daha devam edicektim oysa ki. Anlatıcaktım tüm her şeyi gördüklerimi, duyduğum sesleri her şeyi. Konuşmama daha fazla izin vermedi ne diyeceğine kenetlendim sadece.

"Piyano çalmayı biliyorsun, bana sen öğrettin çünkü."

Bunlar dökülüverdi dudaklarından. Piyano çalmayı bildiğimi söylüyordu onu geçtim ona benim öğrettiğimi idda ediyordu. Yok daha neler.

"Kerem ne saçmalıyorsun sen, ben piyano çalmayı bilmiyorum sana nasıl öğreteyim ki."

"Biliyorsun Rana bilmeseydin bunu nasıl çalabilirdin."

"Ne çaldığımı bende bilmiyorum ki."

"Hadi bana bir şey çal ilk notayı ben basacağım geerisini sen getireceksin."

"Anlatamıyorum sanırım bilmiyorum diyorum sana."

"Biliyorsun."

"Bilmiyorum."

"RANA ÇAL."

Yüksek sesle söylediği sözlerin ardından derin bir nefes alarak gözlerimi kapadım ve ellerimi tuşların üzerine koydum. İlk notayı duyduğumda zihnimde bir şeyler canlanmaya başladı. Ne çalmamı istiyorsa bukadarı benim için yeterli değildi.

"Bir nota daha basar mısın?"

Sırayla iki tuşa birlikte basınca bende ampul yandı. Bu bana bizim şarkımızı çaldırtmaya çalışıyordu. Lan dingil bilmiyorum diyorum sana o kadar bir kere ben hiç dinlemedim nerden bileyim. Rüyamda da görmedim. Bilmiyorum deyip bıraksam diretecek bende rastgele tuşlara basmaya başladım. Çıkan ses o kadar vasattı ki ben bile bu duruma dayanamayarak bıraktım.

"Sana bilmediğimi söylemiştim."

"Bilmediğini biliyorum çünkü bunu sana hiç çalmadım."

KARANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin