11• BÖLÜM

553 64 5
                                    

Sabah gözlerimi yan odadan gelen korkunç sesle açtım. Sabah sabah neler oluyor yine. Dün akşam eve geldiğimde çalışma odası karman çormandı, annem ortalarda yoktu, kapı açıktı. İlk evrede eve hırsız girdiğini sansamda annemi aradığımda canının fena halde sıkıldığı için odayı yerle bir ettiğini söyledi sebebini sorduğumdaysa telefonu yüzüme kapattı. Şimdi ise muhtemelen odayı temizliyordu. Yataktan paytak adımlarla kalkarak banyoya ilerledim günlük rutin işlerin ardından üzerime kot bir gömlek ve siyah bir jean pantolan geçirdim. Saçlarımı salık bırakarak doğal bir makyajla tamamladım. Odadan çıkıp çalışma odasına doğru ilerlediğimde tahminimde doğru olduğum kanısına vararak odaya bodoslama daldım. İçeride annem dün ki rezilliğini temizliyordu. Beni gördüğünde elindekileri bıraskarak yanıma geldi.

-Günaydın Rana dün neredeydin?

-Günaydın annecim dün neden bu ev bu haldeydi?

Soruya soruyla karşılık vermiştim nerede olduğumu soruyor önce sen benim sorularımı yanıtla Hazal sultan kafam çok karıştı.

-Canım çok sıkkındı Rana sana söyledim hıncımı odayı dağıtarak çıkarmış olabilirim.

Bu kadarını bende anlamıştım zaten asıl soru neye kızdığıydı. Bana mı kızmıştı acaba dün hiçbir şey söylemeden çıkıp gitmiştim olabilirdi aslında bana kızmıştır belki.

-Bana mı kızdın Hazal sultaaan.

Yavru köpek bakışları atıp 'a' yı uzatarak söylediğimde yüzünde bir tebessüm oluştu yüzümü elleri arasına alarak;

-Hayır canım sana kızmadım sebebini sorma olur mu zamanı geldiğinde öğreneceksin.

Başımı olumlu anlamda aşağı yukarı sallayıp ona 'bu işin peşini bırakmayacağım' bakışı atarak elleri arasından kurtuldum.

-Ben biraz sahile ineceğim anne hava almaya ihtiyacım var.

Beni onayladıktan sonra odama dönerek küçük bir çantaya telefonumu, kulaklıklarımı, kitabımı ve cüzdanımı koyup, deri montumu alarak evden çıktım. İnsanın evinin sahile yakın olması kadar güzel bir şey daha varsa oda evinin sahile yakın olmasıdır. Çantamdan kulaklıklarımı çıkarıp telefonumdan Jessie J-WILD açarak sahile doğru yürümeye başladım. Kısa bir yürüyüşün ardından banklardan birine kurularak denizi seyretmeye koyuldum. Gerçekten insanı rahatlatıyor vücudumdaki bütün elektriği çekip alıyordu. Deniz kokusunu derin derin içime çektim. Çantamdan Aynı Yıldızın Altında'yı çıkarıp kendimi kitaba bıraktım. Bu kitabı en az 5. okuyuşum oluyor ve her seferinde farklı duygularla okuyorum. Gerçekten etkileyici bir kitap.

................

Telefonumdan yükselen bildirim sesiyle kafamı kitaptan kaldırdım. Ahh boynum tutulmuş ne zamandır bu haldeyim ben. Telefonu elime aldığımda saatin 15.28 olduğunu gördüm oha buraya geldiğimde saat 10.00' a geliyordu. Yaklaşık 6 saattir aynı pozisyonda kitap okuyordum. Telefonun kilidini açarak gelen mesaja baktım. Mesaj Öykü'dendi.

~Yarım saate Sahil kafede ol.

~Orada olacağım.

Mesaja cevap verdikten sonra telefonu ve elimdeki kitabı çantaya atarak biraz daha denizi izlemek için oturdum nede olsa daha zamanım vardı.

Karnımdan yükselen sesle bakışlarım karnıma kaydı. Sabah kahvaltı yapmadan çıkmıştım. Toparlanıp kafeye doğru ilerlemeye başladım, Öykü gelene kadar bir şeyler atıştırabilirdim.

Bu günün en güzel yanı da Kerem'i bir kez bile görmemiş olmam. Dün gece yanından ayrılırken görüşmemek üzere diyerek ayrılmıştım. İlk gün ve hiç karşıma çıkmadı büyük ilerleme kaydettim doğrusu.

Sahil kafeye ulaştığımda boş olan masallardan birine yerleştim. Bir tost ve portakal suyu sipariş ederek beklemeye başladım. Kısa sürede siparişlerin gelmişti. Tostumdan koca bir ısırık alarak çiğnemeye başladım şu an toplumdaymışız falan umrumda değil kurt gibi açım.

Tostumu ve portakal suyumu bitirdiğimde Öykü de yanında bir çocukla içeriye giriyordu. Daha önce gördüğümü sanmıyorum kim acaba. Öykü ve yanındaki beni fark ettiklerinde yanıma doğru ilerlemeye başladılar. Bende onları gülümseyerek karşıladım.

-Selam Rana bak bu kuzenim Mert şehir dışından yeni geldi evde dedikodu cemiyeti toplanmış kıyamadım bende taktım peşime sorun olmaz değil mi?

-Yok canım ne sorunu merhaba Mert.

-Selam tanıştığıma memnun oldum.

Sıcak bir gülümsemeyle ona karşılık verdim. Mert Amerikan filmlerinden fırlamış gibi bir çekiciliğe sahip biri. Böyle kuzene can kurban. Masaya oturduklarından Öykü bana sürekli bi kaş göz yapıp duruyordu. Ne demeye çalıştığını anlamıştım ama salağa yatmayı tercih ettim. Masada derin bir sessizlik oluşmuşken laf olsun torba dolsun niyetine;

-Eee Mert nerede okuyorsun?

-Ankara da mühendislik okuyorum.

Mühendismiş bide hem zeki hem yakışıklı maşallah maşallah.

-Kaçıncı sınıf?

-Son sınıftayım.

-Hıı

Hı mı? Tamamen istemsiz oldu hı ne yaa beğenmedim değiştir gibi.

-Öykücüm.

-Efendim canım?

-Diyorum ki artık o kafanı telefondan kaldırsan da yüzünü görsek bunun için mi geldin buraya?

Haklıyım ama geldiklerinden beri telefona gömüldü yüzünü gören cennetlik doğrusu.

-Siz konuşun yaa ben sizi dinliyorum.

Tam ağzımı açıp bir şey söyleyecektim ki kapıdan giren bir adet Kerem ve Cenk dikkatimi çekti.

Hadi ama cidden mi ben ona görüşmemek üzere diyorum o benim bulunduğum yerlerde takılıyo gerçi burada olduğumu nerden bile bilirdi ki. Gözlerimi dikmiş onu süzüyordum gerçekten nefes kesici. Neler oluyor bana ya. Kerem beni fark ettiğinde yüzündeki gülümseme bir üst evreye geçerek daha da büyüdü. Lonet olsun hoyat lonet olsun.s.s Buraya mı geliyor o gelmesene yaa. Kafamı cama çevirip onu görmemişim gibi yapmaya çalıştım. Hemen yanı basımda dikilmeye başladığında pes edip ayağa kalktım. Sonunda Öykü hanımın da dikkatini çekebilmiştik.

-Senin ne işin var burada?

-Gördüğün gibi. Eliyle Cenk i gösterip devam etti.-Arkadaşımla bir şeyler yapmak adına kafeye geldik hayır yani bir yere gitmek içinde önce sana sorup ahh Ranacım bu gün buraya gideceğim orada olacaksan gitmem dememi beklemiyorsun sanırım.

Çok haklı..

-Ben gidiyorum, sonra görüşürüz mert kusura bakma.

Çantamı kaptığım gibi hızla kafeden fırladım. Arkamdan gelen ayak seslerini duymamla durup arkama baktım Keremdi.

-Peşimi bırak artık, git ve arkadaşınla takıl, beni rahat bırak.

-Rana dur.

-Ne istiyorsun?

-Eğer başka bir şekilde başka bir an karşılaşmış olsaydık bana bir şans tanımaz mıydın?

KARANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin